Hazreti Ömer döneminde idare ettiği devlet, dünyanın en zengin devletiydi, ama
Halife Ömer öldüğünde mintanında 14 yama vardı. İtibar budur.
*
İtibar isimli putun önünde el pençe nicesini gördüm ki put bile onlardan utanıyordu. İtibar için en lüks kıyafet, araba, ev derken olayı abartarak en fazla bahşiş misali en çok sadakayı da vermeyi ona bağlamışlardı. İtibarda tasarruf haramdı, ama gösteriş için verilene bel bağlamak da ahmaklıktı değil mi?
Herkesin bildiği mevzularda dahi biz halt ettik, beceremedik, lakin akıllandık bu hataları bir daha yapmayacağız, şunu şöyle bunu böyle çözeceğiz ile özrünü ve yol haritasını paylaşmazsa iktidar, benim oyum ona nasıl helal olsun!?
Mesela Fetö'nün tüm devlet kurumlarına bu genişlikte sızmasındaki etkin saçmalıklarını ifşa ile, benzer aptallıklara başka yapılanmalar noktasında nasıl mani olacaklarına dair mukni bir izah bekliyorum.
Bütçe açığı ve borçlanma konuları
Fakirliği artırma ve temel gıdaları idamedeki acizliklerini nasıl halledeceklerini izah etmeleri lazım mesela.
Liyakatı tekmeleyip torpili öncelemelerinden döneceklerine dair ne yapacaklarını bilmek istiyorum mesela gibi.
Makam odalarına asılması ve yemin törenlerinde okutulması gereken bir âyet:
"Böbürlenip kibirlenerek insanlardan yüzünü çevirme. Yeryüzünde çalımla yürüme. Çünkü Allah övünen, kurulup kasılan hiç kimseyi sevmez" Lokman Suresi/18. ayet
"
Yardım ve bakıma muhtaç bir kitle oluşturmak iktidar olmanın olmazsa olmazı olduğunda anarşi illa patlar bir yerden.
*
Gelir dağılımında adalet olmayınca sorun bitmez.
*
Bir fırıncı var zamanın birinde. Birini okuduğu kitaplarından dolayı gıyabında çok sevmiş, onu anlatıp duruyor her yerde.
Bir gün sabah vakti fırını açtığında kapıda bir ihtiyar belirmiş ve : Allah rızası için bana bir ekmek versene, demiş.
Amca, bekle ekmekler çıksın bir tane vereyim demiş.
Adam: Hayır, hemen bir tane yapsana Allah rızası için, çok açım, deyince:
Olmaz öyle! Bekleyeceksin, demiş Fırıncı…
Adam sırtını dönmüş gidiyor. Komşu esnaf içeri girmiş:
Hani senin bize anlatıp durduğun adam vardı ya? Bu o işte!
Fırıncı ihtiyarın peşinden koşmuş: Dur ne olur. Ben seni çok seviyorum. Seni razı etmek için ne dilersen yaparım, affet beni, demiş.
İhtiyar: Öyle mi? Beni razı etmek için her şeyi yapabilirsin ha! demiş ve eklemiş:
Peki, o halde akşam benim için bir ziyafet ver, tüm eşini, dostunu çağır, demiş. Fırıncı:
Şeref bilirim. Tabi ki demiş ve ziyafet hazırlıklarına başlamış. Uzatmayalım akşam olmuş herkes orada. İhtiyar ayağa kalkmış ve:
Ey insanlar! Yürüyen bir cehennemlik görmek isteyen bu adama baksın! demiş. Herkes şaşkın, ihtiyar devam etmiş:
Bu adam, Allah rızası için bana bir ekmek vermedi; ama beni razı etmek için hepinizi doyurdu….
Hikayenin çok mesaj var, biri de şu:
Civarınıza bakın! Cübbeniz sırtınızda olmasa, tanımasalar vasıflarınız ile sizi, muamele nasıl, cübbeli iken nasıl?
*
Bir Peygamber gelecek ise o bizden olmalıydı diyen Ümeyyeoğulları Bedir'de öldürülen ulularının intikamını Kerbela'da hazreti Hüseyin'i şehit ederek almışlardı ve İslamı da hevaları için malzeme etmişlerdi. O gün bu gündür İslam dünyası karmakarışık maalesef!
*
Bir şehrimiz Vergi Mahkemesine yine dovn sendromlu bir çocuğumuza yapılan bir hak ihlalinin iptali için velisinin vekaleti ile dava açtım ki umarım bu davalar ile benzer durumda olan her engelliye fayda verecek düzenlemeler yapılmasına vesile oluruz.
Velisi vergi dairesine hitaben araç alımında ÖTV istisnasından yararlanma talepli bir başvuru yaptı. İdare cevap verme süresinde işlemi gerçekleştirmedi. Bu duruma hukukta zımmı red denir. Biz de açtık davamızı haliyle. Allah adalete hizmetten ayırmasın. Amin
Yani bu çocuklarla fotoğraf çektirme ile olmuyor bu işler ey siyasi!
Haklarını teslim etmen gerekiyor!
"
Meri mevzuata göre engel oranı %90 ve üzeri olanlar ile, 90 altında ise aracı özel donanımlı olarak, engelli kullanması kaydıyla ÖTV ve MTV istisnasından yararlanmak mümkün, ama oranı 90 altında olup, araç kullanabilir durumda olmayan engelliler için bu istisna mevzuatta düzenlenmemiş. Ben bir hukuk mücadelesi veriyorum: Raporda oranı 90 altında olmasına ve özel donanımlı da araç kullanması mümkün olmayan engellilerin de bu haktan yararlanması için davalar açtım. Eğer netice alabilirsem, bu hakkı engellilere vermek zorunda kalacak idare. Ben kendi davamı kazandım, ama karardaki teknik bir ayrıntıyı bahane ederek idare, karara uymadı, bu işlemi de dava ettim, ama aynı durumda olup, raporunda sorun olmayan müvekkillerimin davalarını kazanmamız önemli bir yol açacak inşallah. Lakin er ya da geç, hukukun tanıdığı bu hakkı idare de kabul etmek zorunda kalacak. Mevzuat da değiştirilecek bu mücadele sonrası. İşte avukat bu işe hizmetçidir!
Hangi iş diyenler var ise?
Hakka hizmet!