Adnan EVSEN

Her Yıl Batıya Doğru 2,5 cm Kayıyoruz

Adnan EVSEN

Şubat 2023 tarihinde sabah saat 04:17 de, 7.7 Mw büyüklüğünde Ölüdeniz Fay Zonunun Narlı segmentinde başlayan deprem, ani bir sıçrama hareketi ile 510 yıldır kırılmayan Pazarcık segmentini kırmaya başladı. 90 Kilometre uzunluğundaki Pazarcık segmenti kırılırken, Hatay iline doğru uzanan 145 km. uzunluğundaki Amanos segmenti ile Malatya iline doğru uzanan 50 km. uzunluğundaki Erkenek segmentini de beraberinde kırdı. Bu üç segment fayın kırılma süresi yaklaşık 100 saniye olarak kayıtlara geçti. Narlı Fayında başlayan ilk depremden sonra yaklaşık 9 saat 7 dakika sonra saat 13:24’de Elbistan merkezli Çardak Fayı 7.6 Mw büyüklüğünde kırılmaya başladı. 60 Km uzunluğundaki Çardak Fayı ile birlikte, Malatya şehrine doğru uzanan 60 km uzunluğundaki Doğanşehir Fayı da 45 saniyelik süre içerisinde kırılmış oldu.  

6 Şubat tarihinde başlayan depremler bir türlü durmadı. 7.7 Mw büyüklüğünde başlayan deprem, 7.6 Mw büyüklüğü ile devam etmiş ve bu süreç içinde 6.0 Mw, 6.4 Mw ve 6.7 Mw büyüklüğünde olmak üzere üç büyük artçı depremleri de beraberinde oluşturmuştur. Nihayet 20 Şubat günü Defne merkezli 45 km uzunluğundaki Antakya Fayı da, 20 saniyelik süre içerisinde kırılarak 6.4 Mw büyüklüğünde depremi üretti.  Bugün bile hala artçı sarsıntılar devam etmektedir.

Depremlerin insan yaşantısı ile doğrudan ilişkisi vardır. Depremler başta canlı ölümleri olmak üzere, şehir hayatına ciddi oranda zarar vermektedir. Başta kanalizasyon, içme suyu, demiryolu, karayolu, doğalgaz hatları olmak üzere, altyapı ve üstyapı eksenli maddi zararlara sebebiyet vermektedir. 6 Şubat tarihli başlayan depremler 53 575 vatandaşın ölmesine sebep olurken, 100 milyar dolardan daha fazla da maddi hasara sebebiyet vermiştir. 

Ülkemizde depremleri oluşturan diri fayların sayısı yaklaşık 500 dür. Bahse konu diri fayların her birisinin kendine mahsus bir takım teknik özellikleri vardır. Bu teknik özellikler her bir fay ve segment için farklı olabilmektedir. Örneğin, ülkemizin en büyük deprem kuşağını oluşturan Kuzey Anadolu Fay Zonu doğrultu atımlı sağ yönlü bir faydır. Yani bulunduğumuz yerden fay istikametine baktığımızda başlangıçtaki sabit halde olan kütlelerin sağa doğru ötelendiğini görebiliyoruz. Doğu Anadolu Fay Zonu ise yine doğrultu atımlı olmakla birlikte sol yönlü bir faydır.  

6 Şubat günü başlayan ve 20 Şubat’a kadar devam eden büyük depremler neticesinde, Anadolu’nun 3 ila 9 metre aralığında batıya doğru kaydığını söyleyebiliriz. Tektonik olaylara bağlı olarak gelişen ötelenmeler, yer yer değişmekle birlikte, fay atımlarının yüksek olduğu yerlerde daha fazla kayıklık görülebilmektedir. Bu konu ile ilgili olarak birçok akademik çalışmanın daha sonra teknik yayın olarak karşımıza çıkacağı beklenmektedir. 

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi tarafından yapılan açıklamaya göre depremlerden sonra yer değiştirmenin 3 m olduğu, AFAD Deprem Risk Azaltma Genel Müdürü Sayın Prof. Dr. Orhan Tatar tarafından yapılan açıklamaya göre de yer değiştirmenin 7,30 m olduğu basın kanalı ile paylaşılmıştı. Yapılan bu açıklamalar makro ve mikro gözlemler neticesinde elde edilen sonuçlara göre yapılmaktadır. Deprem oluşturan fayların yıllık kayma hızlarını ortaya koyabilmek amacıyla kurumlar ve üniversiteler tarafından bir takım çalışmaların yapıldığı bilinmektedir. 

Ülkemizde deprem oluşturan faylardan en fazla kayma hızına sahip bölge Kuzey Anadolu Fay Zonu’dur. Doğu Anadolu Fay Zonu, Kuzey Anadolu Fay Zonuna göre daha yavaş kayma hızına sahiptir.

Bahsedilen kayma hızları ortalama bir değer olmakla birlikte, faylara ait alt segmentlerde daha farklı kayma hızlarının ortaya çıkması olasıdır. Deprem oluşturan fay ve segmentler üzerindeki kayma hızının ortaya çıkartılması için GPS veya daha hassas ölçümler yapan cihazlar kullanılmaktadır. Türkiye’de en fazla kayma hızı ölçümü yapılan yer ise Kuzey Anadolu Fay Zonu’dur. 

Ülkemizde deprem oluşturan Kuzey Anadolu Fay Zonu, Doğu Anadolu Fay Zonu, Batı Anadolu Fay Zonu ve Orta Anadolu Fay Zonlarının segment bazındaki kayma hızları birbirinden farklı olabilmektedir. Aynı fay zonu üzerinde olmakla birlikte farklı segmentlerin kayma hızları bile farklılık gösterebilmektedir. 

Bir genelleme yapacak olursak Kuzey Anadolu Fay Zonu ile Doğu Anadolu Fay Zonu arasında yer alan Anadolu Levhası yılda 2,0 cm - 2,5 cm kayma hızı ile batıya doğru hareket etmektedir. Yani Anadolu Levhası her yıl 2,0 - 2,5 cm mertebesinde Yunanistan’a doğru ilerlemektedir. Afrika ve Arap Levhaları ise Anadolu Levhasının altına doğru yılda 1,0 cm mertebesinde dalmaktadır. 

6 Şubat günü başlayan depremlerden kaynaklı olarak, hassas jeodezik ölçümler neticesinde Anadolu Levhasının farklı segmentlerinde değişik hızlarda batı yönlü hareket ettiği tespiti yapılmıştır. Hassas jeodezik çalışmalara göre Kahramanmaraş ilçesinin Ekinözü ilçesi 4,63 m batı yönlü hareket etmiştir. Ekinözü ilçesi aynı zamanda rakım olarak da 38 santimetre yükseklik kazanmıştır. 

6 Şubat depremlerinin bir sonucu olarak Kayseri yaklaşık 8 cm batı yönlü kayarken, rakım olarak 3 santimetre de yükseklik kazanmıştır. 6 Şubat günü kırılan Çardak Fayına 110 km mesafede olan Pınarbaşı ilçesi ile 90 km mesafedeki Sarız ilçesinde yaklaşık 60 santimetreye kadar kaymaların olduğu belirlenmiştir. 

Tektonik olaylar neticesinde ortaya çıkan bu tür kaymalar jeolojik açıdan beklenen bir sonuçtur. Kayseri, Kahramanmaraş ve diğer bölgelerde ortaya çıkan bu tür kaymalar, ülkemizin genel tektonik yapısı ile uyumlu olarak değerlendirilmektedir. Bu sonucun iyi veya kötü şeklinde yorumlanması doğru bir yaklaşım sağlamaz. 

Tartışma; Anadolu Levhası ülkemizin genel tektonik yapısına bağlı olarak her yıl 2,0 -2,5 cm mertebesinde batıya doğru hareket etmektedir. Yine tektonik olaylara bağlı olarak Anadolu Levhası üzerindeki kamu ve özel mülkiyete ait coğrafi koordinatlar değişim gösterebilmektedir. Değişime uğrayan koordinatlar çoğu zaman düzeltilebilmektedir. Ancak; mülkiyetlerin deprem oluşturan fayların her iki tarafında da yer alması durumunda, yani fay hattının mülkiyetin ortasından geçmesi halinde, hukuki sorunların çıkabileceği değerlendirilmektedir. Örneğin deprem öncesi mülkiyet üzerinde oluşturulan bağ, bahçe, fidanlık veya bu tarz gayrimenkullerin deprem sonrasında farklı şekilde komşu parsellere doğru kayması bir sorun oluşturabilir. Benim diye bildiğimiz bir mülk, deprem sonrası kayarak komşunun parseline doğru kayıklık gerçekleştirebilir. Parseller üzerinde yer alan ve özel takdire sahip uygulamadan kaynaklı bireyler arasında hukuksal sorunlar yaşanabilir. Depremler sonrası zeytinlik bahçesinin yarısı komşu parsel üzerine doğru öteleme yapması gibi. Bu koşullar altında büyük bir emek sonucu oluşturulan zeytinlik bahçesi asıl mal sahibinde mi, yoksa komşu parsel sahibinde mi kalacak merak konusu.  

Bir başka örnek ise 6 Şubat depremlerinden sonra Nurhak ilçesinin Barış mahallesinde yer alan evlerin birbirlerine göre yakınlaşması veya uzaklaşması olayıdır. Fotoğrafta da görüleceği üzere depremlerden önce sokağın karşısında bulunan taş bina ile arkasında yer alan üç katlı sarı renkli bina, depremlerden sonra yaklaşık 4-5 m mertebesinde sola doğru kaydığı görülmektedir. Depremler sonrası taş bina daha soldaki iki katlı evin bahçesine yerleşirken, taş binaya ait taş duvarlar sokağın karşısına geçmiştir. 
Fotoğraf örneğinde olduğu gibi mülkiyet bedelinin yüksek olduğu yerlerde yeniden parselasyon, mülkiyet ve koordinat sorunlarının çözümünde hukukçularımıza ve harita kadastro mühendislerimize çok iş düşecek.

Kayseri gibi 8 santimetre kaymanın olduğu bir bölgede, ötelemenin santimetre mertebesinde olması belki de sorun olarak ortaya çıkmayacaktır. Ancak 4-5 metre veya 9 metreye varan kaymaların olduğu yerlerde bu sorunların yaşanması mümkündür.  


 

Yazarın Diğer Yazıları