Adnan EVSEN

Tokat Depremi Kayseri'yi Etkiler mi?

Adnan EVSEN

18 Nisan 2024 tarihinde Yozgat ili, Kadışehri ilçesi, Elmalıçiftliği’nde saat 01:06 da 4,7 Mw büyüklüğünde ve yerin 5 km derinliğinde oluşan öncü deprem, aynı gün saat 18:11’de 5,6 Mw büyüklüğünde asıl deprem ile devam etmiş ve yaklaşık 150 civarında oluşan artçı depremler, birçok ilimizde korkuya sebep olmuştur. 

18 Nisan 2024 tarihli depreme başlangıç teşkil eden Buğdaylı Fayı’dır. Buğdaylı Fayı; 1600 km uzunluğundaki Kuzey Anadolu Fay Zonunun (KAF) Almus (Tokat) ilçesinden itibaren ayrılarak, Orta Anadolu’ya doğru doğu-batı doğrultulu uzanan üç ayrı fay kolundan bir tanesidir.  Diğer iki kollar ise Esençay-Merzifon ve Ezinepazar Fayları olarak adlandırılmaktadır. 

Tokat ili ve civarı ülkemizin en büyük depremlerinin olduğu Kuzey Anadolu Fay Zonu üzerinde yer almaktadır.  

1939 Yılında Erzincan’da 7,9 Mw büyüklüğünde olan depremde 33 bin,1943 yılında 7,0 büyüklüğündeki Tokat Erbaa depreminde 3 bin, 1943 yılında 7,5 Mw büyüklüğündeki Tosya-Ladik depreminde 4 bin, 1944 yılında 7,2 Mw büyüklüğündeki Bolu-Gerede depreminde 3959, 1951 yılında 7,30 Mw büyüklüğündeki Çankırı depreminde 3 bin, 1957 yılında 7,2 Mw büyüklüğündeki Bolu-Abant depreminde 50, 1999 yılında 7,2 Mw büyüklüğündeki Düzce depreminde 845, 1999 yılında 7,4 Mw büyüklüğündeki Gölcük depreminde 17 bin kişi, 1912 yılında 7,3 büyüklüğündeki Tekirdağ-Şarköy depreminde 216, 1953 yılında 7,2 büyüklüğündeki Çanakkle-Yenice depreminde 265, 1964 yılında 7,0 büyüklüğündeki Balıkesir-Manyas depreminde 23 kişi olmak üzere son yüzyılda Kuzey Anadolu Fay Zonu ve alt segmentleri üzerinde meydana gelen depremlerde binlerce insanımız hayatını kaybetmiştir. 

Kuzey Anadolu Fay Zonu kıta kenarı olup, Anadolu’muzu kuzey ve güney olmak üzere iki kısma ayıran Dünyanın en tehlikeli faylarından birisidir.  Bu fay zonu üzerindeki ve alt segmentlerde ayrı ayrı olmak üzere ortalama 250 yılda bir depremler olmaktadır. 

1912 Yılı Tekirdağ Şarköy depreminden başlamak üzere,  1939, 1942, 1943, 1944, 1951, 1953, 1957, 1964 ve 1999 yılı depremlerinde Kuzey Anadolu Fayı 7,0-7,9 büyüklükleri arasında kırılarak çok sayıda deprem üretmiştir. Böylece Tekirdağ Şarköy’den başlayarak, Bingöl Karlıova arasında iki lokasyon (İstanbul ve Tunceli) harici yeniden stres yükleme sürecine geçmiştir. 

Kuzey Anadolu Fay Zonu üzerinde potansiyel olarak iki bölgede depremin olacağı beklenmektedir. Bunlardan birincisi, İstanbul Marmara Depremi, ikincisi ise Tunceli Depremidir. 

İstanbul Marmara Depremi; Marmara Denizi içinde muhtemel olması beklenen depremdir. Marmara Denizinde en son 1766 yılında deprem olmuştu. Kuzey Anadolu Fay Zonu üzerindeki depremlerin ortalama tekrarlanma süresi 250 yıl olması öngörüsüyle, 1766 yılından bu tarafa (1766+250=2016) 250 yılın biraz daha üzerinde zaman geçtiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla muhtemel beklenen İstanbul Marmara Depreminin vakti zamanı dolmuştur. “İstanbul Marmara Depremi” olarak tarihe geçecek depremde Adalar segmenti ve Kumburbaz segmentinin ayrı ayrı kırılacağı veya her iki segmentin birlikte kırılabileceği üzerinde öngörüler mevcuttur. Sadece Adalar Fayı kırılırsa 7,2 Mw, Adlar Fayı ile birlikte Kumburgaz Fayı da birlikte kırılırsa 7,6 Mw büyüklüğüne kadar deprem olabileceği öngörülmektedir. 

İkincisi ise yine Kuzey Anadolu Fay Zonu üzerinde, Erzincan ilinin doğusunda yer alan Yedisu segmenti üzerinde olması beklenen muhtemel Tunceli Depremidir. Yedisu segmenti üzerinde en son 1784 yılında 7,6 Ms büyüklüğünde deprem meydana gelmiş ve yaklaşık 5 bin ila 10 bin kişinin hayatını kaybettiği bilinmektedir. Yedisu segmenti üzerinde en son 1784 yılından bu tarafa yaklaşık 240 yıl geçmiş ve hemen hemen deprem tekerrür periyodu tamamlanmıştır. Yapılan değerlendirmelere göre önümüzdeki birkaç on yıl içinde depremin olacağı beklenmektedir. 

 Hem İstanbul önlerinde Marmara Denizinde, hem de Tunceli ili sınırlarında olması beklenen depremin 7 ve üzerinde olacağı öngörülmektedir. 

Gelelim 18 Nisan 2024 tarihli oluşan Buğdaylı Fayı üzerindeki 5,6 Mw büyüklüğündeki Tokat Sulusaray Depremine. Sulusaray ilçesi sınırlarında 4,7 büyüklüğü ile başlayan öncü depremler 5,7 büyüklüğündeki asıl şok ve en büyüğü 4,4 Mw büyüklüğündeki 150 civarındaki artçılar ile deprem etkinliği nihayete ermiş gözükmektedir.  Bu depremde kısmi olarak maddi hasar olmuşsa da, can kaybı yaşanmamıştır.  

Buğdaylı Fayı 24 km uzunluğunda olup, fay uzunluğuna göre yapılan hesaplamada teorik olarak 6,7 Mw büyüklüğüne kadar deprem üretebilme kapasitesi mevcuttur. Son yüzyılda aletsel dönem kayıtlarına bakıldığında 4,0-5,6 aralığında on civarında deprem etkinliğini görebilmek mümkündür. Anlaşılan odur ki; Buğdaylı Fayı yıllık 1 mm kayma hızı ile 4-5 bin yılda bir 6 mertebesini geçebilecek büyüklükte deprem üretebilme kabiliyetine sahip aktif bir faydır. Buğdaylı Fayı üzerinde 7 ve üzeri büyüklükte deprem beklenmemektedir. 

18 Nisan tarihinde saat 18:11’de olan depremin çözümünden odak derinliğinin 5 km olduğu anlaşılmaktadır. Odak noktasının yeryüzüne çok yakın olması depremin hissedilme oranını artırmaktadır. Odak derinliği yeryüzüne yakın olan depremler daha çok, yeryüzüne uzak olan depremler daha az hissedilirler.  
Tokat Depremi Kayseri’yi Etkiler mi?

Her ortamda sıkça sorulan sorulardan birisi de, Tokat depreminin Kayseri’yi etkileyip etkilemeyeceği konusudur. Tokat ili Sulusaray ilçe merkezli gerçekleşen deprem 5,6 Mw büyüklüğündeydi. 6 Şubat tarihli Kahramanmaraş’ta gerçekleşen deprem ise 7,6 Mw büyüklüğündeydi. Önce bu büyüklüklerin ne anlama geldiğini anlamaya çalışalım. 

7,6 Mw büyüklüğündeki bir deprem, 5,6 Mw büyüklüğündeki bir depremden 20 kat büyüktür ama 900 kat daha güçlüdür. Şunu ifade etmek istiyorum. 5,6 Mw büyüklüğünde 20 tane deprem olursa 7,6 Mw büyüklüğündeki depremin yapacağı etkiye eşit olur. Bu nedenle Kahramanmaraş Depremleri ile Tokat Depremini aynı kefeye koymak ve kıyas yapmak doğru olmaz.

Kuzey Anadolu Fay Zonunun alt kolları olan ve 18 Nisan günü 5,6 Mw büyüklüğünde deprem oluşturan faylar, Niksar ve Almus ilçelerinden itibaren ayrılarak Çorum ilinin doğusunda ve Yozgat ilinin kuzey doğusunda sonlanmaktadır. Kayseri şehrini etkileyebilecek olan faylar ile herhangi bir bağlantısı ya da eklemi yoktur. Dolayısı ile Kayseri şehrinin etrafında yer alan Ecemiş, Tuzgölü, Yeşilhisar, İncesu, Erkilet, Sarıoğlan, Erciyes ve Deliler Fay zonlarını tetikleyerek deprem üretebilecek büyüklüğe sahip değildir. 
Her deprem sonrası sıkça gündeme gelen, daha büyük deprem olacak mı, en fazla kaç büyüklüğünde deprem olacak, fayların yıllık kayma hızı ne kadar, Yedisu Fayında deprem olursa biz ne kadar etkileniriz, Kayseri’de tahribat olur mu, Sivas yıkılır mı, İstanbul etkilenir mi gibi yüzlerce filozofi sorular ile muhatap oluyoruz.

Elbette bu tür sorular ile kendi eğitimlerimizi gerçekleştirelim ancak, dirençli şehir ve dirençli toplum oluşturmak adına yöneticilerimizden imar planlarının yenilenmesi için talepte bulunmak daha elzem olmalıdır. Yaşadığımız şehrin daha dirençli olması adına, yumuşak zeminleri, dere yataklarını, fay zonlarını imara açmaktan vaz geçmemiz gerektiğini bizi yönetenlerden talep etmeliyiz. 

Deprem zararlarından kurtulmanın birinci temel şartı deprem öncesi yapılacak faaliyetlerdir. 

Afetsiz günler dileğimle…


    
 
 

Yorumlar 1
Bahattin ÜRESİN 24 Nisan 2024 11:51

Sulusaray'daki depremin Kayseri'ye etkisi en merak edilen husustu. Konuya açıklık kazandıran bir yazı olmuş. Eline sağlık Adnan Evsen. Bir de neredeyse her yazınızda dikkat çektiğiniz yerel yönetimlerin alması gereken tedbirler konusunda ne gibi çalışmalar yapıldığı kafamda soru işareti. Mesela yerel seçimler öncesinde hangi aday deprem gerçeğini de seçim çalışmalarında gündeme getirdi, bilemiyorum.

Yazarın Diğer Yazıları