Filiz TURHAN

Osmanlı'da Hayvan Hakları

Filiz TURHAN

Bir Alem Daha Var ! İnsana Rast Gelesin….
(Hayvan Sevgisi ve Hayvan Hakları üzerine 2)

Osmanlı ve Hayvan Hakları

Hayvan sevgisi ve hayvan hakları hususunda biraz ecdadımıza da bakalım mı ?

Osmanlı döneminde yük, binek ve sokak hayvanlarına şiddetin ve eziyetin önlenmesi, yaban hayatının ve hayvanların kanun çerçevesinde korunmasına ilişkin detaylar tarihi belgelerde ortaya çıktı. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığında muhafaza edilen bu belgelerde  Osmanlı dönemindeki hayvan haklarına yönelik uygulamalar hayranlık ve gurur verici. Ecdadımızdaki hayvan sevgisinin ve hayvan haklarının gözetilmesine ilişkin anlayış, düzenlemeler ve hayır müesseseleri kurulmasının temelinde yatan en köklü kaynak hiç şüphesiz İslam dini ; dinimizin vaaz ettiği hayvanlara iyi muameleyi emreden, eziyetin her türlüsünü yasaklayan (En’am Suresi 38.ayet gibi) hükümler.

Belgelerde karşımıza çıkan hükümlerden bazılarına kısaca değinelim mi ?

Yük hayvanları için özel talimatname yayınlanmış ve yük taşımacılığında kullanılan atların yük ağırlığı belirli bir miktar ile sınırlı bırakılırken Cuma günü atlar için tatil günü ilan edilmiş. Sokak hayvanlarını koruyucu vakıflar kar yağdığında ve soğuklar bastırdığında şehirlere ve kasabalara inen aç kurtların ve kuşların beslenmeleri için belirli yerlere düzenli şekilde et, ciğer, sakatat, darı, buğday ve ot koyan vakıflar tesis edilmiş. Bütün mahallelere köpekler, kediler ve kuşlar için taştan su yalakları yapılmış ve belirli vakitlerde su kapları bırakılmış. Güvercinler ve diğer kuşların beslenmesiyle alakadar olacak personel görevlendirilmiş, kuşları öldürmek, yuvalarını dağıtmak yasaklanmış ve bu hususta ciddi cezalar uygulanmış .Osmanlı toplumu leyleklere de ayrı bir değer vermiş Mekke, Medine ve diğer kutsal yerlerden geldiğini hatırlatan “hacı baba, hacı leylek” gibi isimler vermiş. Leyleklerin geçiş yolu üzerindeki vilayetlere, bu hayvanların ihtiyaçları için çeşitli vakıflar yapılmış. Bunların dönüşleri sırasında hastalanıp sürüye katılamamış olanların bakımları için vakıflar ve hastaneler kurulmuş. Kanadı kırık leyleklere bakan vakıflar ve dünyanın ilk ve tek leylek hastanesi olan Gurebahane-i Laklakan hastanesi açılmış.( 19.yüzyılda Bursa’da hizmete açılan, tek leylek hastanesi Gurebahane-i Laklakan  Ocak 2010’da aslına uygun şekilde yenilenerek tekrar hizmete açılmıştır.)

Avrupalı gezginler seyahatnamelerinde Osmanlı'nın hayvanlarına besledikleri sevgiden, onların bakımları için kurdukları vakıf ve tedavi merkezlerinden ve hayvanları korumaya yönelik çıkarttıkları kanunlar hakkında hayranlıkla bahsediliyordu. Çünkü o dönemde, Avrupa ülkelerinde hiçbir hayvan hakları kanunu olmadığı gibi, Paris'te her yıl yaz ayının belli bir gününde tüm sokak kedilerinin çuvallara doldurulup yakıldığı ve halkın bugünü eğlencelerle bir festival havasında kutladığı kara bir tarihleri vardı. Hayvan hakları ile ilgili en kapsamlı düzenlemeyi ilk defa III.Murad yapmış, bu düzenleme “dünyada hayvan haklarına ilişkin ilk kapsamlı düzenleme” olma özelliğine sahiptir.

Yukarıda Karıncalardan bahsetmiştik bu babda Kanuni Sultan Süleyman’ın meşhur kıssasına da değinmeden geçmek uygun olmasa gerek :

Kanuni Sultan Süleyman, devlet işlerinden arta kalan vakitte Topkapı Sarayının bahçesinde ağaç yetiştirmekle meşgul olurdu. Birgün yetiştirdiği meyve ağaçlarını karıncaların sardığını gördü. Ağaçlara zarar veren karıncaların itlaf edilmesini ve karıncaların bürüdüğü ağacın kesilip kesilmemesi ya da kireç kullanılarak çözüm bulunması hususunu Şeyhülislâm Ebussuud Efendi’ye şairâne bir dil ile sordu :
“Dırahta ger ziyan etse karınca

Günâhı var mıdır ânı kırınca? (Eğer karınca ağaca zarar veriyor, onu kurutuyorsa, karıncayı yok etmenin bir günahı var mıdır?)

Ebussuud Efendi, ince bir nükteyle sanatkâr bir padişaha bakın ne diyor:
“Yarın Hakk’ın dîvânına varınca
Süleyman’dan hakkın alır karınca”.

Mimar Sinan, kendi köyü Ağırnas’ta yaptığı vakfın vakfiyesinde, hayvanların su içmesi ve dinlenmesi için çeşmenin etrafındaki 260 arşın boyunda 160 arşın enindeki araziyi vakfettiğini belirtmiş.

Yazarın Diğer Yazıları