Sevgili dostlar, Kur'an ayetleri ışığında özellikle Esma’ul Hüsnâ üzerinden Allah tasavvurumuzu inşâ etmeye devam ediyoruz.
Allah Hâlık’tır. Yaratma fiili Allah’a mahsus olmak üzere yoktan bir şeyi var etmek anlamında kullanılır. Bu nedenle mahluk (yaratılmış) olan insan için “yaratmak” tabirini kullanmak doğru değildir. Aynı kökten bazı kelimeler de bize yaratmaya dair bazı ipuçları verir. Hilkat “yaratılış, fıtrat, tabiat”, hâlik ve hallâk “yaratan”, hulk/huluk “tabiat, huy, karakter, ahlâk” anlamına gelir.
Her doğan çocuk hilkat üzerine doğar. Ancak içinde büyüdüğü aile çevresi, yaşadığı toplum ya fıtratını koruyarak ahlakını güzelleştirir ya da fıtratını bozarak ahlâken yozlaşmasına neden olur. İnsan, hem kendi yaratılışına hem de kainattaki böylesine muhteşem bir sisteme baktığında bu düzenin kendi kendine varolamayacağını kabul eder.İnsanın fıtratına yerleştirilen aşkın bir varlığa inanma fikri, enfüsi(içsel) ve âfâkî (dışsal) ayetleri karşısındaki acizliğini görünce daha da bir perçinleşir. Kur’an-ı Kerim’de yaratan ve yaratılanlara ait pek çok ayet vardır, ancak bizim burada tek tek açıklama imkanımız maalesef yoktur.
Allah insanı tek bir özden yaratıp ondan da eşi ile huzur bulsun diye bir çift var edendir. Onu karışımlı saçılan bir su damlasından yarattı, onu halden hale çevirdi. Nihayet işiten ve gören bir varlık yaptı. (İnsan 2)
Nazil olan vahyin ilk ayetleri bize insanın alâktan yaratıldığını söylüyor. Alâk, kan pıhtısı, embriyo/zigot gibi anlamlara geldiği gibi , sevgi ve alaka gibi anlamlara da sahiptir. Dolayısıyla yaratılışın kökeninde ilgi, alâka ve sevgi vardır.
Bizler de Allah’ın yarattıkları canlılara karşı sevgiyle, ilgiyle, merhametle yaklaşmamız gerekiyor ki yeni doğumlar ortaya çıksın. Tohumun toprağa,toprağın tohuma, erkeğin kadına, kadının erkeğe olan sevgi, ilgi ve alakası sonucu yeni yaratılışlar ortaya çıktığı gibi ...
Allah bizi yarattı bize biçim verdi, en güzel kıvamda yarattı. Yarattığı insanı başıboş bırakmadı. Nihayet en güzel yetenekler ile donattığı insanın yaratılış amacını belirledi. “ Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.”
Hiç yaratan yarattıkları gibi olur mu? Artık düşünmez misiniz? (Nahl 17)
Allah Ehad'dir, yarattıkları çeşit çeşittir.Bu çeşitlilik ve farklılıklar arasında mükemmel bir uyum söz konusudur.Rabbimiz akletmez misiniz, düşünmez misiniz diyerek bizi sürekli yerlerin ve göklerin yaratılışı konusunda düşünmeye ve bunların yaratılış hikmetlerini kavramamızı istemektedir. Renklerimizin, dillerimizin, cinsiyetlerimizin, kavmiyetlerimizin vb. farklı farklı olmasının hikmetlerini hiç düşündünüz mü?
Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanızdır . Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.(Hucurat 13)
Farklılıklardaki zenginliği görmek, kesrette vahdeti yakalamak ancak Rabbimizin birliğine, Allah’tan başka yaratıcı olmadığına, aksine yarattıklarının ise bir ahenk içinde bu birlikteliğe eşlik ettiğine inanmakla mümkündür. Asıl sorun bu farklılıklardaki zenginliği gör(e)meyen gözlerdedir.
Rabbimizin başka bir ismi Rezzak’tır. Rezzak olan Allah yarattıklarını sahipsiz bırakmamış, yerden ve gökten verdiği rızıklarla canlıların yaşamlarının devamını sağlamıştır .Allah’ın alemlerin Rabbi olması aynı zamanda bütün varlıkların rızkına kefil olması anlamına gelir. Ancak bugün yeryüzünde yaşanan adaletsizlikler rızıksızlıktan değil, rızkın adil bir şekilde paylaşılmadığından kaynaklanıyor. Necip Fazıl Kısakürek’in Destan adlı şiirinin şu mısralarında anlattığı gibi...
Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Yaşasın, kefenimin kefili kara borsa!
Sözlerimi Rabbimizin şu ayeti kerimesi ile tamamlayarak sizi mutlak Rezzak olan Allah’a emanet ediyorum...
O Rabbiniz, sizin için yeryüzünü bir döşek, göğü de bir binâ yaptı. Gökten yağmur indirip onunla size rızık olarak çeşitli meyveler, ürünler çıkardı. O halde, siz de gerçeği bile bile Allah’a ortak koşmayın. (Bakara 22)