KPSS REZALETİ VE DİYANET’E TEZGAH

TÜM YAZILARI SON GÜNCELLEME: 17 Mart 2014 12:36

Bugün iki konuyu ele almak istiyorum. Birincisi KPSS'deki soru çalma meselesi. Tam 10 yıl boyunca KPSS mağduru olarak o sınav senin bu sınav benim dolaşıp durduğum için bu konuda soru çalıp eşiyle çevresiyle birlikte aynı soruları yapıp sınav kazandığını zanneden beyinsizlerin nasıl insanların hakkını gasbettiklerini ele almak istiyorum. Önceki gün günlerde KPSS soruşturmasında savcı değişince çarpıcı gerçekler ortaya çıktı. Bütün  soruları yapan 350 kişinin aynı dersane grubunun ve aynı okullar zincirinin öğretmenleri olduğu ortaya çıktı. Sen 10 yıl boyunca o şehirden o şehre dolaş, sınava girmek için bir şehre, müracaat etmek için başka bir şehre giderek bir sürü para harca birileri gelsin üstelik eşiyle, arkadaşıyla birlikte soruların tamamını alsın ve yapsın. Bu mağduriyeti bizzat yaşamış birisi olarak kim olursa olsun asla hakkımı helal etmiyorum. Allah korkusu olan bir insan böyle bir zulmü nasıl yapar ya. Hangi vicdana, hangi adalete, hangi insanlığa sığar bu. Evet birileri bunu daha önce yaptı. Soru çalma, soru satma olaylarının yaşandığını herkes biliyordu ama kimsenin elinde delili yoktu veya kılını kıpırdatacak vicdana sahip değildi. 1970'li yıllarda en hayati üniversitelere terörist başlarının nasıl yerleştirildiğini çok iyi biliyoruz. Öcalan'ı Hukuk Fakültesi gibi bir okula yerleştirip bir istihbarat elemanı olarak yetiştiren güçler elbette başkalarına da bunu yaptı. Ama bunu yapanların ne kadar cibilliyetsiz, kansız ve bu vatanı üç kuruşa satabilecek zihniyette olduklarını bugün çok daha iyi görüyoruz. Şimdi ise bir tarafta benim 10 yıllık mücadelem ve diğer tarafta soruları hazır ellerine gelmiş ve bu sahtekarlığı yapmaktan hiç çekinmemiş güya inanan insanların oluşturduğu bir topluluk. Bunlara maalesef insan demeye dilim varmıyor. Bunlara bunu niye yaptınız diye sorsanız eminim bugün bile en ufak bir pişmanlık duymadıklarını göreceksiniz. Bu nasıl bir zihniyet, nasıl bir Müslümanlık, nasıl bir dava anlayışı anlamak mümkün değil. Amaca ulaşmak için her şeyin mübah olduğunu bir Müslüman nasıl iddia edebilir. Maalesef daha bir sürü sınavda bu ahlaksızlığı yapmışlar. Bunun ne insani ve de ne İslami bir açıklaması asla olamaz. MUTA NİKAHI MESELESİ BELDEN AŞAĞI VURMANIN EL ALÇAKÇASIDIR Bütün bu pisliklerin üstüne Diyanet İşleri Başkanlığı'na atılan iftirayı duydunuz mu? Din görevlileri 'Muta' nikahı ile ilgili bilgi almak için İran'a gönderiliyor ve orada Muta nikahı yapıyormuş iftirası da KPSS rezaleti kadar aşağılık bir iftiradır.  Anadolu'da 'Muta' nikahı yaygınlaştırılmaya çalışılıyormuş. Yalan haberciliğin bu kadarına pes doğrusu. Küstahlığın, aptallığın, ahmaklığın bu kadarına ne demeli bilmiyorum. Bütün bu aşağılık işlerle uğraşanlar önce kendi pisliklerinin hesabını vermeli. 500 bin kişinin dinlenmesinin hesabını kim çıkıp verebildi. Köşe bucak inlerine kaçma derdine düştüler. Erkek gibi biz şu şu gayeler için bu dinlemeleri yaptık. Yaptığımızda da haklıydık Varsa bir itirazı olan çıksın karşımıza diye karşımıza çıkan şerefli bir adam var mı? 500 bin kişi kendisini dinleyen devleti biliyor. Devlet eliyle devlet adamları, bürokratlar, vatandaşlar ve ilgili ilgisiz herkes dinlenmiş. Şimdi kendisi bu kadar hain olanlar, Diyanetin tarihinde böyle bir ihanete rastlayamazsınız. Bataklığa dibine kadar battınız ve yanınızda bataklığa birlikte götürecek birilerini arıyorsunuz. Ama artık vatandaş yemiyor bu numaraları. Bu ülkede her şeye rağmen bütün zorlu dönemlerde ayakta kalmış ve belli dönemlerde sessiz de kalsa asla olumsuz fetvaların kaynağı olmamış bir kurum olan Diyanet'e böyle bir iftira atmak belden aşağı vurmanın en alçakca olanıdır. Haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik mi arıyorsunuz. Diyanet'e bu iftiraları atarken bir aynaya bakın bakalım kimi göreceksiniz. Katrilyonlarla ifade edilen bağış paralarının hangisinin makbuzu var. Elden ele toplanıp gönderilen paraların bir kuruşunun bile kaydı yok. Nerelere harcandığını tespit etmek mümkün değil. Bu paraları kafanıza göre tasarruf edin istediğiniz yerde kullanın diye vermiyor vatandaş size. Ayrıca Muta nikahı konusu zaman zaman ısıtılıp ısıtılıp bu ülkenin önüne getirilen uydurma bir konudur. Evet Şii mezhebinin kendi inancına göre böyle bir nikah yapılabilir. Ancak bu uygulama tarihin hiçbir döneminde bu Anadolu topraklarında yaygın bir uygulama olarak görülmedi, tasvip edilmedi. Başbakan'a ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a İrancı yakıştırması yapmak için böyle pespaye iddialara yer vermek bu topraklara ihanetin en kötü göstergesidir. Bunları kim ortaya atıyor, kim savunuyor belli değil. Bu da ayrı bir garabet. Bir şeyi ortaya atıyorlar sonra da bunu biz ortaya atmadık nerden çıkarıyorsunuz bunu cemaatin savunduğunu demiyorlar mı işte o zaman insanın tepesinin tasını attırıyorlar. Kardeşim bunları tasvip etmiyorsanız bu yayın organlarınızda sayfa sayfa, boy boy haberlerine niçin yer veriyorsunuz. Amaç cemaat ve AK Parti'yi karşı karşıya getirmek birbirine kırdırmakmış. Velev ki öyle olduğunu biran düşünelim. Ya siz niçin bu ateşe elinizde benzinle gidip ateşe su atacağınıza benzin döküp daha da alevlenmesine vesile oluyorsunuz. Alın birkaç gündür süren sokak olaylarını, ne için ne adına yapıldı bütün bunlar. Bir gencin cenazesi bahane edilerek insanların hayatı tehlikeye atılabilir mi? Bir genç gencecik yaşında Burak Can hunharca şehit edildi. Kim tarafından hain ve kalleş DHKP-C tarafından, bunun hesabını kim soracak. DHKP-C ile aynı safa düşmek bir Müslümana yakışıyor mu? O adamların Allahları kitapları yok. Bugün biri para verir onun tetikçiliğini yaparlar, yarın başka biri para verir onun tetikçiliğini yaparlar. Bu kalleşlerin Özdemir Sabancı gibi pırıl pırıl bir insanı nasıl öldürdüğünü bilmiyor musunuz? Daha nice masumun kanına nasıl girdiklerinin farkında değil misiniz? Şimdi bunların değirmenine su taşımak neyin nesi. Bu mesele artık bu noktadan sonra AK Parti veya Başbakanla cemaat arasındaki mesele olmaktan çıkmıştır. Bir tarafta yakıp yıkan, öldüren, kana susamış vampirler diğer tarafta ise bu ülkenin samimi insanları var. Bu millet gerçekten acılı anne babaların yanında yer alır, birlikte Yasinler, Fatihalar okunur, acılar paylaşılır. Fakat sokakları savaş alanına çevirmeye kimsenin tahammülü yok artık. Bunu bir cenazeyi bahane ederek yaparsanız çok daha büyük bir günah işlersiniz. Bunu göremeyen dilsiz, kör şeytan konumuna düşecektir bu böyle biline. Vesselam…

SON 5 YAZISI

Kayseri'nin 'Lanetli İçki' ile İmtihanı

27 Kasım 2025 21:33

OKU

Festivallerle Meşrulaştırılan İçkiden Hayır Gelseydi...

11 Kasım 2025 13:20

OKU

Annelik ve Nüfus Artışı Üzerine Düşünceler

10 Kasım 2025 15:05

OKU

Erdal Bayraktar Ağabey'in Dünya Sürgünü Bitti!

21 Eylül 2025 12:27

OKU

Kayseri Kitap Fuarı için Tavsiyeler

17 Eylül 2025 09:14

OKU