'Kekemelerin en büyük zorluğu, toplumun tepkisi'
22 Ekim Dünya Kekemelik Günü'nde konuşan Psikolog Tuğba Yıldız, kekemeliğin iletişimin farklı bir biçimi olduğunu vurgulayarak, 'Kekeme bireylerin karşılaştığı en büyük zorluk, genellikle kekemeliğin kendisi değil, toplumun buna verdiği tepkidir' dedi.
Kekemelik; konuşma akışında duraksama, tekrar ya da uzatmalarla anlaşılan bir konuşma bozukluğudur. Psikolog Tuğba Yılmaz, kekememe bireylerin yaşadığı en büyük zorluğun toplum olduğunu ve 22 Ekim tarihinin konuşma farklılığı yaşayan bireylere destek olmanın önemini vurguladığını belirterek, 'Bugün, 22 Ekim Dünya Kekemelik Günü. Bu özel gün, kekemeliği yalnızca bir konuşma bozukluğu olarak değil, iletişimin farklı bir biçimi olarak görmemiz için önemli bir farkındalık fırsatı sunmaktadır. Kekemelik, konuşma akışında duraksama, tekrar ya da uzatmalarla kendini gösterir; ancak bu durum, bireyin düşünme yeteneğini ya da duygusal ifadesini hiçbir şekilde azaltmaz.
Dünya genelinde milyonlarca kişi bu deneyimi paylaşmaktadır. Kekeme bireylerin karşılaştığı en büyük zorluk, genellikle kekemeliğin kendisi değil, toplumun buna verdiği tepkidir. Bu nedenle bu gün, hem toplumsal farkındalık oluşturmak hem de konuşma farklılığı yaşayan bireylere destek olmanın önemini vurgulamaktadır' açıklamalarında bulundu.
'KEKEMELİK BİR EKSİKLİK DEĞİL, KONUŞMA ÇEŞİTLİLİĞİDİR'
Psikolog Yıldız, kekemelikte erken teşhisin önemine ve tedavi sürecinde amacın akıcılığı arttırmaktan ziyade özgüveni arttırmak olduğuna vurgu yaparak, 'Erken müdahale, kekemelikte büyük fark yaratmaktadır. Özellikle çocukluk döneminde başlanan konuşma terapileri, nefes kontrolü, ritim çalışmaları ve bilişsel-davranışçı tekniklerle desteklenmektedir.
Bu süreçte amaç yalnızca akıcılığı artırmak değil; bireyin özgüvenini, sosyal iletişimini ve kendini ifade etme becerisini güçlendirmektir. Ailelerin sabırlı, destekleyici tutumu da terapinin en önemli parçasıdır. Kekemelik bir eksiklik değil, konuşmanın çeşitliliğidir. Her bireyin sesi, kendine özgü bir ritim taşır. Bugün, o farklı ritimleri duymak ve her sesi aynı değerle dinlemek için bir çağrıdır' ifadelerinde bulundu.