Ensar ŞAHİN

İnsan Bozumu

Ensar ŞAHİN

İnsan Bozumu kavramı, zihnimizde hiç de iyi şeyler çağrıştırmıyor. 

İnsan kelimesi, Allah’ın sayısız varlıklar arasında “fıtrat” üzerine yarattığı canlı türüdür. TDK’ya göre “bozum” kelimesi “bozulma işi, utangaçlık, mahcupluk” anlamlarına geliyor.

Bu yazı başlığımız nereden çıktı, derseniz; “insan bozumu” kavramı, geçen yıl (2024 ağustos ayı) Anadolu Federasyonunun Kızılcahamam’da düzenlediği 18. Anadolu Buluşmaları programının adıdır. 

Akademisyenler, sivil toplum kuruluşları mensupları, araştırmacılar, aktivistler gibi alanında uzman kişiler, binden fazla kişiye bu konuda dört gün sempozyum verdiler. 

İlk kez programa katılan misafirler, böyle güzide bir  topluluk karşısında şaşkınlıklarını ve hayranlıklarını gizleyemediler. Çünkü bu kadar insanı sıcak yaz gününde bir araya getirmek “adanmışlığın” bir göstergesidir. Davasında samimi insanlar, her yıl “erdemli insan” için -emri bil mağruf nehyi anil münker- ilkesi gereği mücadele ediyorlar.

Haz ve hız çağında yaşıyoruz. Dijitalleşmenin getirdiği değişim ve dönüşüm insanlığı nasıl etkiliyor? Şöyle bir etrafımıza bakalım; çocuklarımız, ailemiz, mahallemiz, toplumumuz, küreselleşmiş dünya nereye doğru gidiyor? Toplum iyiliğe mi doğru gidiyor yoksa kötülüğe mi savruluyor?

Yedikleri ve içtikleriyle çocukların/gençlerin genetik yapısını/doğallığını bozuyorlar. Sosyal medyada ahlaksız görüntüler, LGBTQ, cinsiyetsizleştirme gibi yönelimler insanların kişilik ve karakterlerini bozuyor.

Yapılan anketlerde Amerika’da her dört gençten biri kendini LGBT olarak tanımlıyor. Dünyayı yöneten seküler hâkim anlayış, Paris 2024 Olimpiyat Oyunları açılışında insanlığın önüne farklı bir teklif koydular. Bugün insanlık, Gazze soykırımı ve küresel adaletsizlikten bahsederken, seküler akıl, LGBT üzerinden mesajlarını verdi. Gençlerin ve geleceğin toplumunun böyle olmasını istiyoruz dediler. Bu olimpiyatlarda Fransa, Fransız başörtülü kadın sporcuları müsabakalara kabul etmezken, LGBT’li sporcuları büyük oranda reklam yaptılar. İşte insan bozumu böyle yaşanıyor ve topluma da sirayet ediyor.

Dört günlük sempozyumda anlatılanlar, konuşulanlartartışılanlar, eleştirilenler ve sunulan çözüm önerileri nelerdi?

İnsan bozumu adeta bir gayya kuyusu gibi bizi durmaksızın çukura çekiyor, diyen Memur-Sen genel başkanı Ali Yalçın selamlama konuşmasında şunları söyledi:

 “İnsan bozumu” ifadesinin  “Fıtratı bozmaya yönelik devreye sokulan her türlü plan, insanın bozumu ile sonuçlanıyor. İnsan bozumu adeta tuzun kokması gibi; genetiği ile oynanmış gıdalarla yürütülen gıda teröründen, insanımızı kılıktan kılığa sokan moda terörüne; insan onurunu ayaklar altına alan açlık ve yoksulluk teröründen, toprağımızı, suyumuzu, havamızı kirleten kapitalist üretim terörüne; toplumsal cinsiyet ideolojisi ve eş cinsellikle insan fıtratını bozan sapkınlık teröründen, esfeli safilini sıradanlaştıran, ahlaksızlığı yücelten sanat, sinema ve sosyal medya terörüne; bilgiyi ahlaktan ayıran, iktisadı insandan koparan, bilimsel bilgiyi ilahlaştıran enformatik terörden, değerlerimizi, geleneğimizi, inancımızı ifsad eden kültür terörüne kadar hemen her alanda insanın varoluş gayesine saldırıyor.” 

Sempozyumda 16 tane konu başlığı var. Bunların özetini bile yazmam mümkün değil; ama ana başlık ve konuşmacılar şöyle:

Doç. Dr. Mehmet Baysan: Türkiye’de Genom araştırmaları ve Genetik Bilimindeki Gelişmeler

Dr. Ahmet Kaplan: Yapay Zeka ve İnsanlığın Geleceği

Prof. Dr. Ahmet Dağ: Siber-Diji Çağın Yeni Varlığı

Doç. Dr. Mahsum Aytepe: Zorluk Tasavvurumuz, Öğrenilmiş Çaresizlikten Üretilmiş Sorumluluğa

Prof. Dr. Mustafa Tekin: İnsan Bozumunun İki Aracı: Yeni Kimlikler ve Cinsiyet

Üner Karabıyık: Yeni Kimlik ve Cinsiyet Politikaları Karşısında İnsan

Wadah Khanfar: Hz. Peygamberin Stratejik Aklı ve Çağdaş Sorunlarımız

Doç. Dr. Muhammed Hüseyin Mercan: 7 Ekim Sonrası Küresel Düzeni ve İnsanı Yeniden Düşünmek

Dr. Nihad Abunasser: Siyonizme Karşı İnsanlık Onurunu Savunmak: Soykırım ve Gazze

Zahide Tuba Kor: Savaş ve İşgal Karşısında Tahammül: Filistin

Prof. Dr. Enbiya Yıldırım: Zorluklar Karşısında Dayanıklı İnsan

Leyla Şahin Usta: Türkiye’de Sivil Toplum Tecrübesi

Prof. Dr. Mehmet Görmez: Fıtrata Yönelik Savaş ve Fikir Nöbetimiz

 

Kıymetli Okuyucular,

Yukarıda yazdığım isimlerden bir kaç tanesini biliyorsunuzdur. Konuları da yazdım ki, bu konuda kim, ne anlatmış, bilginiz olsun diye. Merak edenler konuşmaların hepsini  İnsan Bozumu kitabından okuyabilirler. (tİREKİTAP yayınları)

Son zamanlarda yaşadığımız pandemi (covid-19) ile başlayan sosyal çözülmeler, Rusya-Ukrayna savaşı, Filistin soykırımı, Doğu Türkistan’da yıllardır devam eden işkenceler, dijitalleşmenin getirdiği gençlerdeki ve toplumdaki ahlaki yozlaşmalar, depremler, yangınlar, iklim değişikliği sonucu sıcaklıklar, değerlerimizin (saygı, sevgi, merhamet, adalet, helal lokma, kul ve komşu hakkı gibi)  içinin boşaltılması, insanların (kadın-erkek) utanmadan sokakta çıplak gezmeleri... 

He alanda insan fıtratına saldırı var: Gıda terörü, cinsiyetsizleştirme ve LGBT terörü, açlık ve göç sorunu…

Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz Tekvir suresi 26. ayette diyor ki: “Feeyne tezhebûn, öyleyse nereye gidiyorsunuz?” 

Nereye gidiyoruz? Siz ne dersiniz, bilmem ama benim bildiğim bu gidişat hayra alâmet değil. Kıyamete doğru gidiyoruz.

Çünkü kavmi helâk olan peygamberler zamanında yaşanılan tüm günahlar, kötülükler, pislikler, cinayetler yaşanıyor, yaşanmaya devam ediyor.

 Devletleri kim yönetiyor? İnsan. Dünyadaki kuruluşlar kimlerden oluşur? İnsanlardan. Toplum ve aile kimlerden meydana gelir? İnsanlardan.  Yani içinde yaşadığımız dünyanın ve evrenin hakimi (kullanıcısı) insandır. 

O halde her şeyin müsebbibi “insan” ise insan bozumu yaşanıyor demektir. 

Son iki yıldır Gazze’de insanlık dramı yaşanıyor. İnsanlar açlıktan ölüyorsa, bebekler dünyanın gözü önünde katlediliyorsa, siyasi iktidarlar buna ses çıkar(a)mıyor ve üç maymunu oynuyorsa ortada apaçık bir “insan bozumu” var demektir.

 Kötülükler, siyonist vahşet, katliam, soykırım devam ediyorsa; insanların rengine, diline, dinine, cinsiyetine bakılmadan dünyanın kötüye gittiğinin delilidir. 

Çözüm nedir? diye soracak olursanız. Hiç kimsenin elinde sihirli bir değnek yoktur. Ancak yukarıdaki isimlerini verdiğim konuşmacıların her biri, İnsan bozumunun sebebini, Kur’an-ı Kerim’den ayetler okuyarak çözüme dair bilgiler paylaştılar. 

Ben de naçizane bir cümle söyleyecek olursam; iyi insanların birlik-beraberlik içinde kötülerden daha çok çalışması ve bu iyilerin dünyada yönetici/lider olmasıdır. Peygamberimiz (sav) ve ashabı, doğru strateji ile otuz yılda Çin’den İspanya’ya kadar gönülleri fethetti. Özümüze dönmeliyiz. Amasız, fakatsız sözde değil, özde vahyi yaşamalıyız. O zaman Allah’ın yardımını da görürüz.

Trump, Gazze soykırımına insanlık, merhamet, adalet, hukuk açısından baksa bir günde bu savaşı bitirir. Ama İsrail’e sınırsız destek veren Trump bu soykırıma emperyalist açıdan bakıyor. Amerika’ya itaat etmeyen herkesi korkutuyor, tehdit ediyor, ambargo uyguluyor, sindiriyor. Hamas’ı tamamen yok ederek, Gazze’yi İsrail’e peşkeş çekmek istiyor. Kendi menfaatini, insanlık değerlerine tercih ediyor. 

Nurettin Topçu’nun dediği gibi, “Menfaat yaşamak ister, ahlâk yaşatmak ister. İkisi bir arada asla barınamazlar.”

Nitelikli insan yetiştirmek, bizim temel hedefimiz olmalıdır.

"Cahilsin; okur, öğrenirsin. Gerisin; ilerlersin. Adam yok; yetiştirirsin, günün birinde meydana çıkıverir. Paran yok; kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur." (Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahur Beste)

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları