“Sıradan öğretmen anlatır, İyi öğretmen açıklar, Yetenekli öğretmen yapar ve gösterir, Büyük öğretmen esin kaynağı olur.” William A. Ward
Bu ibretlik olayı yaşayan Fatma Aşan Eyüp’te dünyaya gelir. Fatma Hanım, İstanbul hanımefendisi bir öğretmendir. Beşiktaş’ta Yoksullar Derneği başkanlığı yapar. Vatan ve bayrak sevdalısı bir insandır. Çantasında bir kese içinde vatan toprağını yanından hiç eksik etmez.
Yeni tayin olduğu ilkokulda öğretmenler odasında bir olaya şahit olur. Okuldaki demirleri çalıp sattığı tespit edilen bir öğrencinin okuldan atılmasına oy birliği ile karar alınır. Fatma Hanım olaya müdahale eder:
- Bu çocuğu atmayın benim sınıfıma verin ben ilgileneyim, der. Bütün sorumluluğunu üstlenir. Çocuk sınıfta kaldığı için akranlarından büyüktür. Derslerinden geri kalmıştır. Öğrencisi ile yakında ilgilenir. Onu diğer öğrencilerin seviyesine getirmek için fırsat buldukça ders anlatır. Ailesi ile tanışmak için çocuğa ısrar eder. Ama çocuk çekinir, utanır buna yanaşmaz. Sonunda öğretmeninin ısrarına dayanamaz okul çıkışı birlikte bir gün evine giderler. Dere içinde derme çatma, harabe bir kulübeden içeri girerler. Sedirin üstünde hasta yatan yaşlı bir kadın vardır. Fatma Hanım çok duygulanır, uzun süre konuşamaz. Çocuk başlar anlatmaya:
- Öğretmenim ben hırsız değilim, okuldaki o demirleri satıp babaannemin ilaçlarını aldım, der.
-Bu çocuk her gün senden gazete alıp satacak, der. Çocuğa da:
- Birinci derse gelme, sen ikinci derse yetiş der. Çocuk ortaokula gidene kadar Fatma Hanım onunla ilgilenir. Fatma öğretmenin tayini çıkar, Gemliğe gider.
Aradan yıllar geçer. Fatma Hanım Kayserili bir Savcı ile evlenir, iki çocuğu olur ve ikisi de yaşamaz ölür. 3. çocuğu doğunca ailesinin yanına çocuğu tedavi ettirmek için Eyüp’e gelir. Bakkal amcaya uğrar geliş nedenini anlatır. Bakkal da:
-İyi olacak hastanın doktor ayağına gelir der. Orada tesadüfen bulunan delikanlı konuştuklarını duymuştur. Bakkal amca hasta çocukla ilgilenmesini ister. Doktor Fatma Hanımı tanımıştır. Birlikte eve çıkarlar. Doktor muayene eder. Bir reçete yazar, bırakır. Fatma Hanım:
- Borcum ne kadar diye sorar? Doktor:
- Öğretmenim sen beni tanımadın herhalde. Ben senin yıllar önce yardım ettiğin hırsız öğrencinizim, bunun karşılığı yıllar önce ödenmişti, der ve oradan ayrılır.
Aradan biraz zaman geçer, doktor öğretmeni Fatma Hanımı ziyarete gider.
- Öğretmenim Ben hala Hırsız Doktor………. um. Ben bu lekeden kurtulamadım, benim Amerika’ya gitmeme yardımcı olur musun? der. Fatma Hanım gitme dediyse de ona engel olamaz. Kocası Savcı Beyin tanıdığı saygın kişiler aracılığı ile Amerika’ya gitmesine yardımcı olur. Öğretmeninin elini öper. Allahaısmarladık, der. Fatma Hanım çantasındaki kesenin içinde bulunan vatan toprağını çıkarır ona verir.
Aradan yıllar geçer. Doktor uçakla Amerika’dan dönerken yanındaki Türk’ün elindeki gazeteyi ister. Gazetede bir makalede Fatma Hanım yaşadıklarını ve doktorun hayatını anlatmaktadır. Uçaktan inince gazeteyi arar makaleyi yazan öğretmeni Fatma Aşan’ın adresini bulur ve ziyaretine gider.
Hocam sen bana sahip çıkmasaydın hırsız……….. olarak kalacaktım deyip eline sarılır. Profesör Türkiye’nin sayılı doktorlarındandır. Fakat Fatma Hanım doktorun adını asla söylemez, bu bir sır olarak kalır. 30.08.2017 Günü Bodrum-Gündoğan’da Süleyman Sırrı Develioğlu dayımın kızı Fevziye Sipahioğlu ablam anlattı. Ben de Fatma öğretmenin hikâyesini kaleme aldım.
Bu yaşanmış ibretlik anıyı, bana okumayı, adam olmayı öğreten ilkokul öğretmenlerim; başöğretmenim merhum Mehmet Çatbaş’a, sınıf öğretmenlerim Necati Tarhan’a, Mustafa Tüysüz’e, Enver Yolaç’a, amcam merhum M.Taki Cebeci’ye, ortaokul hocalarım, İsmail Bakır’a, Salih Karakebelioğlu’na, Ahmet Yalçın’a, Develi Lisesi müdürlerim; Salim Akgül’e, S. Gürkan Tekin’e, lise hocalarım; Mahir Hocaoğlu’na, Öner Güney’e Şamil Bayram’a, Mustafa Yücel’e, merhum Mediha Gökçen’e, öğretmen merhum Ahmet Yılmaz’a, ablam emekli öğretmen A. Zeliha Aslan’a, eniştem Veysel Aslan’a ve tüm öğretmenlerimizin hatırasına paylaşıyorum. Bu dünyadan göçenlere Allahtan rahmet, kalanlara sağlıklı bir ömür dileyerek, onları saygı ve hürmetle anıyorum. “Heykeltraş mermere ne ise; öğretmen de çocuğa odur.”Addison.