'Erkekler dişilleşiyor, kadınlar erilleşiyor'
Son dönemde sosyal medyada 'dişil erkek' ve 'eril kadın' kavramları sıkça gündeme geliyor. Erkeklerin eril kadınlardan, kadınların ise dişil erkeklerden şikayet ettiğine dikkat çeken Psikolog Şevval Karaca, konunun psikolojik boyutuna ilişkin değerlendirmede bulundu. Karaca, 'Erkeklerin yıllarca bastırılmış olan duygularının, sosyal medyanın etkisiyle daha görünür hale gelmesi duygusal bağımlılık ya da prenseslik gibi adlandırılabiliyor. Bu, aslında popüler psikolojiyle birlikte ortaya çıkan bir kavram. Sürekli sorumluluk almaktan kaçınan, onay arayan, aşırı ilgi bekleyen ve trip atan erkekler için bu tanımlama kullanılıyor' dedi.
Sosyal medyada 'dişil erkek' kavramı trip atan, aşırı ilgi bekleyen ve sorumluluk almaktan kaçınan erkekler için kullanılırken, tam tersi şekilde erkeğe ihtiyaç duymayan, güç yükselmesi ve kontrol etme çabası içinde olan kadınlar ise 'eril kadın' olarak tanımlanıyor. Uzmanlar, bu tür durumlarla başa çıkabilmenin yolunun yalnızca ilgi beklemek değil, aynı zamanda ilgi gösterebilmekten geçtiğini belirtiyor. Bunun için de şeffaf ve açık bir iletişimin önemli olduğuna dikkat çekiyor.
Psikolog Şevval Karaca, bazı erkeklerin dişil enerjisi artarken bazı kadınların ise eril enerjisinin yükseldiğine değinerek, 'Şu anda içinde yaşadığımız ve değişen toplumda, kadınların duygusal ve ekonomik olarak güçlenmesi aslında onları hayatta kalma içgüdüsüyle eril enerjiye, yani kontrol ve sorumluluk almaya itiyor. Erkeklerde ise yıllarca bastırılmış olan duyguların şu anda sosyal medyanın da etkisiyle daha görünür olması, duygusal bağımlılık ya da prenseslik gibi adlandırılabiliyor. Ama şöyle de bir durum var: Bu, klinik literatürde 'prenses erkek sendromu' olarak geçen bir sendrom değil. Bunu daha çok popüler psikoloji ve sosyal medyada ortaya çıkan bir kavram olarak söyleyebiliriz. Bu kavramı, sürekli sorumluluk almaktan kaçınan, onay arayan, aşırı ilgi bekleyen, trip atan erkekler için kullanıyorlar. Psikolojik açıdan baktığımızda bu durum esasında bağlanma problemleri, düşük öz saygı, çocuklukta aşırı korunma, duygusal ihmal gibi problemlerden kaynaklanıyor olabilir. Biz buna bir sendromdan ziyade, duygusal gelişimdeki dengesizlikten kaynaklanıyor diyebiliriz. Kadınların şu an toplumda bir güçlenme durumu var. Bu çok güzel bir şey ama bu güçlenmeyi yaşarken duygusal yanını bastırmaması gerekiyor. Erkeklerin de bu duygusal yanını ifade ederken kararlılığını korumayı öğrenmesi gerekiyor ki, ilişkide sağlıklı bir denge oluşabilsin. Yani önemli olan dengede kalabilmek ve dengeyi sağlayabilmek. Her zaman güçlü olmak değil, bazen yumuşak da olabilmek. Her zaman ilgi beklemek değil, bazen ilgi de gösterebilmek. Bunun için tabii ki şeffaf ve açık bir iletişim şart. Denge her zaman kurulabilen bir şey değil, ancak karşılıklı iletişimle ihtiyaçlar dile getirildiğinde sağlıklı bir ilişki kurulabilir. Prenses erkeklere bu durumla başa çıkmaları için önerim: Karşınızdakini de anlamaya çalışarak ve onun ihtiyaçlarına dikkat ederek sağlıklı bir ilişki kurabilirler' şeklinde konuştu.