M. Orhan CEBECİ

DEVELİ EVLERİ ÜZERİNE MİMAR M. GÜLTEKİN GANİOĞLU İLE TELE SÖYLEŞİ

M. Orhan CEBECİ

M. Gültekin GANİOĞLU: Merhabalar ve hayırlı geceler dilerim Develili hemşehrilerim.
Nihal Özkul : Hoşgeldiniz Gültekin Bey merhabalar.
M. G. G :Hoşbulduk sayın Nihal hanım.
N. Ö :Değerli bilgilerinizi merakla bekliyoruz. Hemşehrilerimizin bu söyleşimize katılmasını arzu ediyorum. Develi mimarisi önemli bir konu öyle değil mi?
M. G. G: Evet
N. Ö : Gültekin Bey, kendiniz tanıtabilir misiniz?
M. G. G: 1960 yılı İstanbul-Çatalca doğumluyum. Babam Ganioğlular’dan Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Durmuş Ganioğlu, Annem ise, Pusatlı Köyü’nden Kalemler’den Nuri Kalem’in kızı Münevver Kalem Ganioğlu’dur dur. Bir ablam var, 2 kardeşiz. Evli, 2 çocuk babasıyım.1984-1988 yıllarında İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesinden 1988 yılında mimar olarak mezun oldum.1989-1991 yıllarında Bodrum’da çeşitli inşaat firmalarında Kontrol Mimar-Mühendisi ve Şantiye Müdürü olarak çalıştım.
1997 - 2004 de Pendik Belediyesi İmar Müdürlüğü’nde Raportör.
2004 -2009 da Pendik Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nde Baş şef olarak görev yaptıktan sonra 2010 Ocak ayında emekli oldum. Halen birçok yapıya ait plan projeler ve imar danışmanlığı yapmaktayım.
İmar Hukuku ve Mevzuatı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma ile ilgili mevzuatlarda bilgi sahibiyim.
Ayrıca İstanbul Çağlayan Adliye Sarayı ile İstanbul Anadolu Adliye Sarayı’nda Ceza Mahkemeleri ve Hukuk Mahkemelerinde de bilirkişilik yapmaktayım.
2000 yıllarında “Depreme dayanıklı yapılar” hakkında da aydınlatıcı kitap hazırlamıştım. O dönemin Pendik Belediye Başkanı ve şimdiki İstanbul Milletvekili Erol Kaya Bey’e takdim etmiştim ki kitap basılsın ve halkımız konu hakkında bilgi sahibi olsun diye…
N. Ö. : Çok güzel harika… Kutlanması gereken başarılı bir hayat, sizi kutlarım. Gültekin Bey, ben sabırsızlanıyorum o yüzden ilk sorular benden gelsin dilerseniz. Develi'nin mimari yapısı eski Rum ve Ermeni evlerinin özellikleri hakkında bize bilgi verir misiniz?
M.G.G: Her sene Develi ‘ye gelip ve gerçekten de görüp de incelediğim bu eski Ermeni ve Rum evleri Develi ilçemizin ‘Aygösten Mahallesi’nde yaygındır.1890-1906 yıllarına dayanır. Bu eski evlerin bir kısmı maddi imkânların yetersizliğinden bakımsız hale gelmiş. Diğer bir kısmı belediyelerin yapmış oldukları uygulama imar planlarından. Şuyulandırma çalışmaları sonucu oluşan parsellerden sonra eski evlerin bir kısmı yıkılıp, yerine apartmanların gelmiş olması gerçekten üzücüdür. Evlerin üstüne işlenmiş Keçi, Kuş, Aslan ve Maymun gibi figürleri etkileyicidir. Rivayet odur ki oturanların sınıfına göre bu sembolleri görmek mümkündür.
N.Ö. : Yani Ermeni, Rum ya da Türk oldukları şekillere göre mi biliniyordu?
M.G. G: Selçuklu, Beylikler Dönemleri’nde yapılmış özgün örneklerde Kayseri’de daha çok taş mimarinin ağırlık kazandığı görülmektedir. Ancak yeni yapılanma nedeniyle yörenin kendine özgü sivil mimari örneklerinin yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlaması da kent için üzücü bir olaydır. Tek kalan tarihi yapılarımızdan bazıları Yukarı Develi’deki “SİVAS-I HATUN CAMİİ ve DEV ALİ” türbesi de bunlara örnektir.
M.G. G: Evet aynen öyle. Burada oturan ailelerin kendine özgü sembolleri rivayete göre varmış. Ne kadar ilginç...
N.Ö. : Sizin açıklamalarınızdan da anlıyorum ki mimarisi yüksek olan bir toplumuz ama sahip çıkamıyoruz.
M.G. G: Maalesef… Ama bu durum tabi ki ev sahiplerinin de ellerinde değil. Çünkü maddi sıkıntılar da ayrı bir faktördür. Eski Develi sivil mimarisinin yoğunlaştığı yerlerde dar ve düzensiz sokaklar olduğu, bu sokakların çevresinde sıralanmış ve bitişik nizamlı evlerin bulunduğu, duvarlar arkasında yer alan evlerin bazıları dışarıdan göründüğü, bazılarının da hiç görünmediği biliniyordu.
N.Ö. : Evet fotoğraflarda da görüyoruz çok dar sokaklar…
M.G. G: Bahçe içerisindeki evlerin avlulu veya sofalı girişleri olmaktaydı. Evler çoğunlukla bir veya iki katlı olup, harem ve selamlık gibi bölümlerden oluşurdu. Bazı evlerde alt kat harem, üst kat selamlık olarak ayrılmışlardı. Günümüzdeki bu eski Develi taş evlerinin geniş geniş odalarını görmek mümkündür.
N.Ö. Gerçekten çok ilginç… Avlu duvarları da çok yüksek değil mi?
M.G. G Yöremizde taşın bol oluşundan ötürü mimaride taşa geniş yer verilmiştir. Volkanik tüf olarak nitelenen bu taşlar günümüzde de kullanılmaktadır. Sivil mimari çoğunlukla dışa kapalı olup, kalın duvarların arkasında yer almıştı. Bu kalın duvarların bazıları 50 cm’e yakın ve yükseklikleri de 4.00 metreyi aşan evler vardı. Bu kadar yüksek yapmalarının nedeni; mekânların daha havadar olmasıdır.
N.Ö. : Bu çok zekice…
M.G. G: Pencerelerin çoğu avluya açıktır. Örnek olarak Agop ve Vakkis Yalçın’ların evinin içi aynen öyledir. Bazı örneklerde ise evler çıkmalarla sokağa doğru açılmıştır. Kamanların, Sarıoğullarının ve Ganioğlularının evleri de böyledir.Evlerin içerisinde bir orta sofa yer alıyor, bazı örneklerde bu sofanın bir yanında haremlik, diğer yanında da selamlık yer alırdı. Kapı girişinde seki altı denilen bir taşlık bulunmaktadır. Bu taşlıkta suyun akması için çağ denilen delikli bir taş “ÇÖRTEN” vardır. Buradaki seki altından mutfak ve bir iki basamakla da sofaya geçilmektedir. Birkaç basamakla aşağıya inilen, sofanın altındaki yiyecek depolarının aydınlanması veya havalandırılması için parmaklıklı yapılmıştır. Sofa bir veya ikiden fazla pencere ile aydınlatılmıştır. Ekseriyetle böyledir.
Develi evlerinin bir özelliği de her odada küçük bir niş içerisine bir dolap yerleştirilmiş olmasıdır. Bu nişler ya yüklük olur ya da yıkanma yeri olurdu. Duvarlarda süslü raf ve küçük nişler bulunmaktadır. “GİLVE” ismi verilen küçük nişler, gaz lambası vazo, buhurdanlık gibi dekoratif eşyaların konulması için düşünülmüştür.
N.Ö. : Gerçekten anlaşılıyor ki en ince ayrıntısına kadar her şey çok özenli ve zevkli düşünülmüş.
M.G. G: Vallahi bunlar gerçekten gördüğüm şeyler. Buraya aktardığım bilgilerle sevincimden tüylerim diken diken oluyor.
Tavanlara göbekli veya çıtakâri denilen bazısı boyalı veya boyasız desenler yapılmıştır. Evlerde uygulanan bezemeler çoğunlukla stilize edilmiş bitki ve hayvan motifleri olup, bazıları da manzara resimleri ile süslenmiştir. Ayrıca iç duvarları kaplayan ahşap kapı, dolap ve pencere kapakları zar denilen bir isim altında toplanmıştır.
N.Ö. : Bilmediğimiz ve öğreneceğimiz o kadar şey var ki...
M.G. G İşte zamanı ve tarihi iyi yakalayamadığınızdan dolayı. Ben tarihle birlikte yaşadım ve gördüm.
N.Ö. : Sizin ev de bunlara güzel bir örnek. Restore ettirmeyi düşündünüz mü?
M.G. G Develi evlerinin bir özelliği de bahçede üzeri örtülü, yanları açık teras şeklinde taştan yapılmış üstüne minderli döşekler olur. Bu bölümlerde yaz aylarında yaşanır. Açık mutfaklarda tezekler yakılarak tencerelerde pişen yemekler veya taa çeşmeden Elbiz Suyu’nu taşıyıp, tezekle ısıtılan kazanlarda ya çamaşır yıkarlardı ve kaynamış suyu ılık suya çevirerek yıkanırlardı. Kimilerinin evlerinin arka bahçelerinde taze taze domates, biber, patlıcan, soğan, salatalık veya erik elma ve kayısı ağaçları bulunan 3 metreyi bulan çevrili taş duvarlar olduğunu görürüz.
     Develi evlerinin üzerindeki örtü genellikle toprak damlıdır. Kirişlerin üzerine ‘’keverk taşı’’ ve toprak döşenmiştir. En üst tabakaya da toprağın kuruyup çatlamasını önlemek amacıyla çamur sıva içerisine tuz katılmıştır. Böylece nemin aşağıya sızması önlenmiştir. Develi evlerinin bazılarında çörtenlere yer verilmiştir. Bu çörtenler sade oldukları gibi hayvan başı şeklinde olanlar da bulunmaktadır. Ama bu toprak damlarda ev sahibeleri bağlardan getirdikleri kayısıları, erikleri bağlardan getirdikleri üzümleri kuruturlar, veya eylül ayı zamanına denk gelen “Kaynatma” zamanında çarşaflara yayılan köfterler, tarhanalar ve domates veya biber salçaları, reçeller koyarlar…
N.Ö. Develi’de damlar da çok önemliymiş demek ki? Hazın evi odaları, kiler vs. bu gibi şeyler çokmuş değil mi?
Ahmet BAKLACIOĞLU: Gültekin Bey, değerli bilgilerinizi paylaştığınız için, teşekkür ederim.
M.G. G:Ben de size teşekkür ederim, söyleşimize katıldığınız için… Evet, Nihal Hanım, yani arka bahçeleri yetmiyormuş gibi bir de toprak damı da kullanırlarmış. Ha bir de dama çamaşır asarlar kuruması için. Bir şey ekleyerek bu Eski Develi evlerinin 4 önemli detayını da anlatıp “Develi Mimari”sinin genel yapısal özelliklerini bitirmiş olacağım. Ondan sonra genel sorulara geçelim.
1. Detay: Ana dış kapılar masif ağaçtan yapılır. Kapının yüksekliği takriben 2,5 metreyi bulur. Önü ve arkası saçla kapatılır. Ahşap kapı ağır olduğu için elle kapı tıklasan duymazlar. Onun için aslan başlı el veya kuş motifli ağır tokmaklar ve bir de büyük anahtarı olur. Kapının iç tarafının üstünde ise, tavanda zincirle asılı duran küçük zil çanı mutlaka olur.
2.Detay: Evin iç mekânları, genellikle mavi toz boya badanalıdır. Elinizi duvara sürdüğünüzde hafif tebeşir tozu gibi boyanır. Yine aynı iç mekânlarda duvarlarda genellikle yerden 80 cm’e ulaşan 15 cm. genişliğinde odayı çepeçevreleyen ahşap kordonlar görürsünüz.
3. Detay: Her evinin giriş katında (zemin katta) mutlaka ahır olur.
4.Detay: Kimi evlerde yer altına inen mahzenler vardır. Bunlar sığınaktır. Bir de soğuk odalar da bulunmaktadır. Bu soğuk odalarda eskiden buzdolabının olmadığı için, yiyecekler burada muhafaza edilirmiş. İşte “Develi Evleri’nin” yapısal özel gerçeği budur.
N.Ö. Biz de size bir kez daha teşekkür ederiz. Bilgilerinizi ve tecrübelerinizi bizimle paylaştığınız için.
·M.G.G Ben de çok teşekkür ediyorum.
·N.Ö. Hemşehrilerimizin bu konuların dışında da merak ettiği sorular varsa sorabilirler değil mi?
·M.G.G: Tabi ki memnuniyetle. Bundan sonra yapılması gereken çok iş var.”Eski Develi Evleri” hakkında.Eski tarihi yeniden el birliği ile canlandırmalıyız…
·A.B : Gültekin Bey, belediyenin imar planını bilemiyoruz, yıkılanlar yıkıldı artık. Kalanları nasıl korumalıyız?
·M.Orhan CEBECİ: Selamlar Gültekin Bey İstanbul’da 1945 yılında Develi’den gelen üniversite öğrencilerin hamisi Merhum Nuri Kalem. Develi ve Yöresi Derneğinin temelinde o var. Fatih’teki arsamıza yurt yapmak istiyorlar. Her şey kararlaştırılıyor, fakat 1960 ihtilali oluyor… Nuri Kalem Bey’in kızı hanımefendi babası hakkında yazdıklarımı okumuş ve derneğe gelmişti, teşekkür etmek için. Sizin böyle büyükleriniz var. Ne mutlu sizlere. İşte bu dernek şu anda İstanbul’un merkezinde Kadıköy’de 250 metrekarelik kendi mülkiyetine ait binada 200 Develili öğrenciye burs veriyor. 2 Martta ‘’Ayın Konuşmacısı Programı’’nın konuğu Sayın Hakkı KURMEL beyefendi. Eski Parlamenter.  Saray Halı’nın Kurucusu. Sizi bu konferansımıza bekliyoruz.
·M.G. G: Çok teşekkür ederim.Çok memnun olurum Orhan Bey’im. Dedem rahmetli Nuri Kalem hayırsever bir insandı, öğrencilerde emeği var. Tam bir Develi aşığı idi. 1975 yılında Develi’den İstanbul’a Çiftehavuzlar’daki evine döndüğü günün ertesi, sabaha karşı vefat etmişti.
·A.B : Allah rahmet eylesin.
·M.O.C.: Konuşmanızı ilgi ile takip ettim. Size böyle bir sürprizle merhaba demek istedim. Bunları bana merhum ağabeyim anlatmıştı. Dedenizi çok iyi tanıyor ve her fırsatta hayırla yâd ediyordu.Dedeniz Nuri Kalem Bey Kayseri Derneği yönetiminde olduğu için Develi’den gelenleri yurtlara yerleştirirmiş.O zaman Kayseri Derneği varmış Lalelide.Gündem dışı bir konuşma ama yad etme için,dua etmek için anmak istedim..
·N.Ö. : Amin. Tüm geçmişlerimizin mekânı cennet olsun…
·M.G.G: Yıkılan binaların yerleri hala boş arsa olarak duran yerler var. Bu yerlerin ev sahiplerinde acaba evlerinin eski hallerindeki fotoğrafları var mı? Buna bakmak lazım ama bu iş çok zor…
·A.B : Kalanların; tarihi yapı olup olmadığına kimler karar veriyor?
·M.G.G: Taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarını bulanlar, malik oldukları veya kullandıkları arazinin içinde kültür ve tabiat varlığı bulunduğunu bilenler veya yeni haberdar olan malik ve zilyetler, bunu en geç üç gün içinde, en yakın müze müdürlüğüne, köyde muhtara veya diğer yerlerde mülki idare amirlerine bildirmeye mecburdurlar.Bu Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu’nda var.Bu evler ev sahiplerince şimdiki ve varsa eski fotoğrafları ile iç ve dış mekânlar tek tek fotoğraflanacak. İlgili makamlara, tapu dairelerine birlikte bildirecekler. İlgili makamlar yukarıda değindiğim yerler.
·
A.B: Tarihi değeri olmayan fakat sokakların nostaljik yapısını koruyan bir yasa var mı acaba? (Toplu konut yapılıyor)
·
M.G. G: Onu belediye zaten biliyor. Neden yerinde inceleme yapmadan Toplu Konut İmar Planı’na sokuyor. Olmaz öyle şey. Nostaljik yapısını koruyan sokaklar ve eski evler bir bütündür. Bu bütünlük “tarihi doku bütünlüğü” dür.  

Yazarın Diğer Yazıları