Mustafa İLHAN

KAYSERİLİ AKILLI OĞLUNU ESNAF MI YAPAR ?

Mustafa İLHAN

            Tüm Türkiye’de bir hikaye anlatılır. Kayserili akıllı oğlunu ticarete yönlendirir diye. Dışarıdan insanlar Kayseri’linin ticaretteki kıvrak zekasını görüp buna inanırlar. Kayseri’nin ticaretle uğraşanları kendilerine bir üstünlük sağladığı inancı ile gurur ve kibire kapılıp onlar da bu  Mit’in doğruluğuna inanırlar. Peki bu ne kadar doğru birazcık inceleyelim istedim.
            Kayseri’de genellikle orta ölçekli aile şirketleri ticarete hakimdir. Bu durum 90 lı yılların başına kadar böyle devam etmiştir. Ancak 90 lı yıllarda dünyada  ekonomi globalleşip, ihracat ve ithalat gerekli olunca ticaret için tek başına zekanın yeterli olmadığını gördüler. Üniversitelerden mezun olanların işsizlikte rekor kırdığı bu yıllar ve sonrasında çok cüz’ü fiyatlarla yanlarında okuyan elaman çalıştırmaya başladılar.
            Büyük şehirlerde işe yarayan beyinlere çok yüksek ücretler ödendiği bu dönemde Kayseri yine geride kaldı.  Kayseri’linin zenginliği hep emek sömürüsü ile arttı. Kayseri’li emeği sömürdü, kar etti ancak zekatını vermekten de geri durmadı.  Bu suçlama biraz ağır oldu fakat kafanızı yastığa koyduğunuzda bir düşünün bakalım haklı mıyım, haksız mıyım?
            Şimdi başa dönüp akıllı oğlunu ticarete yönlendirir sözü üzerinde duralım. Ben Kayseri Mustafa Özgür İlkokulunda okudum. Benim dönemimde aynı sınıfta Şükrü Boydak, diğer şubede Mehmet Özhaseki ( Karakebap o zamanki soyadı) okuduk. Benim sınıf öğretmenim Ahmet Dönertaş idi. Öldü ise Allah rahmet eylesin müthiş bir öğretmendi. O Yıllarda Milliyet gazetesi tüm Türkiye çapında bilgi yarışması yapardı. Bu yarışma için okullar önce kendi içerisinde bir okul birincisi seçerdi. Sonra bu okul birincileri aynı gün tüm Türkiye’de yapılan bilgi yarışmasına katılırdı. Lafı nereye getireceğimi anlamışsınızdır. Evet doğru ben okulda birinci gelmiştim. Yani saydığım kişilerden daha başarılı görülerek okulumu temsil etmiştim. Ben Türkiye çapında derece yapamadım. Ancak benden 4 sene sonra yine okul birincisi olan kardeşim Devlet Denetleme Kurulu üyesi olarak emekli olan Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu Mehmet aynı yarışmada üçüncü olmuştu. O dönemde evimizde değil TV,radyo bile yoktu. Gazetede sorulan soruların bir kısmı güncel sorulardı. İlk kalp naklini yapan doktorun ismi gibi sorularda sorulmuştu.  
            Hani akıllı olan ticarete atılıyor diye inanıldığı için birazda nefsime hoş geldiği için bunları yazdım sanmayın. Son günlerde Kayseri’li siyasetçilerin okuyana, memura, sendikacıya bakışlarını eleştirmek amacı ile yazdım. Kayserili siyasetçilerin memura ve okuyana hangi gözle baktığına birkaç örnek vermek istiyorum.
            Kayseri’de bir partinin il yönetimi oluşturulurken emekli memur olduğumu bilmeyen birisi il başkan adayına “ sakın ha listene emekli memurları alma, başına bela olurlar“ demişti. Bir başka örnekte il başkan yardımcısına ildeki bazı tayinlerde hakkaniyet gözetilmediği ile ilgili sitemimi bildirmem üzerine bana hitaben “ sen şikayet edenleri benim yanıma getir, yüzleştirelim, haklı çıkarsam senin getirdiğin adamları tokatlarım” demişti. Ben de “benim getirdiğim adamı kimse tokatlayamaz, sen ancak kendi adamını tokatlayabilirsin” diye cevap vermiştim.
            Kayserili siyasetçinin memura bakış açısı bu. Bunlar Kayseri’nin akıllıları ya  her hakkı kendilerinde görüyorlar. Bunun böyle olmadığını anlatmak için yukarıdaki örneği verdim. Evet artık Kayseri’de akıllılar üniversitede okuyor, babasının ticarethanesini daha modern usullerle idare ediyor. Eski kafa kalanlar ise yukarıda örnek verdiğim gibi paranın gücünü arkalarına alarak kibir abidesi oluyorlar.
            Bunun en son örneğini de Kayseri’ye Milli Eğitim Bakanı geldiğinde Kayseri’nin en büyük eğitim sendikasının başkanını çağırmayarak yaptılar. Suçu da Vali’ye attılar. Eğer gerçekten Vali çağırmadı ise hesabı Vali’den sorulmalı, yok siyasetçiler çağırmadı ise hesabı sandıkta sorulmalıdır. 
            Türkiye’nin en büyük eğitim sendikasının Kayseri’de kurucularından birisi olarak bu yanlışın hesabının sorulması gerektiğini üzerine basarak söylüyorum. Milli Eğitim konusunda her zaman söyleyecek sözü olanların başında eğitim sendikaları gelir.
            Türkiye’nin her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe muhtaç olduğumuz bu günlerde susuyorsak vatan sevgimizdendir.
Allah yar ve yardımcımız olsun.

 

Yazarın Diğer Yazıları