Bakıra hayat veren 'ustasız usta'

Bakır ustası Ömer Tüfekçi, Kayseri Mahallesi'nde bakırdan imal edilen eskimiş ev gereçlerine yeni bir çehre kazandırıyor. Onların yüzüne değişik motifler işliyor, gelin gibi süslüyor. Adeta bir ressam gibi hayal gücünü zorlayarak çalışıyor ve onlara turistik amaçlı yeni bir kimlik kazandırıyor. 'Benim ustam yoktu' diyen Ömer usta hem sanatkar, hem de zanaatkar olduğunu söylüyor.

Ömer Tüfekçi… En eski bakırcı esnaflarından birisi… Kayseri'nin Gülük Mahallesi'nde doğup büyüyen, sanayide kendini sürekli yenilik yapmaya adamış, mesleğine aşık, adeta sanatçı tarzıyla çalışan bir esnaf. Ticaret adamından ziyade metal işlerde eserler vermeye çalışan bir sanatçı. Ömer usta, Kayseri'nin tanınmış eşrafından 'Tüfekçi' ailesine mensup. Babası Kapalı Çarşı girişindeki eski asmalı çeşmenin yanında av malzemeleri satan Ali Tüfekçi usta.
Gelişen teknolojiyle beraber unutulmaya yüz tutmuş meslekler arasındaki yerini alan bakırcılıkla daha çocukluk yıllarında tanışan Tüfekçi, maddiyatı geri planda bırakıp sadece sevdiği ve değer verdiği bir mesleği yapmanın gururunu yaşıyor. Ömer usta mesleğini o kadar çok seviyor ki, 'Dünyaya bir daha gelsem yine bu işi yapmak isterim' diyor.
Çocukluk yıllarında ilk olarak kuyumculukla tanışan ve 1980'li yıllarda 5 yıl bu mesleği yaptıktan sonra bakırcılığa yönelen Tüfekçi, yaklaşık 50 yıldır bakıra şekil vermek için çekiç sallıyor.
Kayseri Gündem Gazetesi olarak günümüzün kaybolmaya yüz tutmuş meslekleri arasında yer alan bakır işlemeciliğini yarım asırdır gece gündüz demeden yapmaya çalışan Ömer Usta ile konuştuk.




Çelik, alüminyum, cam vs. çıkınca özelliğini kaybetti
Ömer Tüfekçi, mesleğini 1967'den bu tarafa yaptığını belirtirken, ilk başladığı yıllarda bakırcılığın büyük revaçta olduğunu ve o dönemde 450'ye yakın bakırcının bulunduğunu kaydetti.
Zaman içerisinde çelik, alüminyum, cam, emaye, plastik vb. çıkınca milletin bunlara yöneldiğini, dolayısıyla bakırın da özelliğini kaybettiğini kaydeden Ömer Usta, hal böyle olunca bakır işlemeciliğine başladığını anlattı.



'Ustasız ustayım'
'Mesleğimiz çor zor. Emek isteyen bir iş. Aynı zamanda da çağa ayak uydurmak gerekiyor.' diyen Ömer Tüfekçi şunları söyledi:
' 50 yıllık bakırcıyım. Ama benim ustam yok. Ustasız ustayım ben. Hem sanatkarım, hem de zanaatkarım. Eğer ustam olsaydı ondan gördüğümü yapardım. Fakat ben ustasız usta olduğum için benim ufkumda, aklımda ne varsa her şeyi yaptım. Günümüz teknolojisinden yararlanarak internetten gördüğümüz halı vb. şeyleri veya müşterinin zevkine göre çalışmalar yapıyoruz. Aynı zamanda Kapadokya bölgesindeki otellerden geliyorlar. Yazın Avrupalı arkadaşlarımız geliyor. Onlarla birlikte gönderiyoruz. Yer talep ettik. Sağ olsun, Büyükşehir Belediye Başkanımız Kayseri Mahallesi'nden bize yer verdi. Bizde sanatımızı burada devam ettirmeye çalışıyoruz. Kültürümüzü, geleneğimizi, göreneğimizi sürdürmek için çabalıyoruz. Bizler geçmişten günümüze köprü oluyoruz. Bizim müşterilerimiz elit dediğimiz kesimden… Ya da annesinden babasından bakırı görüp öyle geliyor. Aynı zamanda da üniversiteden öğrenciler geliyor. Bizde kalfa, çırak yok. Ama çok şükür ki ben oğlumu yetiştirdim. O da iyi bir sanatkar oldu. Bu dünyadan göçüp gittiğimde gözüm arkada kalmayacak. Çok zevkli bir sanat bakırcılık. 66 yaşındayım. Elime bir iş aldığımda yıllar önceki heyecanın aynısını hissediyorum. Heyecan, sevgi olmazsa bu iş olmaz. Bakıra aynı zamanda sevgimi katıyorum. Her şey daha güzel oluyor.'



Dünyaya bir daha gelsem…
Ömer Usta mesleğini o kadar çok seviyor ki 'Dünyaya bir daha gelsem yine bu işi yapmak isterdim' diyor.
'Bizim geleceğimizi pekiyi görmüyorum.' diye serzenişte bulunan ustasız usta Ömer Tüfekçi; '450 bakırcıdan kala kala 5-6 kişi bir şey kaldık. Bunların hepsi de bizim gibi işleme yapanlar değil. Bakırcıların sıkıntısı çok. 'Neden?' diyecek olursanız, sıkıntı olmasaydı 450 olan bakırcı sayısı 10 bin olurdu. Demek ki ciddi sıkıntı var. Zaten Kayseri'deki işlemecilerin tamamı benden öğrendi bu işi. Bu meslek bitti diyebiliriz. Bu işin sonu yok. Rabbim bize sağlık sıhhat verdiği müddetçe çalışacağız. Bizden sonrakilerden bunu devam ettirirse ne mutlu bize. Bu dünyaya bir daha gelsem yine bakırcı olarak gelmek isterdim. Bunu canı gönülden söylüyorum. Çünkü zevkli bir sanat. Seviyorum. Nasıl olsa herkesin karnı bir şekilde doyuyor. İnsan sevdiği, zevk aldığı bir şeyi yaparsa hem karşısındakini memnun eder, hem de kendi memnun olur.' dedi.

'Üniversite bitirmekle her şey bitmiyor'
'Şimdiki gençler kirli, yağlı, paslı, çekiçle penseyle olan işleri pek sevmiyor. Masa başı işleri istiyorlar.' diyen Ömer usta, başından geçen ilginç bir olayı şu şekilde anlattı:
'Geçen yıl bir hanım kızımız geldi. Dönem ödevi yapacağını söyledi. Ben de yardımcı olmaya çalıştım. O üniversiteyi bitirecek, ben ise ilkokul mezunuyum. Bana sordu? 'Amca sen hangi Üniversite mezunusun?' diye. Ben de; 'Kızım üniversite 5 yılda bitiyor. Benim 50 yıllık emeğim var. Yani 10 tane üniversite bitirmişim. O bakımdan üniversite bitirince her şey bitmiş olmuyor. Kendini yetiştirmeye bakacaksın. Hangi meslekten isen ileriye nasıl gidilir, onu takip edeceksin.' dedim.



Ömer Usta sohbetimizin sonunda kendisini şu mısralarla anlattı;
Bakıra hayat verir adı Ömer
Bakırcılar içinde herkes onu sever
Tüfekçi diye bilinir namı diğer
Yürekten bir bağırdı mı bütün sokak inler

Bakır işlemesi çok güzel
Nakışı vardı kendine özel
Bakır için yaratılmış hususi bir el
Bakırcılar içinde Tüfekçi Ömer

Bakırı nakşetmeyi herkese öğreten
İşinde daima dürüstlüğü gözeten
25 yıldır durmadan yola gidip gelen
Bir tecrübe abidesidir Tüfekçi Ömer

Bir oğlu vardır adı Ahmet
Ömer Emmi için gerçek bir nimet
Bakır işinde eğer görürse mihnet
Karşılığını görecektir ilerde elbet
Haber-Foto: Ramazan KARAKUŞ

Bakmadan Geçme