
UTANMAYALIM MI?
Ahmet TAŞ
Utanmak, bir insanın yaptığı bir yanlıştan dolayı önce Allah’tan daha sonra ailesinden, çevresinden ve toplumdan mahcubiyet duyarak çekinmesi, insanların yüzüne bakamaması gibi anlamlara gelen kelimedir. Fertler şahsi olarak yaptıkları dinen, ahlaken ve hukuken yanlış olan eylemlerinden dolayı utanırlar. Toplum ise topluca yapılan yanlışlıktan utanç duyar mahcup olur.
Hırsızlık, zina, rüşvet, dedikodu, haksız kazanç, devletin malını ve yetim malını çalma gibi eylemler utanacak, mahcup olunacak, insanların ve toplumun yüzüne bakmaya engel olacak davranışlardır.
Hırsızlık, adaletsizlik, kumar, fuhuş gibi eylemler toplumda yaygın hale gelirse bundan aile hayatımız zarar görür, toplum hayatımız zarar görür, dini hayatımız zarar görür ve geleceğimiz büyük bir tehlike ile karşı karşıya kalır.
Geçen günlerde Vahdet Gazetesinde bir yazı dizisi yayınlandı. Sanırım gazeteyi takip edenler okumuşlardır. Yazı dizisine konu olan haber toplum olarak bizleri mahcup olmaya ve utanmaya sevk etti. Yazının başlığı şöyleydi “UTANIYORUZ”
Yazıda verilen bilgilere göre 2000’li yıllarda Türkiye’de 35 ilde resmi olarak faaliyet gösteren, fuhuş yapılan genelevi bulunduğu, buralarda vesikalı olarak çalışan kadın sayısının 2661 olduğu, 2014 yılında genelevi bulunan il sayısının 45’e, buralarda resmi belgeli fuhuş yapan kadın sayısının da 4000 civarında olduğu bildiriliyordu.
Bu mekanların işletilmesiyle ilgili hukuki düzenlemelerinde 27 Mayıs askeri darbesinden sonraki hükümetler döneminde ilk defa yapıldığı daha sonra 12 Mart 1971 muhtırasından sonraki ara hükümetler döneminde de bu düzenlemelerin devam ettiği bildiriliyordu.
Yazının devamında ABD’de yaşayan Bulgaristan kökenli Mimi ÇAKAROVA adlı belgesel yapımcısı ve gazetecinin Türkiye’de fuhuş sektörüyle ilgili yaptığı, gizli çekimle desteklenmiş araştırma sonuçları da okuyucuları büyük bir kaygı ve endişeye sevk etti.
Mimi ÇAKAROVA, özellikle Doğu Avrupa kökenli kadınların (Rusya, Belarus, Moldova, Ukrayna) Türkiye’de ki fuhuş sektöründe çalıştırıldıklarını, bu insanların bakıcı ve hizmetçi adı altında Türkiye’ye getirildiği ama özellikle İstanbul’da karakolların ve emniyet noktalarının en yakınındaki otellerde fuhuş bataklığında çalıştırıldıklarını, bunları da gizli çekimlerle tespit ettiklerini dile getiriyordu.
İstanbul’un özellikle Aksaray ve Beyoğlu gibi semtlerinde fahişe kılığında gizli çekimler yapan Mimi ÇAKAROVA, bu semtlerde polis karakollarının karşısındaki otellerde gayri resmi fuhuş faaliyetlerinin devam etmesini her şey polisin gözü önünde oluyor diye anlatıyordu.
Gazeteci ve belgesel yapımcısı Mimi ÇAKAROVA’nın çektiği belgesel ve haberler, Türkiye’de hızla yayılan fuhuş sektörüyle ilgili faaliyetler, şu anda Dünya insan hakları örgütünün de dikkatini çekmiş bulunmaktadır.
Amerikalı Bulgar kökenli gazeteci ve belgeselcinin verdiği bilgiler doğru ise resmi olmayan yollarla fuhuş sektöründe çalışan kadın sayısı 2000’li yıllarda 100 bin civarında iken bugün 300 bine yaklaşmış bulunuyor. Bu bataklıkta bulunan kadınların büyük bir kısmının Doğu Avrupa kökenlilerden, geri kalanının da önemli bir kısmının bu ülke insanlarından olduğu düşünülürse Türkiye sanki uluslar arası fuhuş bataklığının ağına düşmüş bulunuyor.
Vahdet gazetesinin UTANIYORUZ başlığıyla verdiği haber benim bu konuya dikkat çekmemi zorunlu hale getirdi.
Hükümet, meclis, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, aileler, insan hakları örgütleri ve toplum olarak harekete geçmenin, utanacak, mahcup olacak bu beladan biran önce kurtulmak, çare üretmek ve hiçbir şeyi eksik bırakmadan, yapmamız gerekenleri yapmalıyız diye düşünüyorum.
Allah yardımcımız olsun UTANDIRMASIN