Bayram ŞAHİN

Yeryüzünün Lanetlileri

Bayram ŞAHİN

Yeryüzünün Lanetlileri, Frantz Fanon’un en önemli eseridir. Bu kitabı yıllar önce okumuş oldukça da etkilenmiştim. Arap Baharı ve yaşanan son olaylar sonrası ikinci kez okudum. Fanon, hem ilk kitabı olan ‘Siyah Deri Beyaz Maske’ de hem de Yeryüzünün Lanetlileri’nde Afrika’nın sömürgeleştirilmesi hem de Afrika insanının bu süreçte  geçirdiği kimlik değişimini konu edinir. Batılıların hor gördüğü Afrikalıları ‘lanetliler’ olarak isimlendirir. Kendi üslubu ve dünya görüşü çerçevesinde bu sömürüye karşı ne yapılması gerektiği üzerinde durur. İlk eserinde Fanon;  ‘Siyah insanın bedbahtlığı bir vakitler köleleştirilmiş olmasında yatıyor.
Beyaz insanın bedbahtlığı da bir yerlerde cana kıymış olmasındadır. Ve Beyazlar bugün de sürdürüyorlar ırksal aşağılama ve hor görü tavırlarını. Ama ben, derisi kara adam, mutlak anlamda var olma imkânını ele geçirdiğim ölçüde geçmişi de kurtarmaya kalkışan bir hayal gücüyle kendimi sınırlamaya hakkım olmadığını görüyorum. Ben, derisi kara adam, sadece şunu istiyorum:
Hiçbir araç insana hâkim olmasın. İnsanın insana kulluğu son bulsun. Yani ne ben başkasının kulu olayım, ne de ben başkasını kulluğa zorlayayım. Nerede olursa olsun, hangi görünüş altında olursa olsun insanı keşfetmeme ve onu sevmeme izin verilsin.’ Der ve ezilmiş sömürülmüş halkların ızdırabına tercüman olur. Eserinin son cümlesinde şöyle bir duada bulunur. ‘Son duam da şu: Ey ruhum, hep soru soran bir ruh olarak kal kaldığın yerde.’
Fanon, sömürgecilere karşı yapılacak mücadelede ‘şiddet’ konusuna ayrı bir önem vermiş bu amaçla ayrı bir bölüm açmıştır eserinde. Bu bölümde, şiddetin sömürgecileri caydıracak önemli bir etken olduğu görüşünü ısrarla savunur. Şiddet konusunda tarafsız kalanları eleştirir. Bu bağlamda şiddeti meşru bir savunma yöntemi olarak değerlendirir. Elbette bu görüşler kendi gerçekliği içinde tartışılabilir.
Fanon dünya görüşü itibari ile sol görüşe yakındır ancak eserleri iyi incelenirse Onun, yalnızca Batı kapitalizmine bir tepki olması hasebiyle sol görüşün içinde yer aldığı rahatlıkla görülür. Ancak Onun asıl meselesi Afrika’nın talan edilmesi, Afrika halklarının kendi deyimiyle lanetlilerin karşı karşıya getirilmesidir. O sömürge halkını ‘hapsedilmiş insan’ olarak görür. Fanon, Cezayir’in Avrupalılarca sömürülmesi karşısında gerçekleşen bağımsızlık savaşına bizzat katılır. Bu süreçte yaşanan olaylara şahitlik eder. Cezayir kurtuluş savaşını bağımsızlık isteyen Cezayir ve sömürülen Cezayir arasındaki savaş olarak niteler. Sömürgeleşmenin psikolojik etkileri üzerinde duran Fanon geri kalmış ülkeleri Kapitalist ve Sosyalist devletler arasındaki rekabete dahil olmamaya davet eder. Bu açıdan kendi dünya görüşü ile ikileme zaman zaman düşer. Fanon, İslam’ın insanı ve halkları özgürleştirici çağrısını keşfedebilse idi zannediyorum kullandığı dil çok daha farklı olurdu. Bu bağlamda Onun dine karşı zamanının da rüzgarı ile hareket ettiği kanaatindeyim. Bu benim açımdan ciddi bir sorun oluşturmuyor. Yeryüzünün lanetlilerini yeniden okurken nerdeyse her satırın altını çizip sizlerle paylaşmak istedim. Arap Baharı’nın ve Kuzey Afrika’da yaşananların daha iyi anlaşılması açısından Yeryüzünün Lanetlileri’ni okumanızı tavsiye ederim.
Fanon sömürgecilere duyduğu öfkeden çok sömürülenlere karşı bir öfke duymaktadır. Tabi bu öfkenin temelinde sömürüye karşı teslimiyetin olması yatmaktadır. Fanon, insanların daima uyanık ve bilinçli olmasından yanadır. Bir zamanlar hammadde olarak sömürülen üçüncü dünya insanının bu kez Batılıların pazarı olmakla karşı karşıya olduğu gerçeğini vurgular. Üçüncü dünya insanının tüketici pazar unsuru olmamasını ister. Fanon ne sömüren nede sömürülen olmak ister. Yeni bir insan ya da insan olmak ister. İnsanın doğasına uygun sadece insan. ‘’İnsanlık bizden bu grotesk ve genellikle tiksindirici taklit yerine başka şeyler bekliyor. Afrika’yı yeni bir Avrupa’ya dönüştürmek istiyorsak, Amerika’yı yeni bir Avrupa’ya dönüştürmek istiyorsak, o halde ülkelerimizin kaderini Avrupalılara emanet edelim. Onlar bizim en iyimizden daha iyi bir iş çıkarırlar. Ama insanlığın ileriye adım atmasını istiyorsak, insanlığı Avrupa’nın yerleştirdiğinden farklı bir düzeye götürmek istiyorsak, öncü olmamız gerekir… Avrupa için, kendimiz için ve insanlık için, yoldaşlar, yeni bir başlangıç yapmalı, yeni bir düşünce tarzı geliştirmeli ve yeni bir insan yaratmaya çalışmalıyız.’’ Cümlesiyle özetlenecek bir arayıştır  Fanon’un Afrika’dan yükselen çığlığı.  Fanon, her ne kadarda sömürülenlere Yeryüzünün Lanetlileri dese de ben hem sömürüye rıza gösterenlere hem de sömürgecilere Yeryüzünün Lanetlileri demeyi daha doğru buluyorum. Ne yazık ki yıllarca Batının istilasına maruz kalan mazlum Afrika halkları gerçek özgürlüğü bulabilmiş değillerdir. Sömürgecilerin yerlerine bıraktıkları kukla yöneticiler hiçbir zaman halkların gerçek temsilcisi olamamışlardır. Bu günde sömürgecilerin Afrika’ya reva gördüğü aşağılamayı kendi insanına uygulamaktadırlar. Zülme karşı, sömürüye karşı, ortaya çıkması gereken tepki Afrika ülkelerinde yöneticilerden halka, halklardan yöneticilere doğru gerçekleşmiştir. Ortaya çıkan şiddet ve isyan hareketlerinin istikameti ülkeleri belirsizlik içinde bırakmıştır. Bu belirsizlik sonrası hakim güçler kendi ülkelerini işgal eden otoriteler haline gelmiştir. Bu askeri ve siyasi vesayet Afrika insanına sömürgeci güçlerden sonra indirilmiş ikinci bir darbedir.
 Fanon, ulusal kurtuluş hareketlerinin liderleri konusunda kendi dönemi adına her zaman bir endişe içinde  olduğunu belirtir. Arap Baharı ve Suriye’de yaşanan gelişmeler açısından bende bu endişeyi taşıyorum. Ancak Mısır bu konuda bir istisna oluşturuyor. İhvan hareketi gerek politik hareketin topluma nüfuz etmesi, gerekse hareketteki önderlik konusunda iyi bir sınav verdi diye düşünüyorum. Fanon, başta Adeviye’deki asil direniş olmak üzere Mısır’daki direnişi görmüş olsa idi, Yeryüzünün Lanetlileri yerine, onurlu Mısır halkına ne ad verirdi acaba? 

Yazarın Diğer Yazıları