Yaşamamız gerekenleri düşüncelerimizde tasarlıyoruz ve sayısız kararlar alıyoruz.
Hava yağışlı olmasaydı bisiklete binerdik, hava sıcak olmasaydı yürüyüşe çıkardık.
Sinema çarşamba değil de perşembe olsaydı izlemeye giderdik.
Her insanın önceliklerine göre yaşam tasarıları vardır ve sayısızca örnek verebiliriz.
Ama, önemli olan Rabbimizin bize hediye ettiği bu hayatı, daha kaliteli bir yaşam biçimine dönüştürecek eylemleri ertelememek.
Ertelemeyelim!
Daha gençlik çağlarının ilk adımlarındaydı Hasan. Babasının vefatı ile tutunacak dal ararken tütün fidesini iki parmağın arasına aldı ve tiryaki oldu.
Üzüntüleriyle başa çıkamayınca şişenin dibinde hayallerini aradı ve çaresizliğin pençelerine her gün acımasızca yenik düştü.
Her gün yaşamında ona zarar veren maddeleri ve davranışları hayatından söküp atmayı başaramıyordu.
Aslında bizden farklı bir şey yapmıyordu.
Güzel yaşanacakları bir bahaneyle erteliyordu.
Ertelemeyelim!
Bir gün yolumuz kesişti Hasan'la.
''Hadi Hasan gel, tam zamanı tövbe et ve hayatını tasarlayalım''
Allah'ın taktir ettiği en önemli davranışlardan bir tanesi, aza kanaat getirmek.
Şükür etmek var olanları kabul ederek ve bize sunulan Allah'ın sonsuz nimetlerini ertelemeden yaşamak.
Nimettir su
Nimettir hava
Nimettir bir kuru ekmek ve uzanan dost eli...
Ve...
Bu hafta erken saatte kalkacaktık, camları açıp iliklerimize kadar işleyecekti sabahın o muazzam duru havası. İçimize çekip, koklayıp, ezanın sesiyle güne başlayacaktık.
Aile bireyleri ile bir iki yudum kahvaltı yapacaktık...
Evimizin yakınında komşu esnafa selam verip, hatır soracaktık.
Kötü alışkanlıklar(sigara vb...) bu gün bırakacaktık.
Asabil olmayacaktık, çözüm odaklı çalışacaktık ve kalp kırmamaya dikkat edecektik...
Bizi engelleyen ne ki?
''Beni bu güzel havalar mahvetti'' diyor Orhan Veli Kanık
Bizi mahveden, “her neyse” (?) savma zamanı gelsin mi?
Ertelemeyelim!
Şimdi!
Tam zamanı.