Ekrem Nazlı

'Koca istiyorum al beni lan' pankartının düşündürdükleri

Ekrem Nazlı

Geçtiğimiz hafta haberlere “Koca istiyorum gel beni al lan” afişi taşıyan bir gencin fotoğrafı sosyal medyada paylaşılmış ardından haberleri yapılmıştı. Fotoğrafın hikâyesinin ne olduğu sorgulanmadan, sosyal medya üzerinden, habere yapılan yorumlar üzerinden, pankartı taşıyan gence yönelik olmadık sözler söylenmemişti. Kimileri sadece bir karede gördüğü fotoğrafa göre yargılayıp kızmış, hakaret etmişti, kimisi de gencin giyiminden yola çıkarak önyargılı bir fikirle kapalı bir hanımefendinin böyle bir şeyi nasıl yapabileceğine dek götürmüştü sözlerine. İlginç! Çünkü fotoğrafın hikâyesi bilinmeden tek kare bir fotoğraf üzerinden kısa süre içerisinde ne gibi anlamlar üretilebileceğini bir kez daha görmüş olduk.

Bu konu çok boyutlu düşünülmeli. Çünkü fotoğrafın sosyal medyada paylaşılma biçimi, fotoğrafta yer alan kişi ve elinde taşıdığı pankartın anlamı, haberlerde yer alış biçimleri ve bunlardan bağımlı ya da bağımsız bir şekilde insanımızın kültürel kabullenişlerinin oluşturduğu önyargılı tutumlar fotoğrafa ve hikâyeye/olaya yaklaşımda belirleyici oldu.

Malum, sosyal medyada anonim ya da kişi profilleri, gerek kendi içerik paylaşıyor gerekse paylaşılanı kendi yorum ve düşüncesine göre tekrardan paylaşıp yorum katıyor. Sosyal medya bu açıdan çok sorunlu bildiğiniz gibi. Bu bakımdan, yalan haberlerde olduğu gibi, her görülen içeriğin/fotoğrafın hikâyesi/olayı gerçeklik payını sorgulamadan kabullenmek ve maruz kalmak, tıpkı bu olayda olduğu gibi olmadık hakaret ve yaklaşımlara yol açabiliyor.

Sosyal medya dışında haberlerde yer almaya başlayıp daha geniş bir kitleye yayılmaya başladığında, yani haber olup yayılmaya başladığında ise eğer ki yine fotoğrafın hikâyesi araştırılmamışsa haberler de fotoğrafta yer alana kiki/kişilerin hedef olmasına, önyargılı kalıplarla değerlendirilmesine sebep olabiliyor. Lakin “Koca istiyorum gel beni al lan” vakasında, habere konu olan genç olayın iç yüzünü anlatıyor en azından da devam haberlerde fotoğrafın ardında ne olduğunu anlayabiliyoruz. Böylece mağdur olduğunu düşünen ya da haberin iç yüzünü anlatmak isteyen kişi/kişiler kendilerini açıklamak durumunda kalabiliyor. Tıpkı sosyal medyada dediğimiz gibi, haberleri okurken ki yaklaşımımız da benzer olmalı. Bunu okuduğum, gördüğüm yorumlardan yola çıkarak söylüyorum. Kaldı ki herkesin kendi hayatı yaşam biçimleri var ve farklıdır, bu da ayrı bir konu.

Diğer bir konu ise fotoğraftaki gencin giyimini sözlerine dâhil ederek yargılayan kişiler. Kapalı olduğu için o pankartla nasıl böyle yapabilirmiş gibilerinden sözler..! Buradan şu sonuç mu çıkmalı: giyim tercihi kapalı olmayan hanımlar için o pankart hoş karşılanmalı! Her ikisi de sorunlu yaklaşımlar. Çünkü gence müdahale eden de sosyal medyada olumsuz yorum yazanlar da hikâyeyi bilmeden pankarttaki yazıdan yola çıkarak yargılıyorlar. Tabi açık ya da kapalı biçimindeki yaklaşımın sebebi de bahsettiğim gibi kültürel yaklaşım ve kabullenişlerdir. Müdahale edip kızan kişinin de elbette kendi fikri var ve düşüne dünyasına göre genci yargılıyor ama en kolayı söz söylemeden akıl vermeden uzaklaşmak.

Sonuçta bir pankart ne yorumlara yol açtı, ne boyutlarda değerlendirildi. Sonradan anladık ki iki genç arkadaş tıpkı ünlülerin bir zamanlar yaptığı popülerleşen meydan okumalar benzeri bir eğlence amaçlı videolar ancak en ‘vurucu’ olan kısım birileri tarafından internette paylaşılmış 14 dakikalık videosunu da izlemişseniz o tek kare fotoğrafın aslında neler barındırdığını daha iyi anlayabilirsiniz. Varmak istediğim yer şöyleydi. Sosyal medyada olsun, haberlerde olsun, neyle karşılaşırsak karşılaşalım, olayın/fotoğrafın/içeriğin/haberin hikâyesini arka planını bilmeden değerlendirmeyelim.
 

Yazarın Diğer Yazıları