Emre YELKEN

ÜLKEMİZ NÜKLEER ENERJİYİ ISKALAMAMALI

Emre YELKEN

Sanayide, ekonomide ve yaşadığımız zaman kesitinde toplumsal ihtiyaçlarımız ve kalkınmak için gereken mobilitenin aksını yakalamış ve kalkınma, gelişme psikolojisine adapte olmuş başarılı siyasi kararlar eylem ve  söylem ritmini yakalamış işin ehli siyasi bir erkin orkestra şefliğinde yönetiminde seyreden çalışmalar ülke ve milletin atisiyle ilgili ümit vaad edicidir. Bu cümleden olarak, standartların ve eski Türkiye şartlarının fevkinde kalkınmakta olan bir ülke durumuna geldik, klasik çekingenlik reflekslerini kırmış durumdayız şükürler olsun.Ama hala çalışmanın başında olduğumuzun da şuurunda ve farkındayız.
Bu yazımızda enerjide yapılanları özetleyecek ve bize göre önem arz eden yapılması zaruret arz eden nükleer enerji başta olmak üzere önerilerimizi takdim edeceğiz. BAKAN TANER YILDIZ BAŞARILI AMA YETERLİ DEĞİL Dünyadaki diğer ülkelerin ve yurdumuzun ve toplumumuzun siyasi sosyo ekonomik dinamikleri doğru okuyan Ak Parti yönetimi ve enerji bakanımız sn Taner Yıldız'ın bakanlık olarak çalışmalarını izleyerek mutlu ve ümit var oluyoruz. Artan nüfus, kentsel gelişim ve sanayileşmede sürdürülebilir enerji kaynaklarının yanında alternatif ve güvenli enerji kaynaklarını da gündeme getirmekte temini için gerekli yapısal faaliyetler başarıyla sürdürülmektedir. Dolasıyla yeni ve daha çevreci kaynaklardan enerji üretmenin yolları aranmakta olduğunu görmek gelecek vaad eden çalışmadır.
 Bu istikamette yapılan çalışmalara göz atmaya devam edecek olursak,, 2002 yılından günümüze kadar yapılanlara kısa bir göz atalım ve biraz irdeleyelim. 2002 yılında elektrik enerjisi üretim kapasitemiz 129.400 GWh iken bugün 229.395,1 lik bir üretim kapasitesine ulaşmışız. Neredeyse %100 lük bir artış. Üstelik 2002 yılında sadece termik ve hidroelektrik santrallerden üretim yaparken bugün bunların yanında rüzgar, güneş enerjisi, jeotermal kaynakları da kullanmaya başladık. Yani her geçen gün yenilenemeyen enerji kaynaklarından daha çevreci yenilenebilir enerji kaynaklarına doğru geçiş sağlamışız. Bir diğer enerji kaynağımız petrol e gelirsek 2002 yılında petrol arama ve üretim için harcanan miktar 100 milyon ABD doları iken bugün ise yaklaşık olarak 1.36 Milyar ABD doları yatırım yapmışız. Yani 2002 yılına göre %13,5 kat artış sağlamışız. Yine 2002 yılında petrol üretim kuyu sayımız 14.135 m iken bugün 106.354 m değerine ulaşmışız yani 7.5 kat artış sağlamışız. Bir diğer enerji kaynağımız doğalgaza gelince 2002 yılında sadece 5 şehrimizde kullanılırken bugün 71 ilimize doğalgaz ulaşmış durumda. Yaklaşık olarak yıllık doğalgaz üretim kapasitemiz 793.397.572 m3 düzeylerine ulaşmışız. Yine 2002 yılında döşenmiş toplam doğalgaz boru hattı uzunluğu 4.510 km iken bugün 12. 215 km lik bir hat kurmuşuz. Neredeyse %300 lük bir artış.
 Peki yenilenemeyen enerji kaynaklarında durum bu iken yenilenebilir enerji kaynaklarında durum nedir? NÜKLEER ENERİ ŞART! JEOTERMAL ENERJİDE VE DİĞERLERİNDE NEREDEN NEREYE? 2002 yılına göre jeotermal enerjide %661 lik artışla 114.2 Mw değerlerine ulaşmışız. Yine bu sıcak suların tarımda özelde seracılık faaliyetlerinde kullanılmasıyla %350 lik bir artışla 2400 dönüm alan bu sularla ısıtılmış. Konuta gelince %196 lık artışla 88.893 konutun ısıtması bu sıcak sularla sağlanmış. Yani yıllarca yer altında kalan bu sular tespit edilmiş üretime açılmış ve sonuç olarak milli ekonomiye katkı olarak sunulmuş. Bir diğer enerji kaynağımız rüzgar enerjisi; bugün yaklaşık olarak tüm enerji üretim kapasitemiz içerisinde rüzgar enerjisi yaklaşık olarak %2.8 olarak gerçekleşmiş ve üretim kapasitemiz %100 ün üzerinde artmış. Yine güneş enerjisi üretim kapasitemiz artmış. Peki bütün bunlara rağmen ürettiğimiz enerji tükettiğimiz enerjiyi karşılıyor mu dersek maalesef karşılayamıyoruz. Yani enerji ithal ediyoruz, ve buda ülke ekonomisine cari açık olarak yansımakta ve ekonomide sıkıntılar oluşturmaktadır. Tüm bunların sonucunda ülkemiz için nükleer enerjinin şart olduğu ortaya çıkmaktadır. Yaklaşık olarak bugün dünyada 30 ülkede 435 nükleer santral üretimde olup, 60 santral ise halen inşa halindedir. Kurulu santrallerin yaklaşık olarak yarısı ABD,JAPONYA, FRANSA gibi gelişmiş ülkelerdedir. Mesela Fransa ürettiği elektrik enerjisinin %79 unu ,ABD %19 unu Almanya ise %16 lık enerji üretim kısmını nükleer enerjiden karşılarken Türkiyede bu değer koskoca bir 0. İnşaallah 2019 yılında Akkuyu nükleer santralinin devreye girmesiyle hem enerji ithalatı azalacak hem de cari açık düşücek. Yani her geçen gün daha güzel işler olacak. Kendi enerjisini kendisi üreten bir Türkiye temennisiyle yurdumuz için zaruri gördüğümüz gerekli konuları araştırmaya, kafa yormaya ve müktesebatımızın el verdiği kadarıyla yazmaya siz değerli okuyucularımızla bir ve beraber olmaya düşünmeye, düşündürmeye çalışacağız.

Yazarın Diğer Yazıları