Bir sabah daha uyandık. Takvimler bayramı gösteriyor.
Ama biliyoruz ki bayram, yalnızca takvimde değil; bir vicdan, bir yürek, bir insanlık hâlidir.
“Bayramımız bayram ola…”
Ne zarif bir temenni, ne derin bir dua…
O sözde, bir çocuğun kahkahası var.
Sıla özlemiyle kavrulan bir gencin kavuşması,
Savaşın paramparça ettiği coğrafyalarda hâlâ yaşayan bir barış umudu var.
Bugün, sadece bayram şekeri dağıtmakla kalmayalım…
Bugün, tüm ümmetin; dili, rengi, ülkesi ne olursa olsun, bir araya geldiği o büyük sofranın hayalini kuralım.
Kurban yalnızca bir ibadet değil; bir teslimiyetin, bir paylaşmanın ve dayanışmanın sembolüdür.
Bu sembol, bugün bize diyor ki:
Birlik olmadıkça ne özgürlük gerçek olur,
Ne barış kalıcı…
Artık Yeter: Savaşlar Sussun, İnsanlık Konuşsun
Gazze’de çocuklar bayrama uyanamıyor.
Doğu Türkistan’da ifadesiz bakan gözler, ezan sesini arıyor.
Suriye’de, Yemen’de, Arakan’da anneler hâlâ bir mezar taşı kadar soğuk duvarlara yaslanıyor.
Ve bizler…
Konforlu hayatlarımızın içinde çoğu zaman sessiz kalıyoruz.
Ama bu sessizlik, yarın bizim yüreğimizde yankılanacak.
Bayram demek umut demek.
Bayram, yüreğin hayırla çarpması, elin paylaşmak için uzanması demek.
Bu yüzden;
Bu bayramda bir dileğimiz var:
Dünyanın dört bir yanında zulme uğrayan her Müslümanın özgür olduğu,
Kardeşçe kucaklaştığımız,
Savaşın yerini duaların, barışın ve sevgilerin aldığı bir dünya…
Bayramı Gerçek Kılalım
Bayramlık giymek güzel elbet…
Ama asıl bayramlık; temiz bir kalp, arınmış bir niyettir.
Öyleyse bu bayram;
Eski defterleri kapatalım, kırgınlıkları silelim,
Birbirimizin yüzüne sevgiyle bakalım.
Birlikte gülmenin, birlikte yaşamanın ve birlikte umut etmenin yolunu bulalım.
Çünkü en güzel bayram, hep birlikte kutlanandır.
Ve bayram, gerçek anlamına;
Tüm mazlumlar özgür kaldığında,
Tüm çocuklar gülmeye başladığında,
Tüm sofralar paylaşımda eşitlendiğinde ulaşacaktır.
Bayramımız gerçekten bayram ola…