Hakan TOPUZOĞLU

Vizeyle Susturulmak: Dijital Çağda Gerçekleri Söylemenin Bedeli

Hakan TOPUZOĞLU

Trump yönetiminin F, M ve J tipi öğrenci vizelerini askıya alması, ilk bakışta bir göç politikası gibi görülebilir. Ancak kararın perde arkasında, çağımızın en hassas ve en tehlikeli meselelerinden biri yatıyor: Dijital denetim yoluyla düşünce kontrolü.

Amerikan büyükelçiliklerine gönderilen talimat net: Yeni öğrenci vize başvuruları durdurulacak ve sosyal medya içerikleri taranacak. Yapay zekâ destekli sistemler; Instagram, X (Twitter), TikTok, YouTube gibi platformlardaki içerikleri inceleyerek başvuru sahiplerinin “uygunluğunu” belirleyecek.

Bu ne anlama geliyor? Artık bir öğrenci yalnızca akademik başarılarıyla değil, dijital kimliğiyle de yargılanacak. Düşünceleriniz, esprileriniz, bir gönderide attığınız beğeni bile sınır kapılarında karşınıza çıkabilecek.

Sosyal Medya: Özgürlük Alanı mı, Dijital Tuzak mı?

Yıllar önce, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin Staj Okulu bünyesinde verdiğim “İnsan Kaynaklarında Sosyal Medya” seminerinde, sosyal medyanın yalnızca şirketler için değil, işe başvuran bireyler için de ne denli belirleyici olduğunu vurgulamıştım. Hatta katılımcılarla şu örneği paylaşmıştım:

Bir genç, tuttuğu takımla ilgili sosyal medyada yaptığı holiganca paylaşımlar nedeniyle başvurduğu işten elenmişti.

O dönem sosyal medya geçmişi, işe alım süreçlerinde ciddi bir etki alanına sahipti. Bugünse devletler, bireylerin yalnızca kariyerini değil; sınır ötesi hareketliliğini, eğitim hakkını, hatta vize alıp alamayacağını bu dijital izler üzerinden değerlendiriyor.

Filistin Bir Örnek… Ama Mesele Çok Daha Derin

Kararın, özellikle Filistin yanlısı içerikleri filtrelemek amacıyla alındığı yorumları yaygın. Ancak bu uygulama sadece belirli bir politik görüşe karşı değil; her türden eleştirel düşünceye karşı potansiyel bir tehdit niteliği taşıyor.

Bugün Filistin için konuşanlar hedef alınabilir, yarın iklim krizi, insan hakları, işçi sömürüsü veya kadın hakları hakkında ses yükseltenler. Sansürün rengi yoktur; yöntemi değişir ama hedefi hep aynıdır: gerçeği susturmak.

Özgünlük, Özgürlükle Beslenir

Amerika, uzun yıllar boyunca dünyanın dört bir yanından gelen genç beyinler için bir cazibe merkeziydi. Ancak bugün, ifade özgürlüğünü algoritmalara boğmak, yalnızca bireyleri değil; özgünlüğü ve bilimsel özgürlüğü de boğar. Çünkü düşüncenin serbestçe dolaşmadığı yerde ilerleme de olmaz.

Elon Musk bu durumu çarpıcı bir cümleyle özetliyor:

“Düşüncelerini sansürleyen sistemler, yaratıcılığın altını oyar.”

Harvard ve Columbia gibi kurumların verdiği sert tepkiler, yalnızca öğrenci haklarını değil, akademik onuru ve evrensel bilgi üretimini savunmaya yöneliktir.

Bir Tweet, Bir Ret, Bir Gelecek

Bugün bir tweet vize reddi gerekçesi olabilir. Bir gönderi, akademik bir geleceğin önünü kesebilir. Peki bu durumda kim özgürdür? Ve daha önemlisi: Kim kendini özgür hissedebilir?

Gerçekleri haykırmak her çağda zordu. Bugün bu zorluk, dijital izlerimizin gölgesinde yeniden şekilleniyor. Ama unutmayalım: Tarih, susturulanların değil, sesini kayda geçirenlerin hikâyesidir.

Ve bu hikâyede, susmak bazen en ağır kayıptır.

Peki Ne Yapmalı? Sosyal Medya Kullanırken Nelere Dikkat Etmeli?

Bir bilişim uzmanı olarak şunu açıkça ifade etmeliyim: Dijital dünya, ifade alanımızı genişlettiği kadar, izlenebilirliğimizi de artırdı. Bu nedenle sosyal medya, sadece bir paylaşım aracı değil; aynı zamanda bir dijital arşiv hâline geldi. Ve bu arşiv, giderek daha fazla karar mekanizmasının veri kaynağı hâline dönüşüyor.

Bu yeni dönemde bireyler olarak dikkat etmemiz gereken bazı temel noktalar şunlardır:

  • Farkında olun: Paylaştığınız her içerik, potansiyel olarak kalıcıdır. Silinen gönderiler bile ekran görüntüleriyle ya da arşiv yazılımlarıyla kayıt altına alınabilir.
  • Mahremiyet ayarlarını gözden geçirin: Kimlerin sizi takip ettiğini, gönderilerinizi kimlerin görebileceğini düzenli olarak kontrol edin.
  • Tepkiyle değil, bilinçle paylaşın: Duygusal anlarda yapılan paylaşımlar uzun vadede sizi temsil etmeyebilir.
  • Kaynak sorgulaması yapın: Paylaştığınız bilgilerin doğruluğundan emin olun. Yanıltıcı içerikler, yalnızca sizi değil; toplumu da etkiler.
  • Dijital kimliğinizi yönetin: Sadece siyasi ya da toplumsal görüşler değil; kullandığınız dil, mizah anlayışınız, etiketlediğiniz kişiler bile bir profil inşa eder.

Gerçekleri söylemekten vazgeçmeyin. Ama dijital ortamda bunu yaparken stratejik ve bilinçli davranın.
Çünkü unutmayın: Sessizlik kadar, dikkatsizce atılmış bir adım da bedel ödetebilir.

 

Yazarın Diğer Yazıları