Bir hafta Bir Yazar: Mustafa Furkan ÖZREN
İyi bir yazar olmanın iyi bir okur olmaktan geçtiğini söyleyen kadirşinas bir insan. Alanı olan hukuk literatürünü ilgilendiği edebi türlerle zenginleştiren bir yazar. Sosyal konularda elini kalemin altına koyan bir aktivist. Eser mefhumunu matbu alanla sınırlı tutmayan bir tarihi eser ve kadim şehir tutkunu.
Merhaba Furkan Bey, önce sizleri yakından tanıyabilir miyiz?
Bendeniz Mustafa Furkan Özren. Adapazarı'nda doğup büyüdüm. Bu açıdan çok kültürlülüğün kazanımlarının ne demek olduğunu iyi bilirim. Adapazarı'nda yetmiş iki millet var denir. Bu bana göre biraz abartılı bir söylem ancak on civarında farklı etnik kimliğin ağırlıklı olarak hissedilebileceği bir şehirdir benim memleketim. En azından benim çocukluğumda böyle bir şehir yaşamımız vardı.
Çeşitli zamanlarda şehir dışında okumak durumunda kaldım. Üniversiteyi de Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okudum. Daha sonraları öğrencilik bitip de para kazanmak durumunda kaldığım vakit, İstanbul'daki çalışma hayatının zorluklarını fark edip oradan ayrılmak istedim. İstanbul gezilip görülmek için saymakla bitmeyecek zenginliklerle doludur ancak yaşamak için uygun bir şehir olmadığını düşünüyorum.
Arkadaşlarımla sohbet etmeyi, bilhassa sanattan, kültürden konuşmayı, ailemle vakit geçirmeyi, camileri, eski konakları dolaşmayı, yeni kitaplar okumayı severim. Uzun bir süredir de beni memnun eden bir iş olan yazarlıkla uğraşmaktayım.
Özellikle tarihi romanlar ile ilgileniyorum. Romanın içerisinden çıktığı ideolojik-sosyal zemini kendime yakın bulduğum için roman yazmakla uğraşıyorum.
Yazma serüveni nasıl başladı? Yazma isteği ve yeteneğinin oluşmasında kimlerin katkı ve yönlendirmesi oldu?
İlkokuldan beri çocuk kitabı tarzında romanlar okumayı çok severdim bu durum lisede de devam etti. Daha sonra üniversite sıralarında Peyami Safa, Orhan Pamuk gibi yazarları okurken ufak tefek denemelerim oldu. Bahçeşehir Üniversitesi'nde sinema üzerine yüksek lisans tezimi yaparken anlatıbilim üzerine çalışmıştım. Buradaki birikimim yazma konusunda beni cesaretlendirdi böylelikle daha evvelden yaptığım denemelerin üzerinden giderek yazmaya karar verdim. Özellikle birisinin beni yönlendirdiğini söyleyemem ancak öğretmenlerim başta olmak üzere pek çok kişinin eğitim sürecimde katkısı olmuştur.
Furkan Bey, yazma tutkusu olan, yazar olma hayalleri taşıyan her yaştaki insanlara neler tavsiye edersiniz?
Yazı hem bir düşünce iletme aracıdır hem de bir sanat formudur. Bu açıdan sanatta ilerlemek isteyen bir yazar adayı daha evvelden bu işi yapanların nasıl yaptığını bilmesi gerekir. Bu da çokça kitap okumayı gerektirir. Kitapla aramızda sanki sevdiğimiz bir arkadaşımızla buluşup sohbet ediyoruz tadında bir ilişkimiz olması lazım. Yoksa bu işi prosedür olarak görmek gelişimimize zarar verir. Bence her insan okumalıdır ama yazar adayı daha çok okumalıdır ve aynı zamanda yazmalıdır. Yazdıklarını da ehil kişilerle paylaşıp onların da fikirlerini dinleyip duyduklarının değerlendirmesini yaparak yoluna devam etmelidir.
Sizlerin yazma serüvenindeki edebi ürünleri öğrenebilir miyiz?
Yazma serüvenime Bir Mektep Hikyesi isimli 2020 yılında Okur Kitaplığı tarafından basılan romanımla başladım. Yüksek lisans tezimi saymazsak ki o da akademik çalışmaydı. Şimdilik tek kitabım. Bunun dışında denemeler yazıyorum. Şimdiye kadar Hayal Bilgisi dergisinde ve bu sıralar da Mahalle Mektebi dergisinde yayınlanıyorlar. Kısmet olursa bunları kitap haline getirmek istiyorum.
Yazarlık serüveniniz de unutamadığınız bir durum oldu mu?
Bir hatıra olarak sayılmaz belki ancak 2020 yılında ilk romanım basıldıktan sonra çok daha evvelden planladığım başka bir romana daha başladım. Gençlere yönelik fantastik edebiyat türünde bir romandı. Epey bir süre yazdım. Belki de kitabın üçte ikisini ve tamamının olay örgüsünü yazdım. Ancak kitabın içerisindeki bulunan kendime göre hatalı bulduğum bazı mantık sorunlarını çözemediğim için tüm çalışmayı rafa kaldırmış durumdayım. Kim bilir belki de ileride kısmet olursa bu problemleri çözerek o kitabı da bastırmayı düşünebilirim.
Sizlere teşekkür ediyorum. Bu röportajı okuyacaklara da selamlarımı saygılarımı iletiyorum.
Furkan Bey, bizler de teşekkür eder, yeni eserlerinizle buluşmayı isteriz.
Söyleşi: Mustafa Balaban