Ecdadın Mirasını Onlar Yaşatıyor
Osmanlılar döneminde devlet, vatandaşın, canını, malını korumak, asayişini sağlamak, sınırları korumak, devlet düzenini sağlamakla mükellefti. Günümüz modern devlet anlayışında devlet görevlerinden sayılan eğitim, sağlık, bayındırlık, diyanet, sosyal yardım hizmetleri, Osmanlı'da devlet görevleri arasında sayılmıyor, bütün bu hizmetler şahısların kurduğu vakıflar tarafından yürütülüyordu.
SÖYLEŞİ: Bünyamin Gültekin
Tarihimize sırt çevirişimizden kaynaklanan, geleceğimize ışık tutması gerekli kaynaklarımızdan yoksunluğumuzun açıklığını bu kurumların tarihte ki misyonunu kavramış insanlar, vakıf ve dernekler aracılığıyla bazı önemli kurumlarımızı günümüzde yaşatmanın gayreti içerisindeler. İşte bu azmi ve gayreti sergileyen önemli derneklerden biride Enderun Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği. Dernek Kayseri'de Gevher Nesibe Mahallesi'nde 4 katlı binasında hizmet veriyor. Derneğin Başkanlığını Emekli Öğretmen İsmail Billur Yapıyor. Billur ile derneğin kuruluş amaçlarını, misyonunu, sağladıkları hizmetleri ve ecdadın bu tür hayır kurumlarına bakışları üzerine hoş bir söyleşi gerçekleştirdik. Bizde bu hoş söyleşiyi siz değerli Kayseri Gündem Gazetesi okuyucularıyla paylaşıyoruz.
Derneğinizin amacı ve faaliyetleri nelerdir?
Bizim ilk önceliğimiz, geleceğimizin teminatı olan genç nesillerin özellikle Ortaöğretim ve Yükseköğretim öğrencilerinin önce kendilerine daha sonra çevrelerine ve ülkelerine faydalı bir nesil olarak yetişmelerine öncülük etmektir.
Ayrıca toplumun ekonomik, sosyal, kültürel ve eğitim sorunlarıyla ilgilenmek. Maddi ve manevi haklarını koruyup, geliştirmek… Toplumda dostluğu ve kardeşliği geliştirip, özendirmek amaçları doğrultusunda eğitim, kültür ve yardımlaşma alanları çerçevesinde derneğimiz görev yapmaktadır. İhtiyaç sahiplerine, gıda, giyim sanayi, eğitim, sağlık, yakacak, kira, evlenme, yuva ve iş kurma vb. ayni, nakdi ve manevi her türlü yardımda bulunma amacıyla kurulmuş bir dernek. Biz derneğimizde bu amaçla çalışmalar yapıyoruz.
Enderun tarihte önemli bir misyona sahiplik etmiş bir kurumun adı, bu ismin verdiği tarihi yükümlülük çalışmalarınıza nasıl yön veriyor?
Enderun ismi tarihte önemli bir işlev görmüş bir kurum ismi. Osmanlı'da 2. Murat zamanında kurulup, devletin son zamanlarına kadar hizmet veren sarayda bir okulun adıdır. Bu Enderun kelimesi de bize bir aşk ve şevk vermektedir. Osmanlı sarayında ki okulda zeki, yetenekli ve genelde de gayri Müslim çocukların veya savaşlardan geriye kalan çocukların bu okullara alınıp yetiştirilmesi ve sarayda özel bir eğitime tutulduğu bir mektep olarak biliniyor. İşte bu Enderun mektebinde çok değişik ve çok yönlü insan yetiştiriliyor. Bizde derneğimizde ki faaliyetlerde bu Enderun kelimesinden etkilenerek insanımıza yardımcı olmak ve ona faydalı olmak için çeşitli faaliyetler yapmaya çalışıyoruz. En son bu eksende 18-27 Eylül tarihleri arasında Hunat Mahallesi Medrese arkasında ki Köseoğlu İş Hanı'nın arkasında 10 gün süreyle derneğimizin açtığı 'Hayır Çarşısı' amaçlarmızı gerçekleştirmek için bize yardımcı oldu. Biz bu faaliyetlere bilinen adıyla kermes değil de 'Hayır Çarşısı' diyoruz. Bunun da şöyle bir hatırası var; 'Derneğimizin kurulmasında bize yardımcı olan şu anda ahrete intikal etmiş olan değerli hocamız Zeki Soyak Hoca Efendi ile Nevşehir'de ki uzun beraberliğimiz süresinde Enderun Eğitim Vakfı çatısı altında beraber hizmet ederken bu tarz maddi gelir sağlamak ve vakfın amaçları doğrultusunda harcamak için yapılan çalışmalara 'kermes demeyelim Hayır Çarşısı Diyelim' demişti. Bizde bu nedenle yaptığımız bu kermese 'Hayır çarşısı gözüyle baktık.' Bu 10 günlük süre içerisinde gerek üyelerimizin ve üyelerimiz dışında olan insanlarımızın yardımları ve destekleri ile 10 günlük süre içerisinde derneğimizin amaçları doğrultusunda harcayacağımız bir gelir elde ettik.
Ayrıca 4 yıl içerisinde her yaz döneminde Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden 100 civarında öğrenci derneğimizin misafiri oldu. Onlara Kayseri'yi tanıtmak, gezdirmek, bilgilendirmek ve eğitmek gibi bir himmeti onlara sunduk. Giderken memnun ve mutlu olarak ayrıldılar. Şu anda konuştuğumuz ve görüştüğümüz öğrenciler var. Biz de Kıbrıs'a öğrencilerimizle bir gezi yapmayı düşünüyoruz.
Hyır faaliyetleri yanında sağladığınız eğitim ve hizmet olanaklarınız neler?
Derneğimiz bu tür hayır faaliyetlerinin yanında, kurslar, seminerler ve konferanslar gibi faaliyetler de zaman zaman düzenleyerek de hizmet vermekte. Bunun dışında geziler, eğlenceli etkinlikleri üyeleri ve onların dışında ki insanları bilgilendirmek için çeşitli faaliyetler yapmaktadır.
Yaz tatillerinde öğrencilerimize yaz okulları açarak hizmet etmekteyiz. Geçtiğimiz yaz döneminde 100 civarında öğrencimizi yaz okullarına aldık. Hem eğittik hem de eğlendirdik.
Derneğimiz öğrencilere yardımcı olmak için evler açmak, onları barındırmak ve onları misafir etmek gibi bir hizmeti de şuan da yürütmektedir. Bunun dışında yine öğrencilerimize burs imkanları sağlamaktayız.
Bunların yanında derneğimizin en alt katında yemekhane de Kayserili yardımsever insanların desteği ile eğitim öğretim süreci içerisinde 100 kadar öğrenciye de öğle yemeği sağlamaktayız.
Derneğinizin çalışmalarında size yardımcı olan ve katkı sağlayanlar kimlerdir?
Kıbrıs'tan gelen öğrencilerin maddi giderleri Kayseri'de ki İstikbal-Boydak Grubu ve İlahiyat Vakfı tarafından karşılandı. Kendilerine çok teşekkür ediyoruz.
Öğretim yılı içerisinde 100 öğrencimize verdiğimiz yemek masrafları da İstikbal – Boydak Grubu tarafından karşılanmaktadır. Biz sadece yer ve insan gücü noktasında hizmet vermekteyiz.
Aynı binayı paylaştığımız, İlkadım Dergisi, İlkadım Yayınları, ART FM Radyosu, Hayat Gençlik ve Spor Kulübü kardeş kuruluşlar olarak basın-yayın alanında bizlere yardımcı olup halkımızın bilgilenmesine ve aydınlanmasına yardımcı olmaktadır.
Ecdat vakıf ve dernek noktasında ne gibi faaliyetler vermiş. Bugünkü dernek ve vakıf noktasında ecdadın vakıf anlayışı ile ne gibi benzerlik ve ayrışan yönler var?
Bizim adımız dernek ama ecdadımız vakıf adı altında bizden çok daha iyi işler yapmışlar. Malumunuz vakıf, bir kimsenin malının bir kısmını ya da tamamını hayır işlerine ebediyen tahsis etmesidir.
Osmanlı döneminde 26 bin den fazla vakfın bulunduğu söylenmekte bu da insanların aklına gelmeyecek alanlara ulaşılmış olduğunu gösteriyor. Bu vakıflar devlet büyükleri tarafından desteklenmiş ve öncülüğü yapılmıştır. Hatta Orhan Gazi, Osmanlı da ilk vakfı İznik'te kendisi açıyor. İznik'te Orhan Gazi Medresesi adlı günümüz üniversitesini kurup ve kendi mallarını kimseyi muhtaç etmeyecek şekilde kendi varlığından vakfederek sürekli yaşamasını sağlıyor. Adımız dernek olsa da yaptığımız işleri ecdadımızın vakıf kültürüne göre yapmaya çalışıyoruz. Fatih Sultan Mehmet'in 136 dükknını vakfettiğini görüyoruz. Tüm hayır işlerinde kullanılmak üzere ve neler yapılacağını belirtmiş. Birinde affedersiniz, tükürenlerin tükürükleri üzerine kül atılması ile görevlendirilsin diye vakıfnamesinde direktifler veriyor.
Bizde Osmanlı döneminde ulaşılan vakıf sayısı ve hizmetlerine ulaşmak için neler yapmalıyız?
Öncelikle insana hizmet edilmeli ve insanımız kendini tanımalıdır. Bu şekilde vakıflar gelişip artabilir. İnsanların beklentisi sadece yaratandan Olmazsa bu işler kesintiye uğrar. İçinde ki iyi niyet olarak bir şeyler yapar ama daha sonra bu kesintiye uğrar. Ama cenabı hakkın rızası düşünülerek yapılırsa bu daimi olur. Tarih, Osmanlı 'da toprakların yüzde yirmisinin vakıf sistemine göre işletildiği ve Kişiler tarafından dini ve sosyal faaliyetlerde kullanıldığını yazıyor. Yine 19. Yüzyılda vakfedilen toprakların yüzde kırkının devlet adamları tarafından, dikkat çekici bir nokta vakfedenlerin yüzde on sekizinin kadınlar olduğu kayıtlarda mevcut. Onun için bizler Enderun Kültür Yardımlaşma ve Yaşatma Derneği olarak ecdadımızın yaptıklarından esinlenerek bu çatı altında hizmetlerimize devam ediyoruz.
Bu keyifli ve bilgilendirici söyleşimiz Billur'un Kayserililere yönelik şu mesajı ile son buldu; 'Kıymetli Kayserili insanlarımızın gelebilecekleri, hayırlarının yerli yerine ulaştırabilecekleri ve öğrencilerin güvenebilecekleri bir hizmet alanımız var. Bu hizmet alanımıza tüm Kayserilileri bekliyoruz.'