Ahmet TAŞ

Kudüs de Mescid-i Aksa da bize uzak değil!

Ahmet TAŞ

Kudüs ve Mescid-i Aksa birbirini bütünleyen, birlikte anlam bulan mescid ve şehirlerdir. KUDÜS! Müslümanlar, Museviler ve Hristiyanlar tarafından kutsal kabul edilen, bu dinlerin mensuplarınca kutsal sayılan mekanları bağrında barındıran mübarek bir şehir, belde. Aynı zamanda 3 semavi dinin bağlılarının yüzyıllarca bir arada yaşadığı selamet şehridir.
 Mescid-i Aksa Müslümanların ilk kıblesi, Müslümanların peygamberi Hz. Muhammed’in Mirac’a yükseldiği mescid’tir.
Bu iki değerli mekan adaletle yönetildiği, adil idarecilerin hakim olduğu dönemlerde barış ve huzur beldeleri olmuşlar ama; haramilerin, isyankarların, zulmedenlerin elinde bulundukları dönemlerde zulüm ve isyan yurduna dönüştürülmüşlerdir. İkinci İslam halifesi Hz. Ömer, Kudüs’ü fethederek burayı bir esenlik yurdu yapmış, Müslüman, Hristiyan, Musevi tüm din mensuplarının güvenlik içinde horlanmadan, hakir görülmeden ibadetlerini yapabildikleri huzur ve adalet şehrine dönüştürmüştür.
1099 yılında Avrupa’dan gelen barbar haçlılar Kudüs’ü Müslümanlardan zorla almışlar, 70 bin Müslüman’ı kılıçtan geçirerek bu kutsal beldeyi zulüm yurdu haline getirmişlerdir.
1187 yılına kadar haçlıların elinde zulüm yurdu olarak kalan Kudüs şehri, mücahit komutan Selahaddin EYYÜBİ tarafından yeniden fethedilerek güvenlik ve esenlik yurdu haline getirilmiş, burada yaşayan insanlar yeniden barış ve huzura kavuşmuşlardır.
Selahaddin EYYÜBİ’den sonra Memlük Müslümanları tarafından idare edilen kutsal Kudüs şehri Osmanlı hakanı Yavuz Sultan SELİM’in 1517’de ki Mısır seferi sırasında Osmanlı idaresine girmiş ve 1917’de İngilizlerin Filistin’i işgaline kadar 400 yıl adalet, barış ve güvenlik merkezi bir belde olarak kalmış, Müslüman’ı, Hristiyan’ı, Musevisi her türlü ibadetini yaparak barış içerisinde yaşamışlardır.
İngilizlerin Filistin’i işgali ile dünyanın dört bir yanından bölgeye getirilen Yahudi göçmenler işgalci İngilizlerin de desteği ile Filistinli yerli Araplara zulüm üstüne zulüm yaparak adım adım topraklarını işgal etmişler, nitekim batı’dan aldıkları büyük destekle 1948’de siyonist İsrail devletini kurmuşlar, 1967 Arap- İsrail savaşında Kudus’ü işgal ederek başkent ilan etmişlerdir.
Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı kendilerine vaad edilmiş kutsal beldelerden sayan Siyonist İsrail, adım adım Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı işgal ederek bölgenin sahibi Müslümanları buralardan çıkarmak için zulümlerini devam ettirmiştir.
1948’den bu yana on binlerce Müslüman! Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı savunmak uğruna İsrail askerlerinin katliamlarında can vermişlerdir. Amacı Kudüs’ü Müslümanlardan temizlemek olan eli kanlı İsrail, Müslümanların ilk kıblesi, Hz. Muhammed’in miraca çıktığı mekan olan Mescid-i Aksa’yı yıkarak yerine Süleyman mabedini inşa etmek istemektedir. Bu amacına ulaşmak içinde tüm uluslar arası anlaşmaları ve kararları yok sayarak işgal girişimlerine ve zulümlerine devam etmektedir.
Kudüs ve Mescid-i Aksa dünya Müslümanlarının ortak mirasıdır. Bu kutsal beldelere ziyaretler yapıp, buralarda ibadet edip, bu mekanlara sahip çıkmak Müslümanların ortak sorumluluğudur. 
 Bu amaç için dünyanın dört bir yanında (Kayseri ve Türkiye dahil) her ay düzenlenecek Kudüs ve Mescid-i Aksayı ziyaret turları, ayda bir Cuma namazını Mescid-i Aksa da kılma geleneği, tatillerde yapılan umre ziyaretleri gibi öğrencilerin, işçilerin, iş adamlarının ve STK’ların, sade vatandaşların bu beldelere yapacağı ziyaretler Kudüs davasına ve Mescid-i  Aksaya sahip çıkmanın işaretleri olacaktır.
Öyleyse milli eğitim camiası, diyanet camiası, iş adamları, STK’lar neyi bekliyoruz, vakit geçirmeden plan ve programlarımızı yapıp önümüzdeki sonbahar aylarından başlayarak Kudüs ziyaretlerine başlayalım.
Allah hayırlı işlerimizde yar ve yardımcımız olsun.
 

Yazarın Diğer Yazıları