
Gazze'yi Çocuksuz Bıraktılar
Ensar ŞAHİN
Bu ay ki gündemim elbette yine Gazze!..
Allah’ın çevresini mübarek kıldığı kutsal topraklar lanetli kavim Yahudi siyonistler tarafından işgal altında.
Avrupalılar tarafından sürgüne gönderilen Yahudiler kendilerine merhamet ederek topraklarına yerleştiren Filistinlilere ihanet ettiler. Bu ihanette sinsi şeytan İngilizlerin parmağı vardı.
Ne zaman ki Osmanlılar Filistin’ten çıktı, işte zulüm de o zaman başladı. Bu topraklarda huzur kalmadı. Yetmiş beş yıldır zulüm, işgal, ihanet, katliam, işkence, abluka devam ediyor.
Gazze halkı ve Hamas iki yıldır siyonist teröristlerle şiddetli mücadele ediyor.
Gazze halkı dünyanın en gelişmiş teknolojik silahlarıyla yok ediliyor. Uluslararası anlaşmalarda yasak olan fosfor bombalarıyla çocukların minik bedenleri yakıldı. Beyaz bayrak kaldıran anneler ve çocukları keski nişancılar tarafından katledildi.
Gazze’de yaşanılan mezâlimi kelimelerle ifade etmek mümkün değil. Çünkü her gün yüzlerce insan ya katil İsrail’in bombalarıyla can veriyor ya da açlıktan topluca ölüyor.
Yıllar önce Türk polisi, eylemcilere sert müdahale ediyor diye Türkiye’yi uyaran hümanist Avrupa(!) bu soykırımı sadece kınıyor. Hatta Almanya başta olmak üzere bazı ülkeler İsrail’e silah vermeye devam ediyor. Yazıklar olsun sizin insanlığınıza!
Modern dünyanın gözü önünde bir halk soykırıma uğruyor ve sistemli bir şekilde yok ediliyor. Modern dünya, yirmi bir aydır masum sivil halkın ve çocukların bilerek isteyerek katledilmesini canlı yayında film izler gibi izliyor.
Şu bir gerçek ki, bu soykırımı yapan katil Netenyahu, terörist çetesini ve onlara destek veren zalim başkanları “İnsanlığın yüz karaları” olarak dünya tarihi not düşecektir. Gelecek nesiller bu soykırımı yapanları, destekleyenleri, sessizce izleyenleri lanetleyecektir.
Gazze halkı iki yıla yakın her türlü boykota direniyor. Ancak direnmenin tahammülü kalmadı.
Mazlum Gazze halkı, Siyonistlerin her türlü zulüm, işkence, tecavüz, katliam, soykırım yapmalarına dayandılar da açlığa dayanamıyorlar. Günlerdir, haftalardır, aylardır devam eden açlığa kim dayanabilir ki?
Nübüvvetin Mekke yıllarında kimsesi olmayan gariban Müslümanlara da müşrikler boykot uygulamıştı. Onların Hz. Ebubekir’i, Hz. Ömer’i, Hz. Muhammed’i (sav) vardı. Açlıktan ölmediler. Hicretten sonra Hendek savaşında günlerce aç kalan Müslümanlar karınlarına taş bağladılar. Peygamberimiz (sav) aç karnına iki tane taş bağladı. Allah’ın yardımı ve lütfuyla zor günler aşıldı; sabır, gayret ve tevekkülle zafer geldi. Felaha ve kurtuluşa erdiler.
Oysa Gazzelilerin Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Muhammed (sav) gibi bir yardımcısı yoktur. Yemen dışında hiç bir ülke İsrail’e fiili müdahalede bulunamadı.
Nasr suresindeki nasrullah/Allah’ın yardımı ne zaman olacak, bekleyip göreceğiz. Ya da Gazzeliler şehadete ererken, biz Müslümanlar İslam alemi olarak cezamızı mı bekleceyeceğiz? Bunu da zaman gösterecek. Ağır yazmıyorum, aksine çok hafif bile yazıyorum. Çünkü Kur’an’daki ayetler beni çok korkutuyor. “Size ne oldu da Allah yolunda ve “Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!” diyen çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda niçin savaşmıyorsunuz? (Nisa, 75)
Bireysel ve küçük topluluklar halinde eylemler, boykotlar, girişimler yapılıyor ama bunlar da yetersiz kalıyor.
Madleen gemisiyle aktivistlerin Gazze’ye yardım girişimi çok güzel ve anlamlı bir eylemdi. İki gün önce de Gazze’ye insani yardım ulaştırmak amacındaki Özgürlük Filosunun HANZALA isimli gemisi İtalya’dan yola çıktı. Rabbim bu gönüllü, vicdanlı insanların yar ve yardımcısı olsun. Önemli olan sonuç değil, seferde olmaktır.
Konuşan liderlerin hepsi “Dünya bu soykırıma müdahale etmelidir” diyor. Kim bu dünya? Amerika Birleşik Devletleri. Yani herkes Tramp’tan korkuyor. Önceki başkanlığında Filistin topraklarına giderek “Kudüs’ü İsrail’in başkenti yaptım” dedi. Üç ay önce de “Gazze’yi tatil köyü yapacağım” dedi. İşgali görüyor musunuz? Bu sözler, Beyaz Saray’daki siyonist lobisinin söylemleriydi.
Bu işgali, katliamı, soykırımı durdurmak için kınamak yetmiyor. Devletlerin HAREKETE GEÇMESİ ve FİİLİ MÜDAHALESİ gerekiyor. Ne yazık ki şu ana kadar -Yemen dışında- böyle cesaretli bir devlet başkanı çıkmadı.
Gazze mücahitlerinin başkanı Ebu Ubeyde’de anlamlı ve çok sert konuştu:
“Sessiz kalan İslam ümmetinin liderlerinin, seçkinlerinin ve âlimlerinin boyunları; yüz binlerce masumun kanıyla ağırlaşmıştır. Ey İslam dünyasının liderleri, partileri ve âlimleri! Siz bizim kıyamet günü hasımlarımızsınız (düşmanlarımızsınız).”
Komutan Ebu Ubeyde daha ne desin! Bu sözler muhatabına indirilmiş bir VİCDAN TOKATIDIR.
“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” (Buhârî, Edeb 27; Müslim, Birr 66)
Peygamber Efendimizin (sav)’in bu sözleri Müminlere ne anlatıyor? Birlik-beraberlik, yardımlaşma; dünyanın neresinde olursa olsun zor durumdaki kardeşine çare olma...
Tıpkı Osmanlı Devleti’nin 1876 yılında İsveç'e kıtlık sebebiyle buğday göndermesi gibi. Ama şimdi Osmanlı Devleti yok.
Açlıktan kemikleri sayılan çocuklara, yürürken yolda bayılan insanlara, haftalarca midesine bir yudum su, bir lokma ekmek girmemiş canlı cenaze haline gelen kadınlara, mama ve süt içemediği için nefesi kesilen bebeklere 57 tane İslam ülkesi yardım edemiyor.
Ancak toplanıp toplanıp şiddetli kınama yapıyorlar. Açlıktan ölen her bir çocuk ahirette sizden hesap soracak!
Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır. (Muhammed suresi, 7)
ÜMMETİN ÇOCUKLARI her yıl zulüm altında inliyor, yakılıyor, işkence görüyor, açlıktan ölüyor.
Yuh olsun, çağdaş görünümlü Firavunlara, Nemrutlara, Ashabı Uhdud’lara…La
net olsun, böyle haksız, adaletsiz, bebekleri öldüren dünya düzenine!
“Gökyüzünü kuşsuz bıraktılar.
Denizi balıksız bıraktılar.
Toprağı çiçeksiz bıraktılar.
Ve Gazze’yi çocuksuz bıraktılar.”