
Tüten Ocak: AİLE
Ensar ŞAHİN
Anadolu Federasyonunun 13-17 Ağustos 2025’te Kızılcahamam’da düzenlediği 19. Anadolu Buluşmaları programının adı “Tüten Ocak Ailenin Geleceği”.
Dikkat ederseniz bir önceki yazımın ismi “İnsan Bozumu” idi. Bu iki başlık birbirinin devamı ve tamamlayıcısı niteliğinde. İnsan Bozumu ile Tüten Ocak Ailenin Geleceği arasında etle tırnak gibi sıkı bir ilişki var.
Programa, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Şeref Malkoç, Erciyes Üniversitesi rektörü Fatih Altun, Ak Parti milletvekili Ayşe Böhürler, Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın, akademisyenler ve Sivil Toplum Kuruluşları mensupları katıldılar.
Erciyes Üniversitesinin de içinde bulunduğu yedi üniversite bu programa destek verdi.
Dört gün boyunca dinlediğim sempozyumdan siz kıymetli okurlarıma şu özet bilgileri paylaşmak istiyorum.
Aile ve Önemi Nedir?
Aile; anne, baba ve çocuklardan meydana gelen toplumun en küçük yapı taşı olarak tanımlanır.
Oysa aile, sadece aynı kanı taşımak değil, birlikte gülmek, birlikte üzülmek, birlikte ağlamak; ekmeği paylaşmak ve dışarıdan gelen misafire bir tas çorba ikram etmektir.
Ailenin kurucusu insanlar değil, alemlerin rabbi olan Allah’tır. Aile kurumunu Allah inşâ eder. Bu sebeple aile, bir ruhtur ve manadır.
Kur’an-ı Kerim’de Rahman’ın has kullarının sözü vardır. Bu ayet, onların dualarıdır. O dua aileye aittir. “Onlar, ‘Ey rabbimiz!’ derler, “Bize mutluluk getirecek eşler ve çocuklar bahşet; bizi günahtan sakınanlara öncü yap!” (Furkan, 74)
Bu ayette geçen “kurrate a’yun” ifadesi, gözümün nuru, gönlümün sürûru demektir.
Aile kurumu, Allah’ın fıtratımıza yerleştirdiği “merhamet” ile birbirine bağlıdır.
Aile, Kurân’a bağlı bir varlık yasasıdır. Hz. Adem ile Hz Havva’dan türeyen aile kutsaldır.
Her şeyi çift yaratan Allah aileyi kuran kadını ve erkeği de çift yaratmıştır. Bunlardan biri olmadan aile yuvası kurulamaz. Bu anlamda kadın ve erkek bir elmanın iki yarısı gibidir.
Aile kurumu medeniyet ile birlikte yükselir ve medeniyet ile beraber yıkılır.
İslam inancında Hz. İbrahim, hem babasını şirkten kurtarmaya çalışıyor hem de oğlu İsmail’i kurban etmek için uğraşıyordu.
Gençlerin aileden istediği en önemli şey; aile ile birlikte olmak ve kaliteli zaman geçirmek. Mesela akşam yemeğini birlikte yemek. Yemekte tüm aile fertleri telefonu kapatıp sohbet etmelidir. Sofrada iken ana haber bülteni bile izlenmemelidir.
Nasıl Bir Dünya Kuruluyor?
Batı dünyası, insan eksenli bir dünya kurmak için Hümanizmi icat etti, sonra da buna post-hümanizm dediler. Allah’ın yerine insanı, vahyin yerine aklı, ahiretin yerine de dünyayı koydular.
Batı aklı ürünü modernizmde kadın ve erkek yok; insan, hayvan ve makinanın eşitlendiği bir dünya var.
Cinsiyetsizleştirme, eşcinsellik, LGBT gibi virüsler aile mefhumuna meydan okuyor; gençleri evlenmekten uzaklaştırıyor.
Amerika’da her yıl 450 bin kadın evlenmeden kiralık anne oluyor. Eşcinsel insanlar da çocuk sahibi olmak istiyor.
Feminizmde çocuk yapmak ve çocukla uğraşmak özgürlüğe manidir.
Aile kurumuna dünya çapında saldırılar yapılmaktadır. Bu saldırılara karşı aileyi nasıl koruyacağız?
Aileyi korumak ve ayakta tutmak için Cumhurbaşkanı Erdoğan 2025 yılını “aile yılı” olarak ilan etmiştir.
Bizim medeniyetimizde aile önemlidir ve kutsaldır. Halk arasında en kötü beddua olarak “ocağın sönsün” derler. Burada ocak; bacası tüten, içinde yemek yenen ailedir. Kutsal olan ocak sönmemelidir.
Kültürümüzde “ana” kavramı çok temel ve merkezde olan bir kelimedir. Yaşadığınız toprağa “ana vatan”, şaşırırsanız “vay anasını!” dersiniz. Bizim medeniyetimizde aile, küçük bir devlettir.
Allah, erkek ve kadın arasındaki ilişkinin teskin olması için iki kelime öneriyor: “Sevgi ve Merhamet”. Her şeyi farklı olan insanların tüten ocak aileyi devam ettirmesi için Allah’ın fıtratımıza yerleştirdiği sevgi ve merhamet değerlerine ihtiyaçları vardır. Bu da ayete göre Allah’ın varlığının bir delilidir.
Aileyi koruyan en temel faktör dindir. Dinde aile kurumu; kadın+erkek = insandır.
Kadın ve erkek birleşince aile olarak tam bir insan oluyor.
Aile, emir-komuta ile çalışan bir kurum değildir. Ailenin devam etmesi için karşılıklı saygı, sevgi, anlayış ve sabır gerekir.
İslam’da kadın ve erkek birbirinin rakibi, düşmanı, hasmı değil; birbirine muhtaç varlıklardır. Erkeğin kavvam/güçlü olması, onun Allah katında daha değerli olduğu anlamına gelmez. Üstünlük -cinsiyete bakılmadan- takvadadır.
Şu ayet bunun ispatıdır: Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır. (Hucurat,13)
Kültür Endüstrisi ve Aile
Her ülke kendi kültür endüstrisini empoze etmeye çalışıyor.
Eşcinselliği anlatan kitaplar bir buçuk milyon satıyor.
Ülkemizde, 2. Mahmut’tan itibaren Batı taklitçiliği devam ediyor.
Bazı ülkeler kültür emperyalizminden korunmak için tedbirler almaya başladı. Mesela Çin, 90 saniyelik diziler yapmaya başladı. TikTok’u yasakladı. Amerika filmlerini azalttı.
Ülkemizde en çok izlenen filmlerden Avatar filmi, ABD’nin Irak’ı işgalini anlatıyor ve hıristiyan azizlerini övüyor. Güya dünyaya kardeşlik mesajları pofpofluyorlar.
Süperman çizgi filmi, 2. dünya savaşında Amerika’nın yenilmeye başladığı zamanda ABD askerlerine cesaret veriyor.
Amerikan Hollywood filmleriyle büyüyen çocuklarımız ve gençlerimiz Batı hayranı olup çıkıyor. Kendi medeniyetine ve kültürüne yabancılaşıyor. Bu taklitçiliği engellemek için emperyalist Batı’nın modernizm-hümanizm kodlarını aile fertlerimize ve nesillerimize iyi anlatmamız gerekiyor.
Biz Batı’nın teknolojisini alırken fikirlerini de alıyoruz. Bu kültür emperyalizmine karşı çıkmak için “zihinsel gerilla savaşı” vermek gerekir.
Çocuklarımız 2 yaşına gelince erkek çocuğuna sen erkeksin, bu değişmez; büyüyünce baban gibi olacaksın denmelidir. Kız çocuğuna da sen kızsın, bu değişmez; büyüyünce annen gibi olacaksın denmelidir ki, çocuk biyolojik kimliğini bilsin.
Aile, Değer ve Yapay Zeka
Aile aklını nereden alıyor? diye bir soru sorulursa, cevabı “dijital”den olur.
Anne ve baba ailede otoriterdir. Yani anne ve babalık görevlerini yaparlar. Bu nedenle çocuklarla aynı -eşit- kategoride anlaşma yapılamaz.
Dijital aletler, 0-3 yaşındaki çocuklar için “elektronik dadı” olarak kullanılmamalıdır. 13 yaşından önce çocuklara telefon alınmamalıdır.
Dijital medyayı şeytanlaştırmayalım.
Sosyal medya, gençlerde derin bir tatminsizliğe yol açıyor. Biz, onlar gibi yiyemeyiz, giyinemeyiz, yaşayamayız...
İngiltere’de bir grup gençten, telefonlarını bir hafta boyunca kapatmaları istenmiş. Araştırma sonucunda, bu gençlerin kaygı seviyeleri yüzde 25 düşmüş, uyku kaliteleri yüzde 30 artmış, hayat tatminleri ise iki katına çıkmış.
Yapay zeka kullanımı her geçen gün hızla artmaktadır. Yapay zeka -chatGPT- beslendiği kaynağa göre cevaplar verir. Her zaman doğruları vermez. Yapay zeka, âlim değildir. Sosyal medyadan din öğrenilip yaşanmaz.
Büyükşehirlerde Aile Olmak
Ülkemizde nüfusun yüzde 78’i büyük şehirlerde yaşıyor. Demografik çöküş yaşanıyor. Çok katlı ve yükselen binalardan dolayı büyük şehir = kaos ve karmaşa demektir.
Kentleşme ve mimari yapının aile üzerine etkilerini araştıran Turgut Cansever, Habitat II raporunda şu konular üzerinde düşünür:
Adalet ve Hak
İsraf ve tüketim çılgınlığı
Sürdürülebilirlik
Çocuk-kadın-anne
Bir evde tek başına yaşayan insanların sayısı ülkemizde de hızla artıyor. Modernizmin getirdiği bireyselleşme, aile kurumunu tehdit ediyor.
Boşanmaların yüzde 90’ı cinsel terapi ile önlenebilir. Boşanan kişiler sebep olarak “cinsel sorunlarımız var” diyemezler. Bu soruna çözüm üretilerek boşanmalar engellenebilir.
Evlenmeyenler cinsel ihtiyaçlarını -gayrı meşru- karşıladıkları için evlenmiyorlar.
Aileyi korumanın yolu ve yöntemi, insanımıza Kur’an’daki ahlakî ilkelerin kodlarını yüklemek ve aileyi sünnetullaha göre yeniden inşâ etmektir.
Ailenin geleceğini, bir slogan olmaktan öte hayatın içine çekmek gerekir.
Karzı Hasen Vakfı evlenecek gençlere destek olmak amacıyla borç para vermektedir.
Biz inanıyoruz ki; güçlü bir aile, güçlü bir toplumun temelidir. Onun için Mehmet Akif’in İstiklal Marşında yazdığı “tüten ocağı” devam ettirmemiz gerekir. Aile varlığımız buna bağlıdır.
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.