Dünyanın en adil olgularından ve hatta en önemlisi ölüm! Ölüm; nefesin son bulması, kalbin bir daha atmaması, küçük kıyamet… Herkes için var, her canlı onu tadacak. Bazılarının ölümü bizde hiçbir üzüntüye meydan vermez, zalimlerin ölümüdür bu! Bazı ölümler ise hiç tanımasanız bile yüreğinizi yakar. Mısırlı Esma’nın ve ümmet coğrafyasında çocukların ölümü gibi. Bir de tam yanınızdan geçenler var ya!
ABDÜLMECİT AVŞAR AĞABEY, DOSTUM!
Gazeteci ağabeyimiz Abdülmecit Avşar’ın vefatını teessürle öğrendik. Daha 3 gün önce beraberdik, bizim büroya geldiğinde uzun uzun konuşmuştuk. “Andınız” ile ilgili düşüncelerimize kısmen karşı çıkıyordu, biz “Ağabey artık şu dayatma son bulsun yeter” diyorduk, o da bize bazı yönleriyle katılmadığını söylüyordu. Ama bunu bir dost olarak, gerçekçi bir insan olarak ve kırmadan-dökmeden söylüyordu. Telefonla görüşmek için odama geçtim. Abdülmecit abi de çıkacakmış, odama girdi, el salladı “Hacım sen yoluna devam et, sıkıntı yok, biz de mazlumun yanındayız” dedi, telefonla görüştüğüm için gülümseyerek karşılık verdim. Ah be Mecit abim, telefonu bir kenara atıp sana sarılsaymışım son bir defa! Olsun, en iyisini Allah bilir ve hakkımız varsa sana sonuna kadar HELAL ediyoruz. Hakiki bir dostu kaybettik, ne varsa gelip yüzümüze karşı takır takır söylüyordu, bunu incitmeden yapıyordu. Mekanı cennet olsun.
ABDÜLMECİT AVŞAR’IN “VALİ ORHAN DÜZGÜN” İLE İLGİLİ SÖZLERİ
Bir de söylemeden edemeyeceğim ve de bunu yanlış tarafa çekmek isteyenler olmasın. Son derece samimi, son derece insancıl bir şey! Mecit ağabey son telefon görüşmesinde bizim İbrahim Karadavut’umuza şunları söylüyor: “Vali beyin yanındaydım abi. Kayseri’de ‘okey oynamayan’,’ iş yapmaya gelen’, ‘halkın içinde olan’ bir Valiyle görüşmeyelim mi yani?”
BEHİCE YAZGAN, MUSTAFA EMİNOĞLU LİSELERİ
Yasakçı zihniyet hiç boş durmuyor. En son bunu Behice Yazgan Kız Anadolu Lisesi’nde gördük. Okul müdürü Nurdoğan Gök beyi tenzih ederim, kendisinin özgürlükçü olduğunu, maksadının öğrencinin gelişmesi olduğunu düşünüyorum. Ama öğretmenler öyle mi ya!? Ne istiyorsunuz 16 yaşına gelmiş ve başını örtmüş genç kızlarımızdan. Girin, dersinizi anlatın ve çıkın gidin! O öğrenciler de sizin ilminizden faydalansın. Ama sen öğrenciyi herkesin içinde sırf başörtü taktığı gerekçesiyle “örgüt üyesi” olmakla suçlarsan, kanunen asıl suçlu sen olursun. Yetkililerin gerekeni yapacağından eminim! Bu duruma inanın öğretmenler adına da üzülüyorum. Ne var derste kendi ilim dalınla alakalı konuları öğrencilere güzelce anlatsan, onları bilgi ile donatsan. Her öğretmenin elbette kendi ideolojisi, siyasi görüşü olacak. Olmaz efendim demeyin, bu bir gerçek! Burada mesele öğretmenin ideolojisi, sağcı-solcu oluşu, hükümet yanlısı ve karşıtı oluşu değil; bu durumları gözönüne alarak öğrenciler arasında ayrım yapmasıdır. Türkiye bizim, Kayseri bizim; hangi görüşe sahip olursa olsun birarada yaşamak zorundayız. Ortak değerler etrafında birbirimize saygı duyarsak daha yaşanır bir hayat süreriz. Aksi takdirde birbirini fişlemek, düşman gözlerle bakmak inanın şu ölümlü dünyada hiçbir işe yaramıyor.
Bir de bazı veliler Mustafa Eminoğlu Lisesi Müdürünün çocukları odasına çağırıp başörtülerini çıkarmaları konusunda telkin yaptığını söylediler. Ancak isimlerinin açıklanmasını istemediler, bu sebeple de haber yapmadık. Sadece duyum aldığımızı söylemekle yetiniyorum. Bir gün bir veli gelir, “Ben buradayım arkadaş, sen de yardımcı ol” derse o zaman işler değişir!