Hacı YAKIŞIKLI

Şu Türkiye Bir Türlü Elden Gitmedi

Hacı YAKIŞIKLI

 Korkmayın, Allah’ın izni ve milletin birliği ile gitmez de! Resmî olarak kurulduğu 1923’ten beri ülkemiz elden gitmedi. En az 600 yıl, dile kolay 600 koskoca sene kullandığı alfabeyi değiştirdiler “bana mısın” demedi. Kılık kıyafetini küçümsediler, hocalarını sarıklı diye, köylülerini çarıklı diye astılar, İskilipli Atıf’ı ibret-i alem yaptılar, “bana mısın” demedi. Kâfir ayağı bu topraklara basmasın, bayrak inmesin, ezan dinmesin diyerek 250 bin şehit verdiğimiz ülkenin anayasasına bizi öldürenlerin kanunlarını koydular, tık yok. Her on yılda bir darbe yaptılar, bir sağdan bir soldan astılar, yine elden gitmedi. Ya hu başbakan astılar başbakan, kurduğumuz Cumhuriyet yani halkın kendi liderlerini seçtiği sistemin Başbakan’ı olan Menderes’i astılar, bir de ailesinden astıkları ipin parasını hakaret edercesine istediler. Yok arkadaş bu ülke bir türlü(!) elden gitmedi. Peki neden? Duyarsızlık mı yoksa sabır mı, âkillik mi yoksa hile-yi siyaset mi, tefrika mı vatan sevgisi mi? Neden?

ÜLKÜCÜ KARDEŞLER ÖZ EVLAT MI ÜVEY EVLAT MI?
Her görüşten birçok arkadaşım var, ama ben her görüşten değilim, kendi fikirlerim var. Neden arkadaş olabiliyoruz; çünkü birbirimize tahammül ediyor, sabır gösteriyor, anlaştığımız noktaları ön plana çıkarıyor, anlaşamadığımız noktalarda “senin inancın sana” diyoruz . Âkil insanlar heyetindeki 63 kişiyle birçok konuda anlaşamayabilirim, ama ülkücü-milliyetçi kardeşimle birçok konuda anlaşabilirim. Onlar da “kan akmasın” istiyor, askerlerimiz ölmesin istiyor. Çözümün PKK ile istişare ederek değil, daha farklı olmasını istiyorlar; fakat bir türlü ne tür bir çözüm istediklerini söylemiyorlar. Bunca protesto ve üvey evlat muamelesi görüntüsünün sebeplerine bakmak gerek. Oysa bu kadeşlerimizde işkencenin, zulmün, susturulmanın ne olduğunu gayet iyi bilirler, öz vatanında parya olmak nedir iyi bilirler. Onların önünde bir set gibi duran polisler TC’nin polisleri, o polislerin coplarından bellerindeki silaha kadar bu milletin parası ile alındı; bu milletin yani ülkücünün, ideolojistin, kemalistin, işçinin, memurun parasıyla alınan malzemeler var ve bu polis kardeşlerimiz de bu ülkeye hizmet eden, vergi veren, canımızı emanet ettiğimiz insanlar.  Ben birçok protestocu grup içinde en çok ülkücü-milliyetçi kardeşlerimi anlamaya çalışıyorum. Gerçek şu ki üvey evlat muamelesi görüyorlar, bunun müsebbibi siyaset kaynaklıdır ve maalesef biraz da kendileridir. Salonlarda bağırmak yerine heyetin karşısına çıkıp “mücadelenizi doğru bulmuyoruz ve biz şöyle bir yöntem öneriyoruz” deseler daha anlaşılır olmaz mı? Onlar biraz da kendilerini bu makama haşrediyorlar. Bakın Kayseri’deki toplantıda herkesi ve her şeyi gördüm. Gelenler bağırarak gitmeyi tercih etti. Bu da bir tercih, lakin bir toplantıya bağırarak protesto için değil illa protesto olacaksa “konuşarak protesto” için gelinir.
İSTİKLAL MARŞI, BAYRAK, ÖĞRENCİ ANDI, MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİ
Mehmet Akif Ersoy, kendisi de sürgünde yaşamış, mazlum bir şair. Yazdığı şiiri milletine hediye etmiş, millet de bu hediyeyi bağrına basmıştır. İstiklal Marşı bizim kıymetli bir kültür hazinemiz, manevi metnimizdir. Olur olmaz her yerde İstiklal Marşı okumak ve bu marşı görüşünü beğenmediği insanlara karşı kullanmak da son derece yanlış. Bu şehitler için saygı duruşu ise bizim kültürümüzün hiçbir yerinde yok, var mı kardeşim, yok işte! Neden illa şehitlere saygı duruşu yaptırmaya çalışılır, şehitlere en büyük saygı onların emanetlerine sahip çıkmaktır. Öğrencilerin her sabah okuduğu ant ise tam bir dayatmadır. Sabahın soğuklarında çocuklara ant okutmak yerine bunu yani çalışkanlığı, doğruluğu yaşayarak anlatmak daha iyi değil mi? İsteyen okutsun, lakin dayatma doğru değil. Mustafa Kemal’in askerleriyiz diye bağıranlar bana sanki az sonra insanları çoluk çocuk duvara dizip kurşunlayacakmış gibi geliyor. Çok sert ve menfurca bir söylem, oysa Mustafa Kemal bu ülkenin bir gerçeğidir, onu “gerçek üstü” hale getirenler ona ve ülkeye en büyük zararı veriyor. Bizler bu vatanın askeriyiz ve bu askerliğimiz Allah rızası için, İslam için, ezan için, milletin ve dinimin sembolü ay yıldızlı al bayrak içindir. Bir şahıs için değildir, bu şahıs kim olursa olsun biz o şahsın değil vatanımızın askeriyiz.
PKK VE ÖCALAN NE OLACAK?
Duygusal başlayalım, direkt topa girelim; bakın kardeşim ben Öcalan’ı sevmiyorum, beşikteki bebeği öldürme talimatı veren bir insanı sevmiyorum, seven varsa da bilemem, ben sevmiyorum. Abdullah Öcalan artık biliyorsunuz idam edilemez, dünkü siyasetçiler Öcalan’ı idam etme iktidarı ellerindeyken bunu yapsalardı Öcalan asılırdı, PKK yine devam ederdi, şu olurdu bu olurdu. Bugün 14 sene önceki Öcalan yok artık ve Öcalan’ın asılması bundan sonra hiç ama hiç kimseye fayda da sağlamaz. PKK’nın çekildikten sonra ne olacağına gelince, işte meselenin mihenk noktası burası ve bunu inanın hiç kimse tam olarak kestiremiyor. Kardeşler, Türkiye’nin kardeş insanları onu bunu bırakın da artık buraya odaklanın. Siz kabul etseniz de etmesenizde bu PKK örgütü millete kan kusturdu, öldürülen PKK’lılardan bahsetmiyorum; esasında onların aileleri de kan kustu. Bu PKK’nın üstünlüğü değil, bu bir kabulleniş değil kardeşim. Olan bir şey bu, olağan değil ama olan bir şey. Onca şehit cenazesi bundan dolayı gelmedi mi? Akil insanlara defolun demek yerine def’olan PKK’nın bir daha türememesi için yapılması gerekenleri düşünmenin zamanı geçmeden bir an evvel tüm partiler, siyasiler, sivil toplum kuruluşları bu konuya eğilmelidir. Bir gün konuya eğilecekler de köprünün altından su akmadan olursa daha iyi olur değil mi? Tüm bunlar Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasından kaynaklanan sendromlar ve biz bu sendromu hala atlatamadık, buna da sonra değinelim, yer bitti. 
Yorumlar 4
yasin yıldız 01 Mayıs 2013 14:11

Türkiye'nin işsiz bırakılması, aç bırakılması, borca esir edilmesi, dininden uzaklaştırılması, Türkiye'nin bölünüp parçalanıp yumuşak lokma yapılması demek olduğunu ifade ederek, Haim Nahum doktrinini, ''Türkiye’yi savaşla yıkamazsınız, yumuşak lokma yaparak yutmalısınız. Bunun için Türk insanını aç bırakmalı, işsiz bırakmalı, borca esir edip batırmalı ve dininden uzaklaştırmalısınız. Bu görevleri yerine getirdiğiniz zaman bunları kolayca yutarsınız''

bora yıldırım 30 Nisan 2013 21:27

sahip çıkarsak elden gitmez, barışolursa daha iyi bir büyük ülke olcağız

Mehmet 26 Nisan 2013 17:09

Ajitasyonlarla, yalan yanlış tarih bilgisiyle araya iki doğru bir kaç caf caflı sözle kaleme aldığınız metni kınıyorum. O kadar çok yanlış var ki; burası düzeltmeye kafi gelmez.Başına insanların ne takıp ne takmadığı önemli deği ama şu dinden tarihinden kopardılar mavalı çok ucuz ve dandik. Osmanlının son 150 senesi içerisinde basılan kitap sayısı 300 okur yazarlık oranı 1000'de 6 halk zaten tarihinden bi haber...Kuranı anlayan yok şeyhler istedikleri gibi çekip çeviriyor halkı öyleki kurtuluş savaşında yunanlılarla birlik olan köyler var sebebi: herhangi bir ingiliz yanaşması sarığını cübbesini giyip fetva vermesi: Kurtuluş Savaşını veren ekibin katli vacipdir...Sizde de kabahat yok şu son günlerdeki moda bu sömürgecilerin elinden kurtuluşumuz olan günlere indirim günlerindeyiz siz de haklısınız ne diyelim...

ozan bacı 25 Nisan 2013 19:11

yoruma gerek kalmadan kardeşimiz o kadar güzel yazmış ki...tüm kalbimizle inanıyor destekliyorum. Rabbim yolmuzu açık etsin hem fikiriz.

Yazarın Diğer Yazıları