
11. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül beyefendi
Kasım OKUT
Efendim müsaade buyrulursa size “hemşehrim” diye hitap ediyorum. Gerek milletvekilliğiniz, başvekilliğiniz gerekse cumhurbaşkanlığınız döneminde temsil ettiğiniz Kayserimizi ve milletimizi üzmüş değilsiniz. İtiraf ederim ki hemşerileriniz ve milletimiz sizi sevdi. Belki de ilk defa mütedeyyin muhafazakar İslam kültürünü yaşayan bir ailenin evladı olarak Reisi Cumhur oldunuz, hele eşiniz Hayrunnisa hanımefendi ismiyle müsemma bir evladımızdır.
Muhterem hemşehrim; siyasette aynı doğrultuda yıllarca beraber çalıştık. 1999 Ecevit hükümetinin İslam düşmanlığı had safhaya gelince İstanbul Beyazıt caminde Cuma günleri namazdan sonra bir dua eylemi başlatıldı. O zaman Kayseri’de bir ses bir hareket yok. Üç radyo yöneticisi ve bir iki gazete yöneticisi karar aldık: “Biz de bu dua eylemini Kayseri’de başlatmalıyız.” Nitekim başlattık. Her Pazar sabah namazında Hunat camiinde bir araya geleceğiz. Ne yazık ki 16 ilçemiz dahil burada 5 dakika konuşacak ve 5-10 dakika dua edecek hoca bulamadık.
Ben beş hafta konuşmak ve dua etmek zorunda kaldım. Her seferinde cami çıkışında polisler beni alıp polis merkezine götürüp ifademi alıyorlar ve korkmam için tehditkar konuşuyorlardı.
Neticede bu eylemde Üstad Mehmet Göktaş hapsedildi. Bir hafta sonrada ben tutuklandım. Cemaatten 3-5 güzel Müslüman tutuklandı. 45 gün Kayseri cezaevinde kaldığım sırada Gültepe’deki evime kadar gelmiş ve ‘geçmiş olsun’da bulunmuştunuz. Ben ziyaretinizi de memnuniyetle hatırlıyorum. Kayseri cezaevindeki mahkûmiyetimin 45. günü bir gece askeri araçla Ankara Ulucanlar cezaevine nakloldum.
Aynı gün 1. Devlet Güvenlik Mahkemesinde bir sürü muamele sonra mahkeme salonunda hazır olduk. Yakınlarım ve dostlarım salonda bulundular. Mahkeme heyetinden ve avukatlardan müsaade aldım. Savunma hakkımı kullandım. On dakika sonra tahliye kararı çıktı. Bu ümmetin duasının sonucuydu. Gerçekten de istisnai bir durumdu. Lütfü ilahi idi. Ancak bu tahliye kararına Kayseri Cumhuriyet savcılığı itiraz etti. Mahkeme 2. DGM’ye intikal etti. Tam iki yıl ayda iki defa olmak üzere mahkemeye Kayseri’den gidip geldik. Sonuçta bir yıl mahkumiyet cezası verildi. Beş yıl ertelendi. Bu cezayı devlet başkanımız Recep Tayyip Erdoğan bey, yine Eski Belediye Başkanımız Prof. Dr. Şükrü Karatepe yaklaşık 325 gün hapiste kalarak ödediler.
Refah Partisi’ne milletvekili adaylığınıza şiddetle karşı gelmiştim. Aynı şekilde Şükrü Karatepe’nin de adaylığına şiddetle karşı çıktım. Sizleri o zaman tanımıyorduk. Refah Partisi İl yönetimindeki çoğunluk sizleri tanımıyordu. İlimize, il dışından gelip kolayca aday oluyordunuz. Kanaatimce bu açıkça siyasi bir gasp demekti. Birileri gece gündüz maddi manevi çalışıyor, partinin davasını en uzak köylere ve mezralara varıncaya kadar anlatıyor. Adım atmadık mahalle köy ve ilçe bırakmıyor. Cebindeki ekmek parasını harcıyor. Bir de bakıyorsunuz ki hiç tanınmayan, bilinmeyen iki adam kalkıp geliyor, milletvekili adayı oluyor ve seçiliyor.
Nacizane şöyle diyordum; Bizim içimizde çok değerli ve kıymetli dava arkadaşlarımız varken neden dışardan aday getiriliyor. Evet onlar iyi birer bürokrat olabilirler. Fakat onlar bizim tabanımıza sahip çıkmazlar. Bizi ilerde tanımazlar. Çünkü o makamlara kolay geldiler.
Nitekim benim yanılmadığım anlaşıldı. Burada tarihi bir realite olarak mertçe ve yiğitçe ifade ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nde Kayseri’nin siyaset tarihinde hiç yorulmadan yıpranmadan hiç çile çekmeden masrafsız milletvekili oldunuz, masrafsız Belediye Başkanı oldunuz. Bu konuda sizler lehine çok ciddi ve çok önemli katkıları olan dava ve gönül dostumuz Şaban Bayrak beyefendinin hakkını unutmamalısınız. Bu vesile ile Refah Partisi’nin, daha sonra Saadet Partisi’nin Kayseri’deki inkişafında büyük emeği geçen çok sevdiğim dava arkadaşım Tevfik Rıza Çavuşoğlu’nu rahmetle ve şükranla anıyorum. Onun hakkını Genel Başkan Necmettin Erbakan, Abdullah Gül bey, Şükrü Karatepe ve Şaban Bayrak ödeyemez. Bu mesele Mahkeme-i Kübra’ya intikal etmiştir. O dönemde partiye büyük hizmetleri olan Kamil Özcan beye, Kenan Mutlu beye, ela gözlü Hacı Yaşar efendiye, Hava İkmal’de görevli Mustafa beye, merhum Mehmet Ali Babayiğit efendiye dua ve şükranlarımı tekrarlıyorum. Bütün bunlara rağmen daha sonra Abdullah Gül beyi, Şükrü Karatepe beyi yakından tanıyınca pek üzülmedik.
Abdullah Gül beyle bir daha görüşmek ve konuşmak hiç nasip olmadı. Devlet başkanlığı döneminde milletimizi üzen hiçbir hareketi olmadı. İslam dünyasıyla olan münasebetlerde bir ölçüde başarılı oldu. Başkan Şükrü Karatepe ile birçok kere görüşebildik. Fikir teatisinde bulunabildik. Hatta dertlerimize ve ammeye ait dileklerimiz konusunda yardımcı oldu. Üstün cesareti ve ileri görüş ufkuyla Kayseri’de mafya bozuntularının belini kırdı. Başkan, mağdurların ve mazlumların hamisi olmaya çalıştı.
Sevgili Başkanın Abdullah Gül Bey bir gerçeği müsaadenizle ifade edeceğim. Siz de bugünkü devlet başkanı, dava adamı, İslam ümmetinin biricik ümidi, dünya mazlumlarının biricik hamisi, komünistlerin, masonların, Siyonistlerin ve çıkarcı güçlerin düşmanı gerçek vatansever Recep Tayyip Erdoğan beyin hakkını ödeyemezsiniz. Bu sadece benim görüşüm değil; milletimizin büyük çoğunluğu böyle düşünüyor ve böyle konuşuyor.
Gerek Dışişleri Bakanı gerek Başbakan gerekse Cumhurbaşkanı olmanızda Tayyip Erdoğan bey büyük çaba harcamıştır. Bu böyle olunca birilerinin teşvik ve tahrikiyle, birlikte kurduğunuz partinin, liderininiz aleyhinde Allah korusun bir tavır almanız tarihi bir hata olur. Tarihi bir yanılgı olur. Zat-ı alinizden böyle bir yanlışlık beklenmez. Milletimiz sizin daima 11. Devlet başkanımız olarak gönüllerde yer almanızı istiyor. O halde, sahibi ve kurucusu olduğunuz Ak Parti içerisinde bir fitnenin doğmasına sebep olacak hareketler affedilmez bir hata olur diye düşünüyorum.
Allah korusun Ak Parti kurucularından Çerkez ırkçılığı asabiyetiyle partiden ayrılan ve dava arkadaşları aleyhinde çalışmış bulunan Abdüllatif Şener gibi olmamalıyız. Halkının yüzde elli ikisinin desteğini almış olan bir mümtaz şahsiyet tek kelimeyle milletin lideridir. Biz onu çok seviyoruz. İslam dünyasıyla birlikte başarılı olması için dua ediyoruz. Tayyip bey İslam ümmetinin yegane ümididir. Dünya mazlum milletlerinin biricik ümididir. Aziz hemşehrim Abdullah Gül bey, İslam dünyasının hatta tüm dünya aleminin üniversite tahsili yapan öğrencilere yardımcı olmak amacıyla kuracağınız İslam vakfının başkanı olarak milli ve İslami bir teşkilatta hizmetler sunmanız size şayestedir. Cenab-ı Hak hepinize sağlık, afiyet ve bereketli ömürler versin.
En az 50 yıldan beri uzaktan yakından siyasetle meşgulüm. Nasıl olsa da devlet yöneticilerine faydalı görüşler sunsam diye çırpınıp dururum. Siyasi tahminlerimde hiç yanılmamış olduğumu söyleyebilirim.
Bu vesileyle Milli Görüş davasının inkişafı yolunda Avrupa Milli Görüş Teşkilatları Genel Başkanlığı yürütmüş olan, uzun yıllar Avrupa’nın tüm ülkelerinde ve Kanada’da olmak üzere yorulma bilmez bir gaye ile çalışmış bulunan merhum Osman Yumakoğulları’nı rahmet, şükran ve dualarımla anıyorum.