Kasım OKUT

Liyakat ve ehliyet

Kasım OKUT

Devlet yönetiminde birinci derecede önemli olan makamlara ve mevkilere liyakat ve ehliyet sahibi kişilerin getirilmesidir. Layık olmayan ve ehil olmayan insanlara devlet yönetimi teslim edilirse o devletler çökmeye başlar. Duraklar, yıkılır gider. Hele hele ülkede taht kavgaları varsa, şehzadeler arasında düşmanlıklar sürüyorsa devletin çöküşü başlamış demektir.
Tarihte bunun sayısız örnekleri vardır. Bizans, tarih sahnesinden bu yüzden yok oldu. Anadolu Selçukluları bu yüzden yıkılıp gitti. Beylikler adı altında bölünüp parçalanan bu şerefli devlet milli bütünlüğü kaybetti. İlahi bir tecelli olarak Söğüt’te neşv-ü nema bulan Osmanlı beyliği İslam’ın temsilcisi oldu. Selçuklu atalarının İslam’a, Kuran’a ve İslam ittihadına asırlarca devam eden hizmet nöbetini devraldı. Bu kutsal mefkûre yolunda 633 yıl üç kıta üzerinde hükümran oldu. Bugünkü Filistin topraklarının Hz Ömer’den sonra fatihi olan Selahattin Eyyubi büyük haçlı ordusunu mağlup ederek Eyyubi devletini ortadoğunun hâkimi kaldı. Bu cihangir ve mümtaz zatın ölümünden sonra üç oğlu arasında çıkan ihtilaftan dolayı Eyyubi İslam devleti üç parçaya bölündü. Daha sonra Abbasîler Eyyubi devletine son verdiler.
Yine iç isyanlar ve derebeyler arasındaki ihtilaflar yüzünden Almanya imparatorluğu Almanya ve Avusturya olarak iki devlet haline geldi. Tarihte bunun birçok örnekleri bulunmaktadır. Avrupa’nın on ayrı ülkesinde hizmetleri olan bir kişi olarak batıyı ayakta tutan amilleri araştırmış oldum. Batı ülkelerini ayakta tutan en önemli ve birinci derecedeki faktör; idari makamlara kesinlikle çok yönlü başarılı olan insanların getirilmesidir. Bir kimse kolay kolay idari mevkiye getirilemiyor. Bu konuda rüşvet ve iltimas yollarının büyük ölçüde kapalı olduğunu tespit edebiliriz. Aslında batı toplumu bir koyun sürüsü gibidir. Ancak toplumun devlete güveni tamdır.        
Nitekim insanla insan arasındaki fark yerle gök arasındaki fark kadar olabiliyor. Bir ülkedeki yöneticiler liyakat ve ehliyet özelliklerinden uzak, kabiliyetsiz ufuksuz, vatan sevgisinden mahrum, hizmet aşkından nasipsiz iseler görevleri gereği işlerde adil olamayan ideolojik davranan halkın ıstırabını paylaşmayan, halkla kucaklaşamayan durumdaysalar, ülkenin kalkınması ve ilerlemesi, ayağa kalkması mümkün değildir.
Buradan hareketle partiler aday adayları arasından seçecekleri milletvekili adaylarını tereyağından kıl çeker gibi seçmelidirler. Eğer sağdan soldan bir takım adamların meclise gitmelerine vesile olursanız büyük vebal altında kalırsınız. Burada rüşvet ve iltimas çarkları çalışacaksa ülkeye yazık olur. Millî vicdan hançerlenmiş olur. Kesinlikle partisine yıllardan beri hizmeti geçen, parti tabanının güvenini kazanmış, toplumun vicdanında dürüst, çalışkan, herkesi kucaklayan özellikleriyle şöhret kazanmış kimseler adaylıkta öncelik hakkına sahip olmalıdır. Kişinin zengin olması, dünyevi makam ve şöhret edinmiş olması adaylıkta tercih sebebi olmamalıdır. Bu gibiler iyi bürokrat olabilirler. Fakat parti tabanını temsil edemezler. Partinin davasına ve idealine sahip çıkamazlar. Bunun örneklerini son otuz yıl içinde gördük ve yaşadık. Aday olacak şahıs gerçekten hizmet ehli, hayır ve iyilikte önde olmalıdır. Temsil ettiği şehir halkı bu duruma şahittir. Aday olacak şahıs gerçekten cesur, eğilmeyen bükülmeyen, daima hakkı savunan bir özelliğin sahibidir. Aday olacak şahıs her şeyde ve her meselede maddeyi değil manayı ön planda tutan özelliklerin sahibidir.
Aday olacak şahıs şöhrete bulaşmamış, gösteriş budalası olmamış israfa bulaşmamış örnek şahsiyet sahibi olacak. Aday olacak şahıs vatana, millete hizmeti halka hizmet olarak bilecek kabiliyette ilim ve irfan sahibi olacak vs…  İşte bu özelliklerle muttasıf olan üstün insanları meclise gönderebilirseniz Türk devleti milletiyle birlikte yeniden şahlanacak, insanlığın önderi olacak, dünyaya hak ve adaletin yeniden gelmesini sağlayacaktır.
 Malumunuz özel işlerde ticari şirketlerde yönetici olanlar çok akıllı, çok zeki ve çok çalışkan olanlardır. Bir fabrikanın veya bir ticari şirketin başına hiçbir zaman layık olmayan kimselerin getirilmediği hepimize malumdur. Hatta ehliyetli adam bulamıyorsa iş sahipleri başka ülkelerden başarılı yöneticiler getirmektedirler. Neticede çalışmak ve sonsuz gayret kuldan, başarı yüce Mevla’dandır.
 
 

Yazarın Diğer Yazıları