
Nikâh ölümle mukayyeddir
Kasım OKUT
İslam’da nikâh ölümle mukayyeddir. Bu esası altmış yıldan beri anlatmaya ve öğretmeye çalıştım. Ülkemizde İslam kültürümüzün hâkim olduğu dönemlerde dedelerimizin ve babamızın dedeleri döneminde başka bir ifadeyle Cumhuriyet’ten önce nikâhı kıyılan eşler bir yastıkta ölünceye kadar yaşamak inancında idiler. O dönemlerde boşanmak binde bir bile duyulmazdı, görülmezdi. Yüz hanelik bir köyde veya büyük bir mahallede yarım asır geçmeliydi ki orada bir boşanma hadisesi olabilsin. Daha doğrusu boşanmak büyük hata idi. Gökler ve yerler titrerdi, ürperirdi. Çünkü evlilikler karşılıklı aile meclislerinin kararı ve mutabakatıyla gerçekleşirdi. Ebeveynler kızlarına ‘kızım sen inşallah hayat boyu eşinle yaşayacaksın, artık öldüğün zaman eşinin mezarlığına gömüleceksin’ diye ihtarda bulunurlardı.
Her zaman ısrarla söylüyorum. Nikâh ömridir, hayat boyudur. Haramı helale inkılap ettiren manevi ve ilahi bir anlaşmadır. Çünkü nikâh akdi Allah ve Resulünün adına, mensup olduğu mezhebinin içtihatları adına icra edilmiştir. Nikâh, herhangi bir şahıs adına, herhangi bir kurumu adına akdedilmez. İcap ve kabul ile birlikte aile büyüklerinin de muvaffakatı gerekmektedir. Aslında iki kişi arasında yapılan en ağır, en ciddi ve hayati antlaşma nikâh akdi anlaşmasıdır. Günümüzde evlenen gençlerin dörtte biri kısa sürede boşanıyor. Onların evliliklerinin sebeplerini dini, ahlaki, sosyal, kültürel, psikolojik olarak araştırmamız gerekir.
Eğer tarihteki İslami kültürümüzü yeniden canlandırabilirsek boşanmaların önüne acilen set çekmiş olacağız. İslam’da evlilikte küfüve yani denklik esası vardır. İmandaki sadakat, yaştaki uygunluk, asalet, ahlaki güzellik vs…
Denklik öncelikle kadınlar için şart olmuştur. Erkek dengi olmayanlarla evlenebilir. İsterse kendinden yaşlıysa evlenebilir. Erkek kendinden daha az tahsilli, daha kısa boylu biriyle evlenebilir. Ben burada ‘nikah hayat boyu şartıyla akdedilmiştir’ prensibini ifade ederken ‘boşanmak yoktur’ demiyorum. Büyüklerimiz evlenmek farz, boşamak sünnettir dediler. Boşanmanın yasak olması Katolik mezhebinin olmazsa olmaz kuralıdır. Hâlbuki boşanmak bazen dünya şartları içerisinde mecburiyet haline geliyor. Boşanmak istedikleri halde boşanamayan eşler bir ömür boyu ayrı yaşamak zorunda kalıyor. Bu yüzden batı toplumları zaman zaman boşanmanın gerekliliğine istinaden büyük protesto yürüyüşleri yapıyorlar. Özellikle İtalya’da Katolikler Papalık merkezine karşı isyanlarını sürdürüyor. Hamdolsun İslam’da böyle bir şey yoktur. İslam eş seçiminde son derece dikkatli olmayı, denklik kurallarına uymayı, Allah’ın hükmünden ayrılmamayı emrediyor.
Muta haramdır
İran şiasından ve diğer Arap ülkelerindeki ateist ve sosyalist İslam düşmanı yazarların sapık fikirlerinden etkilenen bizdeki gafil ve gösteriş şöhret budalası hoca bozmaları ‘muta nikâhı denilen muvakkat, geçici ve muayyen bir zaman için anlaşmalı nikâh vardır ve caizdir’ demektedirler. Muta nikâhı dört hak mezhebinin müctehidleri nezdinde batıldır. Haramdır ve caiz değildir. Böyle bir nikâh fuhuş ve zinanın kapılarını açar. Milyonlarca zina mahsulü nesepsiz çocukların ortaya çıkmasına sebep olur. Yukarıda arz ettiğim gibi insanlığın en hayati konusu olan aile hayatını kimse hafife alamaz, onun temellerini çürük bir temel üstüne inşa edemez. Ederse de aile binası çabucak yıkılır, yok olur. Mevcut yasalarla boşanmanın zorlaştırılması ve uzatılması hiçbir hayırlı sonuç vermiyor diyebilirim. İslam hukukunda üç talakla sünnete uygun şekilde boşanan kadını artık kimse bir daha alamaz. Alınması kesinlikle haramdır. Ancak eşinden boşanan kadın üç ay on gün geçtikten sonra başka biriyle evlenirse yahut bu yeni eşinden boşanırsa veya bu yeni eşi ölürse önceki boşandığı eşiyle tekrar evlenebilir. Eğer koca mevcut boşanma yasalarını uygulayan hâkime ‘sayın hâkim bey! Siz bu yasalara göre boşuyorsunuz. Ancak ben İslam inancına göre eşimi boşamıyorum’ dese bu boşama dinen gerçekleşmiş olamaz. Dolayısıyla bir ay hali sonucunda bu şahıs eşine dönebilir. Bu sebepten dolayıdır ki milletimiz resmi nikâhla birlikte mutlaka İslami nikâhı akdetmektedir.
Her zaman arz ettiğim gibi nikâhın muhtevası değişmediği sürece resmi nikâh nüfus kaydı olmaktan ileri gidemez. Bu nikâh mutlaka gereklidir. Ancak bu nikâh eksiktir. İslami nikâh değildir.