Abbasi devletinde “etraftaki ülkelerden gelen uyarıların” ve “halktan yükselen tepkilerin” hiçte yersiz olmadığını düşünmeye başlar.
Bu süre içinde Bermekiler Halife Harun Reşidin kendilerine beslediği büyük güven ve yakın ilgiyi istismar ederek sadece saray kademelerini değil eyaletleri de kendi yandaşlarıyla yönetmeye başlarlar.
Devletin her kademesini anlayacağınız bir “ur” gibi sarmışlar. En ücra yerlerine bile kendi adamlarını yerleştirmişlerdir.
Yattığı derin uykudan uyanan Halife, Bermekilerin bir devlet içinde “geometrik devlet” kurmak için uğraştıklarını ülkenin her yanını ele geçirdiklerini ve kendisini devre dışı bıraktıklarını fark edince derhal emir verir.
“Bermekileri kılıçtan geçirin! Yaşlılarını da zindana atın.”
Emir yerine getirilir. Bermekiler öldürülür.
Peki, bahçıvana ne olur?
Halifenin emri üzerine görevliler bahçıvanın evine de giderler. Ya kılıçtan geçirecekler ya hapse atacaklardır.
Ama bahçıvan hemen “Bermeki olmadığına dair halife imzalı belgeyi gösterir.
“Gördüğünüz gibi ben Bermeki değilim” der ve kellesini kurtarır.
Kılıçtan geçirme ve zindana atma operasyonu sona erince Harun Reşid son durumu öğrenmek için kurmaylarını çağırır ve sorar:
“Emrimi yerine getirdiniz mi?”
Kurmayları der ki;
“Listedeki herkes ya kılıçtan geçirildi ya zindana atıldı. Sadece bir adam kaldı. Ama ona dokunamadık. Çünkü elinde sizin imzaladığınız belge vardı.
Halife “hatırladım ben onu. Onu bulun ve bana getirin” der.
Bahçıvan huzura getirilince Harun Reşid sorar adama;
“O gün Bermeki olmadığına dair benden ısrarla belge istedin. Bende verdim. Peki, bugünlerin geleceğini nereden anladın?”
Bahçıvan der ki;
“Sultanım hani o elmayı kopartmak isterken vezir sizin omzunuza basmıştı ya. İşte o an anladım ki eyvah bizim sonumuz geldi.”
Harun Reşid araya girip, “ama ben söyledim omzuma basmasını” deyince bahçıvan der ki;
“Fark etmez sultanım. Sizin sultan olarak vezirinizin omzunuza basmasını istemeniz bir alicenaplıktır, büyüklüktür. Siz istemiş olsanız bile vezirinizin omzunuza basması ise hem şımarıklık, hem had bilmezlik hem de küstahlıktır. Sizin omzunuza basıp meyveyi koparmak yerine pekâlâ beni çağırabilir ve benden isteyebilirdi. Bir adam vezir de olsa Sultanın omzuna basacak kadar cüretkâr ve had bilmez olduysa bunun sonu felakettir. Ben de o gün bu felaketi gördüm ve sizden o belgeyi istedim”
Üzerinden asırlarda geçse de isimlerin yerlerini değiştirdiğinizde bugünkü olayları görmek için ya bahçıvan olmalı yada tarihi iyi okumak gerekiyor.
Önemli olan haddi aşmamak…
Haddi bilmek…