Bugün unuttuğumuz iki kavram..
İncelik…
Tok gözlülük…
Geçtiğimiz günlerde bu iki kavramı bir cami avlusunun tenha köşesinde görünce paylaşmak istedim.
Biliyorum alakasız gibi görünen bu iki kavramın cami avlusunda ne aradığını merak etmişsinizdir.
Yolum İzmir İkiçeşmelik'teki Natürzade Camisi'ne düşene kadar ben de sizin gibi düşünüyordum…
Caminin avlusundaki taş birden beni yüzyıllar ötesine götürdü.
Bir taşın yüzyıllık seyahati nasıl olur demeyin.
İnsanlar arasında gelir ve konum açısından mutlaka farklılıklar vardır.
Her toplumda zenginler ve fakirler mutlaka olacaktır.
Fakirlerin bu toplumda, ezik, kimsesiz, unutulmuş hale düşmemesi, zenginlerin de kendi zenginlikleri içerisinde kendilerini kibirli görmemeleri adına sadaka verilmesi, onları birbirine yaklaştırır, aralarındaki sevgi bağını kurar.
Bunun da en güzel örneği, Osmanlı'da gelenek haline gelen sadaka taşlarıdır.
Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver, sadaka taşlarının yapısı ve fonksiyonunu şu şekilde aktarıyor: “Sadaka taşı, 2 metre yüksekliğinde mermer bir sütundur. Üstünde bir çukur vardır. Eski dönemlerde buraya yolu düşen hali ve vakti yerinde olanlar, mermerin üstündeki çukura bir miktar para bırakırlar.
Derdini kimseye açamayan onurlu gerçek fakir, ihtiyacı olunca oradan para alır.”
Zengin yardım etmek istediği zaman, özellikle gece karanlık vakitler seçiliyor, sadaka taşına parasını bırakıyor.
Fakir de yine o sadaka taşından sadece kendi ihtiyacı olduğu kadarını alıyor.
Yani zenginimiz anlayışlı, düşünen insan; kibirli değil, gururlu değil.
Zekâtını, sadakasını verirken gözünün içerisine bakarak fakiri incitecek bir yapıda değil.
Tamamen mütevazı ve işin hiç reklamına kaçmadan gizli yardım ediyor.
Fakirimiz de bencil değil, diğergamlığı üzerinde ve geliyor, 'Benim ne kadar ihtiyacım var? 10 liraysa, o 10 lirasını alıyor. Kendisinden bir başka fakiri de düşünecek anlayışta.
“Sadaka taşı" geleneği ile ihtiyaç sahiplerine yardımın büyük bir incelikle yapıldığını, yine aynı şekilde yardıma muhtaç kişilerin de bunu büyük bir tok gözlülükle karşıladığını görürüz.
Sadaka taşı uygulaması, Osmanlı imparatorluğu zamanında uygulanan çok zarif bir yardımlaşma geleneğidir.
Günümüz insanının bu anlayışın çok uzağında olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz. Ancak kültürel kodlarında genlerinde diğergamlığı yardımlaşmayı taşıyan ülkemin insanlarını özellikle Ramazan aylarındaki bu manevi iklimimin havasının teneffüs ederken sadaka taşlarını yeniden düşünmesi hatırlaması gerekiyor.
Tarihinde dünyaya insanlık dersi veren bu necip milletin evlatları İnşallah, sadaka taşlarının anlayışı yeniden günümüze yansıtır ve fakir ile zengin arasında yeni bağlar kurulur. Yeni atmosferler oluşturulur ve veren el de alan el de mutlu olur.