Tercihler, hayatımızın vazgeçilmezleridir. Yaptığımız her tercih bizi sonunda bir noktalara götürür. Bazen tercihlerimizin hayatımızı yönlendirdiğini görürüz. Tercihlerimizdeki yanlışlarımızın bizi istemediğimiz alanlara götürüp bıraktığına şahit oluveririz.
Ama ne yaparsak yapalım, tercihlerimiz bizim yol haritamızı belirler. Onun için tercih kelimesi görünüşte altı harfin yan yana gelişiyle oluşmuş bir kelimedir. Ruhu yok gibi algılarız. Ama o kelime adeta sihirli bir kelime halinde hayatımızı şekillendirir.
Neden tercih kelimesi üzerinde bu kadar durduğumu merak edebilirsiniz. Aslında bu köşe yaşadığımız belde ile ilgili yazıların yer aldığı nokta… Elbette ki insan olarak yaşadığımız bölgemizde önce kişisel, sonra da toplumsal tercihlerimiz olacaktır. Ve neticede yaşadığımız beldenin yaşanabilir olmasında hep bu tercihlerimiz bizi şekillendirmeyecek mi?
Öyleyse kendimize şu soruyu sormakla başlayalım;
“ Neden Tire’de yaşıyorum?” Bu sorunun cevabı olarak bir çok gerekçeleri sıralayacaksınız. Bu gerekçelerinizi alt alta yazdıktan sonra bu beldede yaşamayı tercih etmenizin tek ama geçerli nedenini yazınız. Sonrada oturup bu tercihi birkaç defa iç dünyanızda hissederek tekrar edin. Ardından da yaşantınızla tercihiniz arasında ki örtüşme yada ayrışma noktalarını içinizdeki hiçbir zaman aldatamayacağınız “ ben” ile tartışın…
Eğer tercihleriniz ile yaşantınız arasında örtüşme varsa işte hayatınızdan lezzet almaya başlamışsınızdır. Çünkü tercihleriniz doğrultusunda yaşantınızda güzel şeyler görecek ve bu güzel şeylerden lezzet alacaksınız. Ama tercihleriniz ile yaşantınız arasında örtüşme yerini ayrışmaya bırakıyorsa orada temel bir sıkıntı ortaya çıkmış demektir. Önce bu makasın kapanması için gayretinize ihtiyaç vardır… Bu gayretiniz sizin yaşadığınız beldeden tat almaya, küçücük bir çiçekten, sokaktaki bir kaldırım taşından mutlu olmanızı, simitçinin sesinden huzur duymanızı sağlayacaktır. Ne dersiniz tercihlerimizi kişisel olarak yaşadığımız belde de yeniden gözden geçirerek hayatınızı ayrışmalardan, örtüşmelere taşımak daha anlamlı değil mi?
Ya yüzyıllardır aynı mekanda, aynı çarşıda oturup da rafının bile değiştirmemek için direnen esnafa ne deneli? Değişen ve yenilenen dünyada tercihini hep değişmemek üzerine kurgulayan kişi olarak acaba bizim de içinde yaşadığımız mekanı yenilememiz gerekmiyor mu? Farklı beklentiler, farklı istekler karşısında direnç noktaları oluşturmanın önce bizim sonrada birlikte aynı kaderi paylaşanlar için bir handikap değil mi?
Toplum olarak tercihimizi belirlememiz, yaşadığımız belde de daha tat alınabilir bir mekan oluşturmanın unutmayalım ki hepimizin ortak mutluluğu olacaktır.
Öyleyse neden tercihlerimiz belirlerken bizlere hizmet veren insanlara bunu duyurmuyoruz? Neden kültürümüzün, örfümüzün yansımalarını tercihlerimizin arasına almıyoruz? Neden tarihsel dokunun korunması konusunda çalışanlara “bizde tercihlerimizin sizin tercihleriniz gibi olmasını istiyoruz” diye onlara manevi destek olmuyoruz? Neden tercihlerimizi hep kendimize saklıyoruz? Neden tercihlerimizi birilerine, bir yerlere duyurmaktan çekiniyoruz?
Unutmayalım ki kişiler, mekanlar ve şehirler hep tercihlerle belirlenir. Nasıl bir tercih yaparsanız öyle bir kişiliğiniz, öyle bir mekanınız ve öyle bir şehriniz oluşacaktır. Eğer memnuniyetsizlik katsayımız yüksek ise unutmayalım ki bu katsayıyı önce kendi iç dünyamız sonra da toplumsal tercihlerimiz belirler….