Mehmet Fatih OKUT

Düşünmek, inanmak ve yaşamak…

Mehmet Fatih OKUT

HAŞA !, ilah olmak en ufak bir acizliği kabul etmez. Zerrelerin zerresi kadar aciz olan ilah değildir.
Yerler ve gökler bir tek sisteme tabi olarak yürüyorlar.
"Birden fazla ilah olsaydı" bile denilemez.
HAŞA ! Onların kapışması, birbirlerini aciz bırakmaya sebep olurdu..
Varlık aleminde birden fazla ilaha yer yok. Hatta zerrelerin zerresi kadar bile..
Sizi bir örneği düşünmeye davet ediyorum: Mesela bir taşın, bir santimetresini ona bölün, onun bir milimetresi çıkar karşınıza. Eğer 10'a değil de 10 tirilyona bölerseniz karşınızane çıkar? Çok basit, taşın on tirilyonda biri.. Kısadan söyleyeyim; kaç tirilyona bölerseniz bölün orada bir şey var. Lakin biz artık onu göremiyor hale geliriz. Aciz kalan biziz. ORADA BOŞLUK YOK ! Peki nereye doğru gidiyor? Tabiki Hû'ya.. Her şeyin sonuçta Allah'a döndürüleceğini, yine bize Allah C.C. söylüyor..
Dediğimiz gibi; zerrelerin zerresinde boşluk yok. Allah'tan başka ilah yok.
Bilimde 'boşluk' denilen yer de boş değil. Cinsi farklı sadece. Orası bir mekan ve varlığı temsil ediyor.
Birden fazla "varlık düzeni" ve "var olma şekli" yok. Yani format bir tane..
Allah birdir ! Bu çok açık.
Allah C.C. her şeyi yoktan var edendir. Şimdi isterseniz delilleri yukarıda anlattıklarımızla birleştirelim, çünkü Allah'ın ayetleri yarattıklarıyla birleşir :
"Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka ilahlar olsaydı, kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu. Demek ki, arşın rabbi Allah onların nitelemelerinden uzaktır, yücedir.(Enbiya, 21/22)
Ama onlar Allah'ı bırakıp kendilerine ne faydası ne de zararı dokunan şeylere kulluk ediyorlar. Zaten inkarcı kişi rabbine karşı inkarcıya arka çıkar.(Furkan,25/55)
İNSANLIK aslında düşünmüyor. Bunu Alman Heiddeger de söylemiş ki doğrudur. Rahmetli Cemil Meriç'in de " dünyada birkaç adam düşünür, diğer insanlar da onların düşündüklerini düşünür" sözünü okuduğumu hatırlıyorum.
Etrafımız 'düşünce' adı altında, lakin 'düşündürtmeyen' kalabalık ve sığ fikirlerle sarılmış durumda..
Düşünebilmek için bütün bu enkazın altından kalkmak, ondan sıyrılmak ve ümmileşmek gerekiyor. Yaratılışın anlaşılmasına doğru yol almalıyız.
Sonra ne yapmak gerekiyor derseniz, çözüm çok açıktır; emrolunduğumuz gibi dosdoğru olmak ! Biraz açalım.
Eğer biz, Allah ve Rasulünün (S.A.V) bildirdiklerini yaparsak ve bunun bedelini ödersek, rabbimiz bize bilmediğimizi de öğretecek. İşte buna hikmet diyoruz..
Ve bu yolculukta bizi hakikate hikmet taşır dostlar.
İçinde bulunduğumuz 'kirli çağ' yok olmak üzere. Çünkü yanlış.! Zorbaca kendini dayatıyor. Sömürüyor. Kan döküyor. Sonuçta tüketiyor ve 'tükeniyor'. YANİ YARATANLA ZITLAŞIYOR BU ÇAĞ !
Hakikatin izini sürmeden, 'düşünme biçimimiz' gerçekçi olamaz.
Bir şeyi ve her şeyi düşünme biçimimizi hakikatle beraber oluşturursak o zaman 'gerçekten düşünmeye' başlarız.
İşte bu 'düşündürtmeyen' çağın üzerimizdeki kabuğunu kırmak için, çağı yarmak için, bu zencirleri kırmak için :
HEP DOĞRUYA İNANMAK,
HEP DOĞRUYU SÖYLEMEK,
HEP DOĞRUYU YAPMAK VE YAŞAMAK ZORUNDAYIZ.
ARKASINDA ÖLÜM BİLE OLSA !
 

Yazarın Diğer Yazıları