Murat ÇAKIR

Yazmazsam çıldırırım!

Murat ÇAKIR

 
Bizimkisi ve arkadaşları yanlarına aldıkları gençlerle beraber Kudüs mitingine doğru yola çıktılar. Yolda başka neler yapılabilir; “sadece Kudüs değil tüm İslam coğrafyasındaki mazlumların sesi olduğumuzu duyurmak; ama Kudüs' ü, Arakan' ı, Yemen'i ve diğer mazlum coğrafyadaki yerleri kutsamadan, bilinçlendirerek, bizim için ne anlama geldiğini öğreterek, gerçek anlamda oralara yardım etmeliyiz ki, daha kaliteli ve çözüme odaklı eylemler ve yardımlar olsun.” diyerek sohbet ediyorlardı.
 
Yavaş yavaş miting alanına yaklaştılar, bir anda; daha dün bütün STK yönetimindeki makam sahiplerine kendi elleriyle gelmeleri için davetiye götürdüğü "Ortak Davamız Kudüs" konferansına gelmeyen yöneticileri gördü, hepsi birbirlerine sahte gülücükler atarak, kameraların kadrajına girmek için yarışıyorlardı. Bizimkisinin yanında bulunan ve “ahretliğim” dediği arkadaşı bunun farkına varmış olmalı ki; "Bak koltuk sahiplerine, dünkü programda yoktular ama bugün kameralar var diye en öndeler" dedi. "Kameraların gücünü gördün mü? Eğer sen, bir mevki sahibi olsaydın düzenlediğiniz konferansa gelirlerdi" diye ekledi kızgın bir ifadeyle... Bizimkisi sustu ve Belediyenin yapmış olduğu masaya sandalyesini düzelterek, cebinden çıkardığı kağıt ve kurşun kalemle; ruhumuzu işleyenlere, ruhumuza işleyenlere hürmetle bir kaç kelam yazdı oracıkta.
 
Hayata başladığımızda herkes değer kazanmak için uğraşır. Kimileri alın teri ile mücadele verir, kimileri birilerin sırtına basarak. Peki, biz zaten değerli başlamamış mıydık hayata? Bize gösterilen değer neydi? Hayatı nasıl yaşamalıydık? Biraz daha başarı için ve biraz daha unvan için ve biraz daha makam için mi yaşamalıydık? Ne uğruna olmalıydı mücadele? Kendimizi önemli biri olarak göstermek mi?
 
Aslında hiç birimiz değerli olmak için bir etikete, bir vasfa ve bir makama ihtiyacımız yok. Bizler zaten insan olarak eşref-i mahlukatız. Bizi, Allah yaratarak değeri vermiş zaten. Ve bizler bu değeri kaybetmemek, insan kalabilmek için mücadele vermemiz gerekir. Hangi değer, hangi unvan, hangi makam ve hangi etiket Allah' ın bize verdiği değer, ünvan, makam ve etiketten daha değerli hissettirebilir bizleri. Bizler bilmez isek insan olmanın kıymetini, kendimize vermemiz gereken değeri; kaybetmek korkusuyla oturduğumuz o koltuklar, o makamlar bizi değerli yapmaz, bizi insan yapmaz. Demiyor mu? Hz. Ömer; ''Kişiliğini makamından alanlar, makamdan sonra kişiliksiz kalır'' diye. 
 
Eğer yapacağımız mücadele Allah rızası için olmuyorsa oturduğumuz makamlar, dünya lığımız da önde olmamızı, bir cemiyete girdiğimizde kişilerin ayağa kalkmasını, saygı duyulmasını sağlayabilir. Lakin mahşerde bizi rezil eder. Bu ilgiden, alakadan başımız döner ve farkına varmadan şeytanın hizmetine köle, değeri bulunmayan değersiz bir insan olup çıkarız. Allah'ın rızasını kazanmak için makamlar sadece araç olmalıdır. Bizi yoktan var edene kul olma mücadelesi, insan olma şerefini hatırlatacak en iyi yoldur. Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Rabbimiz iyi kul olma şerefine erişmeyi bizlere nasip etsin. Bizlere oyunlar kurmaya çalışan, kulluğumuzu engellemeye çalışan şeytanın şerrinden korusun. Makamlarla, mevkilerle, fazla ilgi alakadan oluşan baş dönmeleri ile kendi değerini, kendi kıymetini bulduğunu zannedenler aldanırlar..
 
Yazdıklarını buruşturup, kalemi ile birlikte çıkardığı cebine tekrar koydu.. Koyarken Bir abisinin sözleri geldi aklına;
 
"Tribüne oynamak Yahudi şiarıdır. Müslüman  şahsiyetlidir. İnsanlar nefislerindeki değerleri nebi şahsiyeti ile değiştirmezse Üzerlerindeki hüküm değişmez. Bir şeyi başarmak zorunda değiliz, ancak o yol üzere olmalıyız."
 
Ve ahretliği ne dönüp "Allah bize bizden daha fazla değer veriyor ve hepimizle teker teker ilgileniyor. Sınav sistemi kusursuz ilerliyor" dedi...
 
"Kahrolsun İsrail" diye bağıranların yanına giderken bir ayet düştü aklına;
 
"Toplanma gününde Allah sizi bir araya getirecektir. O gün, aldanışın ortaya çıkacağı gündür. Kim Allah' a inanır, makbul ve güzel işler yaparsa, Allah onun günahlarını siler ve devamlı kalmak üzere içinden ırmaklar akan cennetlere koyar. İşte en büyük kurtuluş ve saadet budur."  (TEGÂBUN SURESİ 9)
 
 
 

Yorumlar 1
Hasan Kiraz 13 Aralık 2017 12:03

Bu yazıyı yazan Murat abime saygılarımı sunuyorum ve gerçekleri hakikatleri dile getirdiği için Allahın (cc) yardımı bu güzel hizmete yardım edenlerin yanında olsun...

Yazarın Diğer Yazıları