Murat MARAZ

Yalan dünya diyoruz, ama biz yalan söylüyoruz

Murat MARAZ

S.Aleyküm; Uzun bir aradan sonra buradayız. Ama hayatta ki değişiklikler ile. Bazıları dünyasını değiştirdi; bazıları dünyaya gelen bebekle hayat buldu. Ne neden niçin nerde derken hayat bitti işte dünya değişti.

Yalan dünya diyoruz, Ama biz yalan söylüyoruz. İnansak yalan olduğuna söz de kalmaz kolay bırakırız orayı.

Mübareklerin mübareği yine sohbetinde: “Gıyamazsan başa cana;  Irak dur girme meydana; Bu meydanda nice başlar;  Kesilir hiç soran olmaz. ALLAH yolunda canın başın kıymeti olmaz. Candan baş-tan geçemiyorsan girme buraya” demekte. Hoş bizim anladığımız filan yok ama ALLAH rızası dünya malından üste olsa gerek… Mübareklere selam olsun… Allah başımızdan onları, bizim elimizi de onların eteklerinden eksik etmesin…

Fırat ve Dicle havzasındaki bereketli topraklar, ilk çiftçilik uğraşısının başladığı yerlerdir. Yabancı araştırmacıların da fikir birliği içinde oldukları üzere; buğday, arpa, yonca, soğan, sarımsak, üzüm, lahana, havuç, bezelye ve armut gibi bitkilerin anavatanı gerçekten de Anadolu' dur. Kıymetini bir türlü bilemesek ve hakkını tam anlamıyla veremesek bile, koca yerküre üzerinde yaşamaya uygun böylesine zenginliklerle dolu bir toprak parçası da çok fazla sayıda değil belki…

Gelelim bu haftaki konumuza. BUĞDAY...   Lifli gıdalar sağlıklı bir beslenmenin temelidir. Buğdayın dış kabuklarından elde edilen kepek de, genellikle mısır gevreği türü yiyeceklerle tüketilir. Kepekli buğday unundan yapılan kurabiye vb. bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar ve kabızlığı önler. Buğday tanesinin özü olağanüstü besleyicidir. Vücudun özümsediği kalsiyum, demir ve çinko burada depolanır. Besin değeri, potansiyel olarak yulaf ve mısırdan daha yüksek olan buğday, bağırsak ve rektum kanserini önleyici faktörler içerir. Ama yulaf ve mısıra kıyasla sindirimi biraz daha zordur. Çimlendirilmiş buğday tanesi yendiğinde veya suyu içildiğinde zihin yorgunluğu ve sinir bozukluklarını giderir ve teskin eder.

Bilim teknik dergisini hepimiz biliriz. Onun Yıldız Takımı Eki (Temmuz 2008) vardır. Onuda okumuşuzdur. İşte orda buğdayla ilgili bir anekdotu yazmadan geçemeye cem. “ Bugün satranç diye bildiğimiz oyunu kurgulayan bilgin, oyunu P ers Kralı’na sunduğunda çok memnun olan kral, “Dile benden, ne dilersen” demiş. Bilgin kendisine uzatılan hazine dairesinin anahtarını elinin tersiyle itip, kraldan satranç tahtasının sol alt köşesindeki kareye bir buğday tanesi koymasını ve sonra her kareye bir önceki karenin iki katı buğday tanesi koymasını ve bu şekilde 64. kareye kadar gitmesini istemiş. “Bana bu kadar buğday verseniz yeter.” demiş. Zenginliğinden gurur duyan kral, tebessümle, bilginin alçak gönüllülüğünü övüp, vezirine “Dileği, yerine getirin” diye emir vermiş.

İş matematiğe geldiğinde, sezgilerimiz son derece önemli kuşkusuz. Birçok matematik buluşu ya da tezi sezgiye dayanarak üretiliyor. Ama yukarıdaki örneğe bakın. Katlana katlana giden buğday tanelerini, satranç tahtasının son karesinde tam 2e ulaştığını görürüz.Acaba satranç tahtasının üzerinde kaç buğday tanesi var?

Satranç tahtasındaki buğday taneleri: 2 + 2 + 2 + 2 + 2 + 2 + ... + 2 + 2 + 2 = 2– 1

Tarım uzmanları 1000 buğday tanesinin yaklaşık 31g geldiğini söylüyor. Sonuç şaşırtıcı. (2 - 1) x 31 / 1000 g. Bu 570 milyar tondan daha çok buğdaya karşılık geliyor. Bir karşılaştırma yapabilmek için 2008 dünya buğday üretiminin 645 milyon ton olarak beklendiğini göz önüne getirelim. Ne dersiniz, kralın sezgisi başına büyük dert açmamış mı? Tam 885 yıl boyunca dünyanın bütün buğdayını bilgine vermesi lazım.

Ömür mü yeter?”

 Allah’a emanet.

Yazarın Diğer Yazıları