Rasim ÖZDENÖREN

Bina ve Temeli

Rasim ÖZDENÖREN

Bir insanın ahlâken sağlam olması onun fikrinin sağlamlığına teminat olur mu? Veya soruyu tersine çevirelim: bir insanın fikrinin sağlam oluşu onun ahlâkının sağlamlığına delalet eder mi?
Bir insanın hem fikren, hem ahlâken sağlam olması istenen ve beklenen bir durumdur belki. Ancak gerçekliğin bu altın dengeyi her zaman tutturamadığı da ortadadır.
Sağlam bir ahlâk temeli üzerine inşa edilmiş bir fikriyatın da sağlam bir bina meydana getireceği farz edilir. Ancak sonuç her zaman böyle çıkmayabilir. Sağlam temel üzerine inşa edilecek binanın malzemesi eksikse, hatalıysa, zayıfsa, böyle bir malzemeyle sağlam bir bina inşa etmenin imkânı elde edilemez.
İdeal (olması gereken) durum, hem temelin hem binanın sağlam olmasıdır.
Biz, en nihayetinde temelin sağlamlığına bakarak binanın da sağlam olacağına ilişkin bir tahminde bulunuruz.
Fakat ahlâkî temeli zayıf olan bir binanın üstüne inşa edilmiş bir fikriyatın (ilmin ve onun bütün türevlerinin) sağlam olacağı kanaatine nasıl varabiliriz? Eğer ulaştığımız kanaat kendimize tatmin edici görünmüyorsa, o durumda, bina ile onun temelini ayrıştırmaya kalkışırız. Kendi kendimize: "Temel çürük, ama bina sağlam" demeye kalkışırız. Eğer böyle bir binayı satın almaya kalkışırsak şunu söyleme imkânını elimizde tutabilir miyiz: "Ben, bu binanın temelini istemem, fakat binaya talibim!"
Böyle bir pazarlık aptalca olmaz mı?
O çürük temelin üstüne kurulmuş olan binanın sağlamlığına bizi ikna eden gerekçe mevcut olabilir mi?
Böyle bir reddiye ile böyle bir binaya talip olan birisi, istemese bile, satın aldığı o binayı o çürük temelle satın almış olur. "Ben o çürük temeli satın almıyorum, alışverişte temeli dışarıda bırakıyorum" demenin bir karşılığı bulunabilir mi?
Tanzimat aklı, böyle bir çelişmenin içine yuvarlanmıştı.
Ve o çelişme o gündür bu gündür bu ülke entelijansiyasının ardını bırakmamıştır.
Binanın temeli çürük, fakat malzemesi sağlam mülahazası ile o binayı satın almaya kalkışan kimsenin durumu, Batı'nın ilmini alalım, ahlâkını kendisine bırakalım diyenin haline benziyor. Kimilerinin hayranlık duyduğu Batının ilmi, onun özgül ahlâkî temelinin üzerine inşa edilmiştir.
Ancak bu abes pazarlık kimilerine öylesine akıllıca, kurnazca, kârlıca görünüyor ki, hem pozisyonu bir türlü bırakmak istemiyorlar, hem de bırakmayı bir haysiyet meselesi haline getiriyorlar
  

Yazarın Diğer Yazıları