Recep UZUNOĞLU

Kredi Garanti Fonu

Recep UZUNOĞLU

 
Sürekli olarak yazılarımı takip eden bir okuyucum iseniz, Türkiye’nin reel sektörünün krediler üzerinden desteklenerek büyüyen bir yapıya sahip olduğunu defalarca kez tekrarladığımı bilirsiniz. Kredi ile büyüme olumlu mu, olumsuz mu sorusuna ise verebileceğim yegane cevap krediyi kullanan kuruluşun o an ki durumu, pozisyonu ve hazırlıklarıyla alakalı olacaktır. Bilhassa referandum sürecinden önce hükümet eliyle kredilerin, reel sektöre daha pürüzsüz bir şekilde ulaşması adına ciddi çalışmalar yapılmış, kredi destekleri ile Türkiye’nin her sektörüne önem veren bir çalışma sistemi ortaya konulmuştur. Bunun yanısıra KGF (Kredi Garanti Fonu) artık hepimizin duyduğu ve popülaritesini artıran bir kuruluş haline gelmiştir. İşveren olmasanız dahi banka reklamlarında veya haberlerde muhakkak KGF’ye denk gelmişsinizdir.

KGF, yıllardır hizmet vermesine rağmen son yıllara kadar çok bilinen bir kuruluş değildi. Hükümet ise hem küresel hem de ülkemiz içinde ekonomide zorlanmalar olduğunu görerek, olağan bir ekonomik krizi önlemek adına KGF hamlesini kullanmayı tercih etti. KGF toplam destek rakamı 25 Milyar TL’den 250 Milyar TL’ye çıkartılarak, hem daha güçlü hem de daha ulaşılabilir bir kuruluş haline getirildi. 

KGF’nin işi KOBİ’lere bankalar tarafından bilhassa son zamanlarda yaşanan olayların ardından yaşanan kredi sağlamama sıkıntısını gidermek. Örneğin bankaya gittiğinizde, sicil geçmişinizde hiçbir sıkıntı olmamasına rağmen, daha tedbirli hareket etmeye başlayan bankalara teminat gösterememeniz durumunda, KGF size kefil olabiliyor. Özel anlaşmalar sayesinde daha uzun vade de, daha düşük faiz oranlarıyla kredi kullanabiliyorsunuz. 

Bu hamleyi başarılı bir şekilde harekete geçirerek, gerçekten KOBİ’lerin bir süre nefes alması sağlandı. Kredili büyüme ya da en azından olağan pozisyonunu koruma yolunda başarılı adımlar atıldı. Malum döviz fiyatlarının fırlaması, dövizle borcu olan herkesin borcunun bir anda kat ve kat artmasına neden oldu. Ek destekler sonucu bu yaraya bir solüsyon bulundu. Ancak geçen hafta da bahsettiğim üzere cirosal hızlanma yakalanamazsa, borçları ödemekte sıkıntı yaşamaya devam edecek bir reel sektör var. Önlemlerin ve desteklerin devamı ülkemizin ekonomisi için çok ciddi önem taşıyor.

Buna ek olarak, ekonomide sil baştan olmasa dahi, daha ciddi ve yeni yaptırımlar gelecek. Bu yaptırımlar ihtiyaca yönelik ve suistimale kapalı gerçekleşirse, ileride daha rahat edebileceğimiz kanaatindeyim. Ülke ekonomisi olarak maalesef 2011 yıllarına kadar devam eden büyümeyi yeniden gösteremiyoruz. Ancak siyasi olarak, sürekli ekonomiye yeniden şaha kalkma sürecinin de getirileceğinin mesajları sürekli veriliyor. Bunun sonucunda yine temenni edelim de elimiz güçlensin ve çok daha güçlü günler geçirebilelim. Ancak önümüzdeki verilere bakacak olursak her şey yolunda gitse dahi reel sektörün, işleri yoluna koyması adına birkaç sene daha beklememiz gerekeceğini varsayıyorum.

Döviz fiyatlarında yukarı yönlü hareketin devam ettiğini görüyoruz, Haziran ayının yaklaşmasıyla, FED’in (Amerika Merkez Bankası) faiz kararı, artık dolar için bir kısım yukarı yönlü harekete yol açabilir. Euro için ise yaşanan yükselişin başlıca nedeni Fransa seçimleriydi. Artık bu beklentinin sonuçlanmasıyla, dolar kadar değer kazanabileceği kanaatini taşımıyorum. Altın ise ons bazında, Fransa seçimlerinin belirsizliğiyle değer kazanmıştı ancak seçim sonuçlanınca, aşağı yönlü harekete şimdilik devam ediyor. Altın’ın TL/GR bazında şu anda 142 TL seviyelerinde seyir aldığını görüyoruz, olur da 140 TL ve altını görürse alım için doğru zaman olduğunu ifade etmem gerekiyor. Kısa ve orta vade de, 140 TL/GR ve aşağısı karlı çıkabileceğiniz bir alım seviyesidir. 

Bereketli ve keyifli haftalar dilerim.
 

Yorumlar 1
suzan 16 Mayıs 2017 14:00

Küçük ekonomist baban seninle nekadar gurur duysa azdır kalemine sağlık

Yazarın Diğer Yazıları