Tarih boyunca bu millet ordu millet anlayışı ile savunma ve taarruz gücünü ortaya koymuştur. Asker kınası adıyla yapılan, askere gönderme merasimleri, bu günün geleneği değil, içinde tarih barındıran bir gelenektir ve içinde, anaların askere giden evlatlarını vatana kurban etme fedakarlığı vardır.
Bir iki haftadır bedelli askerlik talebi olan yüzbinlerce gencin sesini duyurmam konusunda mail alıyorum. Mailin birinde şöyle yazıyordu;
-Çok değerli sayın basın mensubum; Yaklaşık 3,5 milyon gençten ve 88 doğumlu biri olarak size bu e-maili yazma gereği duyuyorum. 5 senelik bir yatalaklık dönemi ardından babamı Alzheimer hastalığından dolayı geçen sene kaybettik. Babamı kaybettikten sonra annemin de bazı rahatsızlıkları ortaya çıktı. Bir yandan çalışmaya devam ederken, bir yandan da annemle ilgilenmeye çalışıyorum. Açıkçası hem bedensel hem de psikolojik olarak çökmüş durumdayım ve onu bu halde bırakıp askere gidebilmemin imkanı yok.”
Bir de baktım ki bu mail bütün illerin yerel basın mensuplarına gönderilmiş. Bu talepler internet ortamında da kol geziyor.
Bu kamu oyu çalışması yapılabilinecek bir husus değildir. Hele hele gündemimiz savunma üzerine yoğunlaşmışken, bu tarz talepleri, gayet maksatlı buluyorum. Çünkü biliyorsunuz ki sosyal devlet ilkesi doğrultusunda, engelli ve yaşlılar için gerek özel gerek se devlet eliyle kurulmuş rehabilitasyon ve bakım evleri var. Bu merkezlerde yukarıdaki talep sahibi arkadaşın annesine de bakılabilir. Yaşam kolaylığı bakımından her türlü fırsatı rahatlıkla araştırıp öğrenen bu milletin evlatları, her halde bu kolaylığı da duymuşlardır. Askerlik bir vatan aidiyeti bakımından borçtur, bedeldir. Bu borcu ödemenin tek bedeli, şahsi duygulardan ve beklentilerden sıyrılıp, vatan olgusu üzerinden geliştirdiğimiz ve bu günlerde hayli yıpratılmaya çalışılan ordu millet anlayışına itaat etmektir. Bunun dışında bir bedel olmaz. Ordumuzun paraya ihtiyacı var sa milletçe, namusumuzu ve bağımsızlığmızı güvence altına alan bu gücü desteklemek ve korumak da bize düşer. Ya bir vergi türü belirleyin, ya da direk isteyin. Fark etmez. Bu millet ordusuna sahip çıkacaktır. Maneviyatını kaybetmiş birkaç kişi yüzünden, ordu millet maneviyatına üç beş kuruş bedel biçip zarar vermeyin. Zira Çanakkale gibi bir tarihsel ibret hikayemiz var. Sadece hatırlayın yeter. Bu konu manevi açıdan güçlendirilmesi gereken bir konu iken, bir çok bakımdan yara almış ordumuzu yıpratmaya dönük maksatlı beklentilere siyaset gereği bir cevap verecekseniz, bu talepleri para uğruna doğru bulmak yerine, tarihin hatıralarına sahip çıkmayı dikte edin. Yok sa bütçeye giren üç beş kuruşun farklı diyetleri ortaya çıkacak. Askerlik yapmaya engel sürekli rahatsızlığı olanlar, yani engelliler bile bu şuuru tatmak için, bir gün de ol sa gönüllü askerliğe başvuruyorlar ve o duyguyu pisikolojik olarak hissetmeye çalışıyorlar. Ben bir görme engelli olarak, “ordu içinde yapabileceğim bir şeyler mutlaka vardır; ama çürük yaftasıyla bir rapor verdiler askere almadılar” diye hayıflanıyorsam, sen hiçbir bahaneye sığınamazsın. Devlet imkan sunduğu halde anneciğin üzerinden duygu sömürüsü hiç yapamazsın. Yaparsın da yutturamazsın. Maneviyatını kaybetmiş arkadaşlar için yazdığım bir şiir reçetem var. Buyurun inceleyelim:
KEMİKTEN KALELER
Temsili heykeller, temsili taşlar
Daya kulağını toprağa, dinle
Temsili değildi kesilen başlar
Daya kulağını toprağa, dinle.
Sırtladı vatanı, Seyit Onbaşı
Böyle bir kuvvetin yoktu bir eşi
Patladı denizde kâfirin düşü,
Daya kulağını toprağa, dinle.
Bir avuç taş aldı, belledi silah
Daha ufacıktı, koştu Emrullah
Ona da bir görev vermişti Allah
Daya kulağını toprağa, dinle
Onbir ayrı millet birden kudurdu
Binlerce kurşunla binleri vurdu
Kemikten kaleler imanla durdu
Daya kulağını toprağa, dinle
Yerden göğe doğru savruldu etler
Arşı deldi geçti acı feryatlar
Ama geçemedi itoğlu itler
Daya kulağını toprağa, dinle
Aç, çıplak olsa da korkak değildi
Ne sancağı eğdi ne de eğildi
Kınalı Hasan’ım kurban edildi
Daya kulağını toprağa, dinle
Korunan can değil, kutlu vatandı
Fışkıran kan ile dağlar yıkandı
Allah kuvvet verdi, küffar tükendi
Daya kulağını toprağa, dinle
Şerife Analar, Elif Bebeler
Kağnılar sırtladı taze gebeler
Ilgaz Dağlarından aştı sabiler
Daya kulağını toprağa, dinle
Kemal Paşa verdi ölüme ferman
Zırh oldu dualar, kalkanı iman
Vurdu Mehmetçiğim vermedi aman
Daya kulağını toprağa, dinle
Hamilton’un hırstan gözleri döndü
Ateşler gönderdi közleri döndü
Çok geldiler geri azları döndü
Daya kulağını toprağa, dinle
Ahde vefasını öder Süleyman
Akif’in izinden gider Süleyman
Üstadın bir harfi kadar Süleyman
Daya kulağını toprağa, dinle.
GERÇEKLERİN ACI VERMEDİĞİ BİR MEMLEKET HAYALİ İLE.