Süleyman EKİCİ

Gerçekten bu işte bir sakatlık var!

Süleyman EKİCİ

Geçtiğimiz haftalarda, engelli araç alımında, vergisiz hali yetmiş bin lira üst limit belirlenerek, istismarın önlenmesi hedeflenmişti. Daha sonra tepkiler göz önünde bulunduruldu ve torba yasaya limit doksan bin olarak eklendi. Vergi muafiyetinin gerekçeleri arasında engellilerin araç alımının kolaylaştırılması yoluyla, engelinden kaynaklanan bazı beklentiler ve ihtiyaçların karşılanabilmesinin sağlanmasıydı. Varlıklı olmalarına rağmen arzu ettikleri lüks araçları almak için, vergisi neredeyse fiyatı kadar olan araçları almak isteyenler engellilerin raporunu kullanarak araç aldılar. Bunların tesbiti yapıldı ve böyle bir önlem düşünüldü. Vergisiz doksan bin lira olan bir aracın piyasa fiyatı yaklaşık yüz yetmiş bin lira civarındadır. Bundan yukarısı engellinin ihtiyacının ötesinde bir özelliğe sahip olabilir diye düşünülmüş. Aslında bu ihtiyacın, zevkler ve beklentiler ekseninde göreceli olduğunu biliyorlardır. Fakat istismar edilen bu imkanın, kaçan verginin büyüklüğünü ortaya koyuyor olması böyle bir önlem alınmasına sebep oluyor. Bana göre bir engelli isterse bir milyonluk araç alsın. Her hangi bir kısıtlama olmamalı. Fakat verilen bu hakkın istismar edilmesine göz yuman da engellilerin kendileridir. Rapor ve gerekli bilgiler engellilerin rızası doğrultusunda kendisinden alınıp bu istismar gerçekleşiyor. E haliyle her zamanki gibi en kolay yol ile çözüm aranıyor ve bu çözüm dediğimiz şey, bizim sebep olduğumuz bir kısıtlamaya dönüşüyor. İşte bazen en kolay yol en doğru yol değildir. Dorusu, bilinçlenerek devletçi olabilmektir. Takdir sizin…
Geçen hafta kültür müdürlüğü tiyatro salonunda bir etkinliğe katıldım. Neredeyse Bütün bürokrasi oradaydı. Sosyal farkındalık adında bir federasyon aracılığı ile, ilimize engellilerden oluşan bir tiyatro gurubu gelmiş. Oyunun adı da “bu işte bir sakatlık var” okullardan öğrenciler de getirilmiş. hınca hınç bir kalabalık vardı. Bahsi geçen federasyonun başkanı olduğunu öğrendiğim değerli dostum Kadircan GÖKALP açılış konuşmasında kendi hayat hikayesi ve bu hikayenin içinde, engelliliğin yeri ile alakalı konulara değindi. Bu gün ki hayatında bir engelli olarak neler yaptığından bahis etti ve kendisinin yaptıklarını yapamayan, evinden çıkmayıp sosyal hayatın içinde olamayan engelli kaderdaşları hakkında, “onlara ben ne diyorum biliyor musunuz onlara yazık diyorum. Onlar için üzülmemiz gerekiyor. Acıyorum onlara.” Gibi ifadelerle aşağılıyor ve farkındalık federasyonuna başkanlık yaptığını söylüyor. Niyetinin aşağılamak olmadığını da çok iyi bilecek kadar kendisini tanıyorum. Fakat kürsü almışsanız belli bir zümre adına konuşuyorsanız, gaf yapmayacaksınız. Bu hususlarda gaf yapmaya müsait bir yapınız varsa konuşma yapmak için hazırlanmadan o kürsüye çıkmayacaksınız. Ben bu kazanımları edindim diğer engelli kardeşlerimin durumu bu, onlar da en azından benim kazanımlarıma sahip olabilsinler diye mücadele ediyorum demek istiyor aslında. Bunu biliyorum. O yüzden tekrar söyleyeceğim; bazen en kolay yol, en doğru yol değildir. Buradaki kolaycılık nedir? Diye sorarsanız, şöyle açıklayabilirim; duygusal yaklaşımlar hem daha kalıcı etki bırakır hem de bu etkiyi yaratan insana ilgi duyulmasını sağlar. Fakat tehlikeli bir tarafı var, duygusal etkileşim olduğu için verilmesi istenen mesaj net olarak karşıya geçmeyebilir. Duygusallık, mesajı alan kişinin etkilenme oranına göre farklı çağrışımlar ile yorumlama hatasına sebep olabilir. O yüzden bir mesaj verilecek se benim kanaatim, doğrudan duygusallık değil de mantıksallığında katkısına başvurmak gerekir. sadece mantıksal yüklemelerle, mesajı vereceğimiz zümrenin algı kanallarını açamayız. İki yöntemin dozunda ve zamanında, birlikte kullanılması önemlidir. Bir makamı temsil ediyorsanız ve sürekli göz önünde iseniz, kürsüler alıp topluma mesaj vermek gibi bir misyonunuz varsa toplumsal farkındalık gibi bir derdiniz var sa, verdiğiniz mesajların ve yaptığınız çalışmaların toplumca nasıl algılandığı da önemlidir. Bir de tiyatro izleme kültürü diye bir kültür vardır. Öğrencilere bu anlatılmadan oraya getirilmişler. Görme engelli bir birey olduğum ve sesleri de duyamadığım için oyun hakkında hiçbir fikre sahip olamadım. Sadece şunu görmüş olduk; engelliler de tiyatro oynayabilir… Taktir sizin…
                31 ekim Salı günü, sayın başbakanımız gurup konuşmasında, engelliler için EKPSS sınav sonuçlarının geçerlilik süresini dört yıl uzatacaklarını söyledi. Ayrıca 2018 yılında beş bin engelli personel ataması yapılacağını ifade etti. Basında bu haberler müjde olarak sunuldu. 2017 yılının engelli personel açığı, kamuda on bin’in üzerindeyken 2018 yılında beş bin engelli alınacağının söylenmesindeki espriyi ve engelli kamu personel seçme sınavına ait, sınav sonuçlarının dört yıl geçerli sayılmasının altında yatan espriyi fark etmeyen basın mensupları bu konuyu haberleştirirken müjde olarak yorumlayabilir. Bu çok normal. Fakat engelliler bir kısıtlamayla daha karşı karşıya olduklarını biliyorlardır diye ümit ediyorum. Nedir bu kısıtlama? Hali hazırda bulunan açığın tamamen kapatılması gerekirken sadece beş bin kadar engelli alımının yapılacağının açıklanması ve dört yıl boyunca sınava girmiş ve kötü puan almış bir engellinin puanını tazeleyemeyeceği gerçeğidir. Zira bir puanın geçerlilik süresi arttırılmış ise, o sınavın yapılacağı süre de arttırılan oranda değişmiş demektir. İki yılda bir sınava giren engelliler artık dört yılda bir puanını tazeleyebilecek demektir. Ben böyle düşünüyorum. Takdir sizin.
                Bir şey fark ettiniz mi? Eriyen bir şeyler var. Çürüyen bir şeyler var. Fakat tahteravalli gibi bir taraf alçalırken bir taraf yükseliyor. Gerçekten de bu işte bir sakatlık var…
Yükselen taraf ise bu sefer büyük şehir belediyemiz oldu. büyük şehir belediye başkanımız sayın Mustafa Çelik ile Çarşamba günü bir daha görüştük. Kayseri engelli spor kulüpleri birliği derneği olarak yaptığımız görüşmede, Konumuz spordu. Kendisi gerçekten de son zamanlarda engelliler ile yakından ilgileniyor. Erişilebilirlik konusunda da çalışmaların başlatıldığını söyledi. Yakın zamanda sonuçlarını alacağız diye ümit ediyorum. Kendisine bu duyarlılığı için ve engelli meselelerine karşı duyduğu sorumluluğun, sivil toplum kuruluşlarınca paylaşıldığından duyduğu memnuniyeti ifade ettiği için çok teşekkür ediyoruz.
                GERÇEKLERİN ACI VERMEDİĞİ BİR MEMLEKET HAYALİ İLE…
 
 

Yazarın Diğer Yazıları