Çok farklı duygulara sahip olan biz insanlar güleriz güldürürüz; tam tersi olarak da ağlarız ağlatırız. Duygusal, etkilenen varlıklar olarak yaratılmışız. Şakalaşır latife yapar eğleniriz. Böyledir bizim fıtri yapımız ve buna da ihtiyacımız vardır. Ulvi, güzel özelliklerimiz olduğu gibi; hissi, muzip yönlerimiz de vardır. Bu olmalı da. Peki, şaka, latife veya hiciv şeklinde birçok isim ile adlandıracağımız mizahın neresindeyiz?
Toplum olarak günlük konuşmalarımız da ister ulvi ister süfli veya laf-ü güzaf olsun sık sık mizah kullanırız. Bu kaçınılmazdır, hayatımızın her alanında vardır. Gerek nükte yaparak gerekse fıkra anlatarak mizaha ihtiyaç duyarız. Çünkü mizah günlük hayatımızın bir parçasıdır ayrıca belirtmek gerekirse ciddi bir iştir ve hiçbir zaman da şakaya gelmez. Bir söz, bir şaka ile huzur neşe verebileceğimiz gibi tam tersi de olabilir. Sonucun da mizah tarlasına ne ekersek onu biçeriz. Çünkü güldürürsek güleriz, mutlu edersek mutlu oluruz; alay eder ağlatırsak alaya alınırız.
Peki, bu kadar ciddi ve bir o kadar da hayati olan mizahın bir dengesi ve ölçüsü olmalı değil mi? Maalesef kimi zaman aşırı espri yapan veya hiç yapmamayı ilke edinir hale gelen toplum olmaya başladık. Gönül yapayım güldüreyim derken kıran ağlatan; vakarlı ağırbaşlı olayım derken de somurtan insanlar çoğalmaya başladı. Kalbi kıran yüreği sızlatan letafet ve zekâvetten uzak söz veya davranış mizah olamaz, olmamalı da.
Son zamanlarda bir de mizah adına müstehcen, cinsellik ile ilgili unsurları kullanan mizah suikastçıları çoğaldı. Erotizmi, belden aşağı kelimeleri kullanarak mizah yapıyorum diyenlerin belden yukarısı sıkıntılı, özürlü olduğu açık olsa gerek. Kitle iletişim araçları ile argoyu, sokak dilini ekranlara getirenler ile latifeyi yok eder hale geldik. Kısacası mizahın ar damarını çatlatmayı başardık. Mizahın elinden hayâyı aldık, nefsi duygulara bıraktık Bir de müstehcenliği içine kattık ne şakanın tadı ne de nüktenin lezzeti, zevki kaldı. Ağızların kelimeleri, kalemlerin mürekkepleri kirlenir oldu, pis damlalar akmaya başladı. Üzülerek ifade edeyim ki komedi dünyasında mizahsız kaldık. Geçmiş olsun diyelim mizahı yok etmek üzereyiz.
Oysa güldürü unsurları, mizah da edebiyatın bir dalı değil midir? Bu sebeple mizahla uğraşanlardan da edepli olmaları beklenir. Çünkü mizahın özünde “zerafet, edep ve güldürü ” hamuru ile yoğrulma vardır. Bundandır ki “edipler edepli olmalıdır “. Sözün özü, “güzel ahlaklı, güzel söz söyler. Güzel söz söyleyen kişide güzel mizah anlayışına sahip olur”.
Mizah zekanın zekatıdır der büyükler.. Bu konuda yine bizim değerlerimize göre gayet doğurgan şeyler çıkarılabilir. Ama orijinal mizahçılar kenara çekilip küsmüş görünüyor. Demek ki mizah yapacak zekamız dumura uğramış.
Yukarıdaki arama formları aracılığı ile Kayseri Gündem arşivinde kelime, içerik, konu araması yapabilir veya gün-ay-yıl formatında tarih girerek tarihe göre haberleri listeleyebilirsiniz.
Çerez Bildirimi
Sitemizde, daha yüksek bir kullanıcı deneyimi sunmak ve deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla, Gizlilik Politikası, Çerez Politikası ve KVKK Aydınlatma Metni sayfalarında belirtilen maddelerle sınırlı olmak üzere ve ilgili yasal düzenlemeler çerçevesinde çerezler kullanıyoruz.