Bir hafta Bir Yazar: Mustafa BAŞPINAR

Kültürel projeleri sahiplenen bir kültür insanı. Toplumsal sorunlara duyarlı bir öykücü. Çocuklara ve gençlere faydalı olmanın yollarını arayan bir eğitimci. Yaşadığı şehre vefayı önemseyen bir insan. Munis yaklaşımı ve mütevazı yapısıyla yüreklere dokunan bir gönül insanı.

Merhaba Mustafa Hocam, önce sizleri tanıyabilir miyiz?

1979'da Tokat'ta doğdum. Bursa'da yaşıyorum. Öğretmenim, babayım. Kendimi bildiğimden beri hayatı ve hayata dair her şeyi anlamak için okuyorum, düşünüyorum ve yazmaya gayret ediyorum. Değişik dergilerde öykü ve denemelerim yayımlandı. Dört öykü kitabım var. Yayına hazır ve yeni yılın ilk aylarında yayımlanacak bir deneme dosyam var.

Dahası kırklı yaşlarımdayım. Ülkeme ve insanımıza dair ümitlerim hl taze. Yaşanan problemlerin farkındayım ama her problemin çözülebileceği inancındayım. Yeter ki samimi olalım. Yeter ki insan odaklı düşünelim hayatı.

Hocam, yazma serüveniniz nasıl başladı. Kimlerin yazma isteğinizin oluşmasında, yazma yeteneğinizin gelişmesinde etkisi oldu?

Yazma serüvenim tamamen okuma sürecimin doğal bir sonucu olarak ortaya çıktı. Bu anlamda okuduğum her iyi kitap ve her kaliteli yazar yazma isteğimin ortaya çıkmasında etkili oldu. Elbette Allah vergisi yeteneği unutmuyorum bu arada. Yeteneği emekle işleyerek bu günlere geldim. Aradan geçen yaklaşık otuz yıllık okuma ve yazma sürecinin bana öğrettiği en temel ilke şu oldu: Okumadan yazamazsın ve okumak hem kitap okumak hem de hayatı okumakla ancak bir bütünlük kazanır.

Malumunuz her yaş grubundan yazma isteği olanlar var. Bu kişilere neler tavsiye edersiniz?

Yazma isteği olan her yaştan insana, üç kelime ile yazma hususunda şunları tavsiye edebilirim: Aşk, emek ve sabır. Evvela insan bir şeyi yapmak isteyecek. Yetmez o şeyi gerçekleştirmeyi çok arzulayacak. Yani işinize aşk derecesinde bağlı olacaksınız. İkinci olarak arzu ettiğiniz eylemi gerçekleştirmek için emek vereceksiniz. Çok okumak, gözlem yapmak, yazı tecrübesi edinmek gibi. Üçüncü olarak sabırlı olmak gerekir. İnsan zamanla her eylemi öğrenebilen bir varlık. Ama sabırlı olması gerekiyor. Yazı tecrübesinde mesafe alabilmek için de sabırlı olmak gerekir. Ayrıca farklı dergileri, farklı yazarları ve farklı türleri okumalarında fayda görüyorum yazı sevdalısı yolcuların. Çünkü her farklı yazar, dergi ve tür insana yeni kapılar açabilir ve içindeki farklı yönleri keşfetmeye kapı aralayabilir. Klasik bir ifade olacak ama bu yolun yolcusu bir ömür arı gibi olmalı ve sürekli farklı çiçeklerden kendisini, sanatını beslemelidir.

Kıymetli Hocam, kitaplarınızın, eserlerinizin isimlerini öğrenebilir miyiz?

Meleğin Gölgesi, Annemin Gözleri, Eksile Eksile, Büyü Bozuldu isimli yayınlanmış dört öykü kitabım var. Ayrıca edebiyatımızın büyük isimlerinden seçkiler hazırladım. Bazı büyük isimlere dair kitapların editörlüğünü yaptım. Bursa ilimiz için iki çalışmayı ortaya koydum. Ama bunlar şahsi eserlerim olmadığı için isimlerini zikretmiyorum.

Mustafa Hocam, yazarlık serüveninizde anlatmak istediğiniz sizi çok etkileyen bir hatıranızı dinlemek isteriz.

Yazı serüvenimde çok anım var. Ama aklıma ilk geleni anlatayım. İlk kitabımın çıkışını takip eden aylardı. Vanlı bir kardeşimiz memleketine gittiğinde kitapçıya uğrayıp, benim kitabı varsa almak eğer yoksa sipariş etmek istemiş. Kitapçının kapısını açar açmaz kulağına şu söz değmiş: 'Mustafa Başpınar'ın Meleğin Gölgesi isimli kitabı sizde bulunuyor mu?' Bana bunu anlattı heyecanla. Aynı heyecanı ben de duydum. Neden? Öyküm bir ses olmuş ve ülkenin bir başından çıkan bu ses ülkemin uzak bir noktasında yankısını bulmuş. Yazmaya talip olmak sesimizin yankı bulma isteği değil de nedir ki?
Küçük bir anı kırıntısı daha paylaşabilirim. Balıkesir'de üniversite okuyan ve hocasının günümüz öyküsüne karşı duyarlı oluşuyla yolu öykümle kesişen bir okurum sosyal medya üzerinden bana ulaşıp Suriye sınırına çok yakın mesafedeki görev yerinde kitabımı okuduğunu ve yalnızlığını bastırdığını yazmıştı.

Söyleşi: Mustafa Balaban

Haber Merkezi

Bakmadan Geçme