İLKEL/PRİMİTİF MODERNLİK- Mehmet AYMAN
Burada özellikle dikkat çekmek isterim ki modern batı uygarlığı, lehinde oluşan bu hayranlık ve hatta budalalık derecesine varan bağlılık işte bu büyülenmişlik durumunun bir sonucudur. İşin özüne vukufiyet kesp edemeyecek kadar büyülenmiş kitleler batının görmelerini istediği şeylere bakarak hayranlıklarını yenilemekte ve bizim gibi aykırı düşünenlere itirazlarını da bu doğrultuda sıralamaktadırlar. Halbuki onların göstermek ve teşhir etmek istediklerinin aksine dışarı sızan dün Bosna ve Irak da bu gün de Suriye'de ortaya çıkandan başka bir şey değildir.
Medeniyet sözcüğünün çoğumuzun zihninde olumlu çağrışımlar yapıyor olmasına karşın, biraz dikkatli düşündüğümüzde işin hiç de öyle olmadığı görülecektir. Kelime her ne kadar gelişmeyi, kalkınmayı, refah ve huzuru çağrıştırsa da, söz konusu bugünkü batı medeniyeti olunca (ki biz bunu modern/çağdaş batı medeniyeti olarak anacağız) bütün bu çağrışımların doğru çağrışımlar olmadığı açıkça görülecektir.
Merhum Mehmet Akif Ersoy'un 'Tek Dişi Kalmış Canavar' olarak da nitelediği çağdaş medeniyet aslında nedense, vahşi yüzünü göstermekten öte bir şey yapmamıştır. İşin doğrusu bizim zihinlerimizde yanlış yer eden olumlu çağrışımları haiz hiçbir özelliğinin olduğuna da inanmıyorum. Çünkü bu güne kadar batı medeniyeti bu yönleriyle hiç ortaya çıkmadı. Bu sebeple kendisine daha çok yakıştığına inandığım ve biraz da 'barbarlık' sözcüğüne yakınlığı itibariyle batı için ' Medeniyet' yerine 'Uygarlık' sözcüğünü kullanmayı öneriyorum ve dahi öyle kullanacağım.
İşin özü itibariyle batı uygarlığı mahremiyeti olmayan teşhirci bir uygarlıktır. Mahremiyet duygusu olmadığı için de hay ve edepten de yoksun ve yoksuldur. Yani modern batı uygarlığının içinde/münderecatında ne varsa dışına da o sızmakta, dışarıdan o görünmektedir. Başka bir tabirle dışarıdan ne görünüyorsa ' o' içinde olandan başka bir şey değildir. Çünkü modern batı uygarlığı teşhirci bir uygarlıktır. İçinde ne varsa teşhir eder. Vitrine koyup seyrettirmeyi çok sever. Bütün bunları yaparken özellikle televizyon ve diğer araçları ve reklamları kullanır. Ve bunu yapmaktaki amacı da bir illüzyon ve simülasyon ortamı oluşturup, hayranlarını büyülemekten başka bir şey değildir.
Burada özellikle dikkat çekmek isterim ki modern batı uygarlığı, lehinde oluşan bu hayranlık ve hatta budalalık derecesine varan bağlılık işte bu büyülenmişlik durumunun bir sonucudur. İşin özüne vukufiyet kesp edemeyecek kadar büyülenmiş kitleler batının görmelerini istediği şeylere bakarak hayranlıklarını yenilemekte ve bizim gibi aykırı düşünenlere itirazlarını da bu doğrultuda sıralamaktadırlar. Halbuki onların göstermek ve teşhir etmek istediklerinin aksine dışarı sızan dün Bosna ve Irak da bu gün de Suriye'de ortaya çıkandan başka bir şey değildir.
Meseleyi biraz daha açmakta ve daha açık konuşmakta fayda var.
Bu konuda birinci örnek Modern batı uygarlığının teknik, teknoloji, sanayi ve makinalaşma alanlarında gösterdiği gelişme ve bu sayede sağladığı maddi ilerlemedir. Bu durum sayesinde batı, son derece gelişmiş kasabalar, kentler kurmakta ve buralarda da fabrikalar, hastaneler yollar barajlar vs inşa etmektedir. Bu sayede de maddi kalkınmışlık düzeyinin en üst seviyelerine ulaştığını göstermektedir. Doğal olarak bu durumdan faydalanan batılı insanlar kavuştukları bu rahat ve konforlu hayatı kendilerine sağlayan batı uygarlığına minnet ve şükran duymaktadırlar. Batının bu alanda gösterdiği gelişme ve kat ettiği ilerleme de modernlik olarak tanıtılmış ve bunun bir ideolojisi yapılmıştır. İşte modernizm dediğimiz şey de batının ilerleme masalını kendilerinden olmayanlara yutturmak amacıyla ortaya attığı ideolojik içerik ve amaçlarla yüklü bir propaganda argümanıdır.
İkinci ve en belirgin örnekte batıda insan hakları ihlallerinin olmadığı veya çok az olduğu iddiasıdır. Ara sıra meydana gelen ve basın yoluyla dünya kamuoyuna servis edilen olaylar meydana gelince de devletin buna en sert karşılığı verdiği bir daha olmaması için kati ve sert önlemler aldığı düşüncesidir. Aslında bu tür yalanlarda yine basına kontrollü sızdırılan yalanlardır. Halbuki biz özellikle ırk ve din ayrılığından dolayı öldürülen, evleri kundaklanan mahkeme ve cezaevlerinde(Guantanamo örneği) süründürülen azınlıkların durumlarının ne kadar vahim olduğunu çok iyi biliyoruz.
Bu tür örnekleri çoğaltmak mümkündür. Fakat biz hepsinin birer yalan ve birer illüzyon /yanılsama dan ibaret olduğuna inandığımız için, örnekleri çoğaltmakta fayda görmüyoruz.
Bizce işin aslı şudur ki batının teknik alanda ve teknoloji alanında sağladığı ilerleme kendilerine de sanıldığı gibi fayda sağlamamıştır. Bu durum zenginleri daha zengin yapmış saltanatlarını biraz daha güçlendirmiştir o kadar.
Unutmayalım ki günümüzde batı uygarlığı ve gelişmişlik denince ilk akla gelen 'a.b.d' kendilerine evsizler (homeless) denilen insanların sayısının milyonlara ulaştığı bir ülkedir. Amerika yoksulluğun ve işsizliğin, narkotik ve adi suçların, hastalıkların ve yalnızlıkların ülkesidir. Özetle ne Amerika da ne de Avrupa da maddi kalkınmışlığın ne kendi halklarına ne de diğerlerine huzur ve mutluluk getirdiği veya getireceği düşüncesi tamamen enformatik yalan ve uydurmalardan ibarettir. Durum teşhirci uygarlığın bizim öyle görmemizi istediği ve bunu da başardığı için öyle görünmektedir sadece. Başka bir deyişle bu ilerleme ve kalkınmışlık kavramları bizim zihinlerimize yerleştirilen birer 'put'tan başka bir şey değildirler. Ne gariptir ki asıl sorun da bu putların (ilerleme ve kalkınma gibi zihnimizde oluşturulan putların) varlığı değil de o putları yıkacak 'İbrahim'lerin olmayışıdır.
ibrhîm
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim
güneş buzdan evimi yıktı
koca buzlar düştü
putların boyunları kırıldı
ibrhîm
güneşi evime sokan kim
asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
buhtunnasır put yaptı
ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
güzeller bende kaldı
ibrhîm
gönlümü put sanıp da kıran kim. Asaf Halet ÇELEBİ
Konu hakkında ciddi okuma ve araştırma yapma zahmetine girenler bunu anlayacaktır. Bizim yazımızın çerçevesini aşacağı için fazla uzatmaktan sarfı nazar ediyoruz.
Diğer bir konu da modern batı uygarlığının insan haklarına verdikleri önem konusundaki enformatik yalanlardır. Kendilerinin (Yahudi ve Hristiyanların) yeryüzünün efendileri, diğerlerinin de sadece onlara hizmet etmek amacıyla yaratılmış ikinci, üçüncü sınıf mahlûklar olduğuna inanan batılıların mazileri insan hakları ihlalleri ile doludur. Coğrafi keşifler adı altında başlatılan sömürgeci/kolonyalist faaliyetler ve haçlı seferlerinden bu yana, özellikle İslam dünyasına karşı sergiledikleri insan hakları ihlalleri, işledikleri cinayetler, yaptıkları toplu katliamlar ve vahşetlerle dolu iken ve hala, her gün yüzlercesi eklenirken bütün bunları görmezden gelip de batılının sadece kendi insanına gösterdiği ilgi ve alakaya hayran hayran bakıp onların gönüllü propagandalarını yapmak, Müslüman mahallesinde salyangoz satmanın da ötesinde bir ihanet değil de nedir? Sizce.