
Mescid-i Aksa izlenimleri – 2
Ahmet TAŞ
17 Kasım Cuma günü Saat 04.00 sularında uyandık. Hemen abdestlerimizi alıp Mescid-i Aksa’nın yolunu tuttuk. Bugün Kudüs’te ki ilk günümüzdü ve Mescid-i Aksa’yı ilk defa görmenin heyecanı içindeydik. Surlar içindeki eski Kudüs mahallelerindeki dar sokaklardan geçerek kısa sürede giriş çıkışını İsrail askerlerinin kontrol ettiği 140 bin metrekare avlu içindeki Mescid-i Aksa’ya ulaştık. Kubbet-üs Sahra’yı gördüğümüzde heyecanımız doruk noktasına ulaşmıştı.
Zeytin Ağaçları içindeki avluda Kubbet-üs Sahra’nın yanından geçerek Kıble Mescid’ine ulaştık. Kendimizi Mescid-i Haramda (Kabe’de zannediyorduk sanki) sabah namazını Mescid-i Aksa’da kılmak farklı renklerdeki Müslümanlarla saf tutup birlikte olmak ayrı bir coşkuydu doğrusu. Huşu içinde kıldığımız Mescid-i Aksa’da ki ilk sabah namazı tüm ziyaretçilerde ayrı bir heyecan uyandırmıştı. Allah kabul etsin.
Cuma günü idi. İlk defa Cuma namazını Mescid-İ Aksa’da Kudüslü ve diğer ülkelerden gelen Müslümanlarla birlikte kılmıştık. Sabah namazının ardından otelimize dönüp yaptığımız kahvaltıyı müteakip tekrar Mescid-i Aksa’ya geçerek ziyaretlere başladık. Burak Mescidini, Ömer Mescidini ziyaret edip namaz kılarak tarihe yolculuk yaptık. Ekibimizle birlikte Hıristiyanların en kutsal mekanlarından olan ve Hz. Ömer döneminden beri anahtarları Müslüman ailelerin elinde olan yani onlar tarafından açılıp kapanan Kıyamet Kilisesi’ni ziyaret edip Hıristiyan cemaatlerin ibadetlerini izledik.
Kıyamet Kilisesi Hıristiyanların en kutsal mekanları. Burayı ziyaret eden Hıristiyanlar Hacı olduklarına inanıyorlar. 300 bin kadar Hıristiyan’ın yaşadığı Kudüs’ü 2016 yılında 3 milyon Hıristiyan ziyaret etmişler.
Cuma namazını büyük bir kalabalıkla ve Huşu içinde Mescid-i Aksa’da kıldık. Farklı ülkeler, diller ve renklerden Müslümanlarla birlikte namaz kılmak kendimizi Umre veya Hac ibadetinde Kabe’de zannetmeye sebep oluyor. Müslümanlarla kıldığımız Cuma namazının ardından Mescid-i Aksa sınırların içindeki Mervan mescidini Kubbet-üs Sahra Mescidini de ziyaret edip buralarla ilgili bilgiler aldık. Bu ziyaretler sırasında Türkiye’de görüşme imkanı bulamadığımız bir çok dostlarımızla burada görüşme imkanı bulduk. İstanbul’dan, Trabzon’dan, Tokat’tan, Kayseri’den Afyonkarahisar’dan ekipler halinde gelmiş olan dostlarda Mescid-i Aksa’yı ziyaret etmenin mutluluğu içindeydiler.
Kubbet-üs Sahra’da kıldığımız akşam namazı sonrası Osmanlı Askerlerinin İngilizlerin Kudüs’e girmesi üzerine Mescid-i Aksa’da ki kutsal mekanları korumak için bıraktığı son manganın nöbetçisi Iğdırlı Hasan Onbaşının nöbet yerini bulup ruhuna Fatiha okuduk. Onun hatırasına 10 dakika nöbet tuttuk. Yatsı namazını Mescid-i Aksa’da eda etmenin ardından otelimizde istirahata çekildik.
Kudüs’te son günümüz 18 Kasım Cumartesi günü idi. Programımız yine yoğundu. Yine sabah namazını Mescid-İ Aksa’da eda ettik. Otelimize dönüp kahvaltının ardından yine yollara koyulduk. Önce Davud Aleyhisselamın makamını ziyaret ettik ve bilgiler aldık. Hz. Süleyman’ın, Hz. İsa’nın, Hz. Meyrem’in yaşadığı mekanları ziyaret edip gerekli bilgileri aldıktan sonra Zeytindağı’na geçtik. Zeytindağı, Kubbet-üs Sahra ve Mescid-i Aksa’yı karşıdan gören zeytin ağaçlarıyla kaplı bir bölge. Burada SELMAN-I FARİSİ’nin makamının da bulunduğu TİKA tarafından restore edilmiş Mescidi ziyaret ederek namaz kılıp ruhuna Fatiha okuduk. Daha sonra dönüşte Hz. İsa’nın göğe yükseldiğine inanılan makamı ve Rabia-Tül Adeviye’yi ziyaret ettik. gerekli bilgileri aldık. Sonra seyir tepesinden Mescid-i Aksa ve Kubbet-üs Sahra’yı eski Kudüs’ü doya doya seyrettik.
Buradan sonraki ziyaret yerimiz ERİHA şehri ve LUT Gölü idi. Eriha çoğunlukla Yahudilerin yaşadığı bir şehir. Bazı yerlerinde de Filistin’in diğer yerlerinden zorla göç ettirilmiş mülteci Müslümanlar yaşıyor. Burada ki Alışveriş merkezlerinin de bulunduğu bölgede kısa bir molanın ardından Lut gölüne doğru yolumuz devam etti. Lut Gölü (ölü deniz) deniz seviyesinden 400 metre kadar aşağıda olan suları deniz suyuna göre 3 kat daha fazla tuzlu olan bir göl. Göl kıyısında olan tesisleri İsrail’li bir firma işletiyormuş. Tesislere giriş yüksek bir ücrete tabii idi. Üstelik denize girenlerinde kılık kıyafetleri uygun değildi. Burada göl hakkında bilgi alıp fotoğraf çektirdikten sonra tekrar dönüşe geçtik.
(Devamı yarın)