
Önyargımızın esiri miyiz? Ülke sadece bizim mi?
Ahmet TAŞ
Ülkemizde ve dünyada ırkı, dini, siyasi görüşü, kültürü birbirinden farklı milyonlarca insan yaşamaya, dünyanın nimetlerini paylaşmaya devam ediyor.
Bizleri yaratan Allah Kur’an-ı Kerim’de, “Biz sizi bir erkek ve dişiden yarattık. Tanışıp görüşün diye kabilelere ayırdık” buyuruyor. Bugün dünyada yaşayan tüm insanların aynı duygu, düşünce, inanç ve etnik yapıda olduğu bir ülke yoktur. Olması da mümkün gözükmüyor. Zira bu özellik insan fıtratına aykırı bir durumdur.
Aynı anne ve babadan dünyaya gelen insanların bile! Tıpa tıp aynı zihin ve fıtratta olduğunu söyleyemeyiz. Her birinin algısı, damak tadı, vücut yapısı, hayat anlayışı, kavrama ve algılama gücü mutlaka birbirinden farklıdır. Zaten böyle olmasa değişik meslekler, sanat kolları, anlayış ve kavrayış şekilleri olur muydu. Böyle olmasaydı insanlar birbirlerine ihtiyaç duyar iş gördürebilirler miydi. Elbette hayır.
Farklı meslek, fikir, inanç ve kültür gruplarında olan insanların tüm farklı yönlerine rağmen ayrılıklarını, özel doğrularını ortadan kaldırarak bir arada kavga etmeden yaşayabilmelerine günümüzde “Bir arada yaşayabilme kültürü” deniyor.
Mademki aynı ülkedeyiz. Aynı ülkenin vatandaşıyız, burada doğduk, farklılıklarımız kadar benzerliklerimiz de var. Farklılıkları zenginlik sayarak ve öne çıkarmayarak benzerliklerimizi öne çıkaralım anlayışı hayat bulduğunda bir arada yaşamanın güzelliklerini yakalamak çok da zor olmuyor. Hatta farklı anlayıştaki insanlar iletişim kurarak bir araya gelirlerse farklılıktan daha fazla benzer yönlerinin olduğunu da görüyorlar.
Geçenlerde Kayseri’de 10 yıla yakın bir zamandır faaliyet gösteren kMM’nin Nisan ayı toplantısı vardı. Konu “Medya ve sorunları” idi. Konuk olarak da Kayseri Yeni Haber Gazetesi Sahibi Recep Bulut ve Kayseri Hakimiyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Cengiz beylerdi. Programdan önce moderatörlük yapacak arkadaşı çok telaşlı endişeli ve tedirgin gördüm. Sebebini sorduğumda; çevreden devamlı uyarı aldığını, bu programda Moderatörlük yapmamasının telkin edildiğini, konuşmacıların kendisini zor durumda bırakabileceklerinin söylendiğini dile getirdi.
Onca ısrarıma rağmen kendisini uyararak tedirgin edenlerin isimlerini vermedi. Ben de bu uyarı ve ikazların yerinde olmadığını, konuşmacılar Recep ve Mustafa beyleri yakinen tanımadıkları için böyle bir kanaat sahibi olduklarını bildirdim. Devamında insanların yakın tanımadığı insanlara karşı kuşkulu ve korkulu bakmalarının doğru olmadığını söyledim. Sözlerimin devamında davetli olan konuşmacıların hakkı, hukuku bilen nezaket sahibi meslek erbabı olduklarını, korku üreten bu insanların programa gelip izleseler, kanaatlerinde yanıldıklarını anlayacaklarını dile getirdim.
Sonuçta arkadaşımız mahalle baskısı ile moderatörlük yapmaktan vazgeçti. Ve programın moderatörlüğünü kMM İl Temsilcisi arkadaş yaptı. Benim de programdan önce Recep ve Mustafa beylerle kısa bir “hoşgeldiniz” muhabbetim oldu. Programın misafirlerin sunumları bölümünde bulunup konuyla ilgili kanaatlerimi belirttikten sonra acil işim sebebiyle programdan ayrıldım.
kMM toplantısından sonra İl Temsilcisi ile birlikte mahalle baskısı sonucu moderatörlük yapmaktan vazgeçen arkadaşla görüştüm. Ve programın nasıl geçtiğini sordum. Aldığım cevap şu idi: Hocam bizi yanıltmışlar. Recep Bey ve Mustafa Bey nezih, medeni, hakkı hukuku öne alan adaletli bakışı önceleyen bir sunum yaptılar. Onlar için korku salanları mahcup ettiler. Siz de program öncesi tahminlerinizde haklı çıktınız. Anladık ki insan bilmediğinin rakibiymiş ve bilmediğinden korkarmış. Ben sizin tavsiyelerinizi dikkate almadığım için mahcubum.
Sahi tanımadığımız, birlikte oturup çay dahi içmediğimiz, ama! Aynı köyde, şehirde, mahallede yaşayan insanımız hakkında nasıl önyargı sahibi olup diğer insanları onlardan uzak tutarız. Bunu anlayan, izah eden var mı? Üstelik ülke sadece bizim mi. Bizden başka aynı mahalleyi, şehri paylaşan, siyasi anlayışı, dünya görüşü, değer yargıları farklı olan insanlarımızın bizimle birlikte yaşamaya hakları yok mu. Acaba sadece benzerlerimiz kalsa biz bu ülkeyi koruyup kollayabilir, imar edebilir miyiz?
Unutmayalım, farklılıklarımız bizim zenginliğimizdir. Ve bunlarla birlikteyiz. Öteleyerek değil, tanışmak ve birlikte yaşayabilmek bizleri güzel yarınlara ulaştırır. Bunun için de bizleri birbirimizden uzaklaştıran, korkuyla birbirimize baktıran ön yargılarımızdan uzaklaşmamız gerek.
Selam ve dua ile…