Ahmet TAŞ

Sivil toplum kuruluşu mu? Tahsilat gişesi mi?

Ahmet TAŞ

Sivil toplum deyince devletin ilgili kurumlarından yasalara uygunluk onayını alan ama; devletten emir ve para yardımı almayan, topluma birçok alanda (maddi, eğitim, kültür  vb) hizmet veren kurumlar akla geliyor.
1990’lı yıllardan sonra bir kısmı vakıf, bir kısmı insani yardım derneği, bir kısmı da insan hakları savunuculuğu ve diğer alanlarda hizmet etmeye hız veren sivil toplum kurumları zaman içinde toplumun desteği ile büyüdüler, güçlendiler.
Önceleri yurt içinde İstanbul başta olmak üzere Türkiye içinde faaliyet gösteren bu kurumlarımız yurt dışına da açıldılar. Dünyanın birçok yerinde faaliyet göstermeye başladılar. Geçen Kurban Bayramında İHH’nın 106 ülkeye, Yardımeli’nin 36 ülkeye giderek kurban faaliyetlerinde bulunduğu basına yansıdı. Hayrat İnsani Yardım Derneğinin, Verenel Derneğinin ve isimlerini yazamadığım diğer kurumlarımızın ne kadar ülkede kurban ve yardım hizmeti verdiği bilgisi elimde bulunmuyor.
Bu kurumlarımızın yurt dışında camiler, okullar, Kur’an Kursları, yetimhaneler açarak tarım, ticaret, sanayi kuruluşları ve su kuyuları açarak onur verici hizmetlere imza attıklarını da biliyorum.
Buraya kadar bahsedilen hizmetlere şapka çıkartıp, tebrik edip, Allah gücünüze güç katsın, sevabınız bol olsun derken bu kurumlarla ilgili başka bir alana da dikkat çekmek istiyorum.
Kurulduğu yıllarda insanlarımızın gönül huzuru ile gidip, güler yüzle karşılanıp, ikramlarda bulunulup ihtiyaçları sorularak hayır dua ile gönderildiği bu kurumlarımızın bir kısmı profesyonel hizmet verme adına sanki bir tahsilat bürosuna dönüştüler.
Hani şu anda sayıları hızla artan bina yönetim şirketleri var. Buradaki görevliler vatandaş kapıdan girer girmez hoş geldiniz deme nezaketini göstermeden hangi binada oturuyorsun, daire numarası kaç, ne kadar yatıracaksın diyorlar ya tıpkı onun gibi.
Yardım talep etmek veya yardım etmek için gelen insanlara selam alıp, çay bile ikram etmeden kurban mı?, zekat mı? Su kuyusu mu? Veya kumanya parası mı yatırmak istediği soruluyor, hangi ülkeyi tercih ettiği soruluyor ama hal ve hatırı sorulmuyor nedense?     
Tahsilat işini bankalar ve diğer tahsilat büroları zaten yapıyorlar, eğer hayır amaçlı vatandaşın problemlerine çözüm bulacak sivil toplum kuruluşları tahsilat bürosuna dönüşürse sivil toplum özelliği ortadan kalkar. Burada bir sevap kazanma durumu da kalmaz diye düşünüyorum.
Sözün özü hayır kurumlarımızın insan hakları derneklerimizin, sendikalarımızın, vakıflarımızın nereden nereye geldik diye kendilerini yeniden sorgulamaları, merkezi Ankara ve İstanbul’da olanların da diğer illerdeki şubelerini hizmet verme şekilleri konusunda sık sık denetime tabi tutmaları gerekir diyor tüm kurumlarımıza hayırlı hizmetlerinde başarılar diliyorum.
 

Yorumlar 1
Atalay Şahin 18 Eylül 2017 09:04

Hayat hızlı nakarata gerek yok herhalde

Yazarın Diğer Yazıları