
Unutulan 28 Şubat ve mahpusları
Ahmet TAŞ
28 Şubat postmodern darbesinin üzerinden 21 yıla yakın bir zaman geçti. Milletin seçtiği hükümete ‘uygulayacaksın’ diye dayatılan 20 maddeden meydana gelen muhtıra ile başlayan, sürecin komutanlarından Hüseyin KIVRIKOĞLU tarafından BİN YIL süreceği iddia edilen bir süreçti 28 Şubat.
1997’deki 28 Şubat darbesi ile Refah Yol hükümeti devrilmiş, milletten 6 milyon oy alan Refah Partisi kapatılmış, iktidarın küçük ortağı Doğru Yol Partisi parçalanmış, meclise başörtüsü ile girdiği için milletin oylarıyla seçilen İstanbul Milletvekili zor kullanılarak meclisten ve Türkiye vatandaşlığından çıkarılmıştı.
Bu dönemde on binlerce üniversite öğrencisi başörtülü oldukları için eğitim hakları engellenerek okullarından atılmış, binlerce memur başta öğretmenler olmak üzere kamu görevinden uzaklaştırılmış, binlerce asker personel her türlü hukuk ayaklar altına alınarak askeri şura kararı ile görevlerinden uzaklaştırılmış idi.
İş adamları, vakıflar, dernekler, sendikalar ve STK’lar irticai faaliyetlerde bulunuyor suçlaması ile fişlenmiş ve haklarında açılan uyduruk davalar, asılsız, belgesiz ve hukuksuz suçlamalarla kapatılmış ve hapsedilmişlerdi.
Bu dönemde brifinglerde verilen emirlerle şartlandırılan hâkim ve savcılar hukuki yetkileri ve vicdanlarını değil brifinglerde aldıkları talimatlarla yargılamalar yaparak binlerce genci, memuru ve STK mensubunu uyduruk gerekçelerle uzun süreli mahkûmiyetlerle cezaevlerine tıkmışlardı.
28 Şubat darbesinin üzerinden 20 yıldan fazla bir zaman geçti. Özellikle 2002 yılından sonra iş başına gelen AK Parti hükümetleri döneminde bu darbe döneminin mağduriyetlerinin önemli bir kısmı ortadan kaldırıldı.
Bunlardan kamuda başörtü yasağının kaldırılması, hukuksuzca görevden uzaklaştırılan asker personelin önemli bir kısmının başka kurumlarda da olsa göreve başlatılması, İslami kimliğinden dolayı görevden uzaklaştırılan başta öğretmenler olmak üzere birçok memurun görevlerine iade edilmesi, okullardan atılan öğrencilere okullarına dönme hakkının verilmesi elbette inkâr edilemeyen önemli hak iadeleridir.
Yalnız! Unutulan bir mağduriyet var ki, hâlâ çözüm bekliyor ve kanayan bir mazlumiyet olarak ortada duruyor. 28 Şubat döneminde hukuksuz yargılamalar ve asılsız belgelerle mahkum edilen ve mahkumiyet kararı veren hakim ve savcıların 15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ üyesi olma suçlamasıyla cezaevine konduğu, 600 kadar mağdur ve mahpus olayın üzerinden 20 yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen cezaevlerinde ömür tüketmeye devam ediyorlar.
TBMM’nin, hükümetin, Adalet Bakanlığının, birçok üyesi 28 Şubat döneminde görevden alınıp sonra göreve iade edilen memur sendikalarının, birçok üyesi hâlâ ceza evinde olan cemaatlerin de ne yazık ki unuttuğu bu insanlar aile ve yakınları dışında unutuldukları Medrese-i Yusufiyeler’de kendilerini hatırlayıp sahip çıkacak Allah kullarını bekliyorlar.
MAZLUMDER 6 hafta önce bu mazlum ve mağdurların seslerini kamuoyuna duyurmak için başlattığı özgürlük talebini şubelerin bulunduğu ilerin adliyeleri önünde her hafta Çarşamba günü saat 12.00’ de yaptığı açıklamalarla devam ettiriyor. Geçtiğimiz çarşamba günü BOLU, SİVAS, DİYARBAKIR, BATMAN cezaevi önünde devam ettirilen özgürlük talepleri 28 Şubat Çarşamba gününe kadar her hafta devam edecek.
Umuyorum ki adliyeler ve cezaevleri önünde devam eden 28 Şubat mağdurlarına özgürlük haykırışı TBMM’ de, hükümette, Adalet Bakanlığında ve geçmişi çabuk unutan dönem mağdurlarını bünyesinde barındıran memur sendikaları, cemaatler ve diğer duyarlı STK’lar da yankı bulur, hep birlikte yaptığımız haykırışa Ankara kulak verir.
Selam ve dua ile…