Tüm yükünüzü sırtınıza alıp yürürken, atılan her adımda, en çok da yalnızsanız, gözleriniz içinize dönmüş, tüm ışıklar sönmüş, ümitleriniz tükenmişse, zihniniz kendinizle meşgulse yanınızda size eşlik etmeye başlar ansızın,
Çok bunalıp, çok üzüldüğünüzde, tüm her şeyin ters gitmeye başladığını hissedip sitemlendiğinizde, çare arayıp bulamadığınızı düşündüğünüzde, etrafınızda gerçek bir dostun olmadığını hissettiğinizde kulağınıza seslenmeye başlar usulca,
Yalnızsanız, evde tek başına, eş göçmüş gitmiş, çocuklar kendi işinde, arkadaşlar çok eskide kalmışsa yanınıza gelir sessizce,
İlham eşi bulunmaz bir duygudur. İyi olan ne varsa onun buyruğudur. O haktan gelendir. Hiçbir zaman menfi şeyler söylemez. Kötülükle ilişkisi yoktur.
Şairlerin en yakın dostudur, kelimeleri ilhamdan ödünç alır geri vermezler, kulak kesili gezerler, sesler arasında onun sesini dinlerler. Ressamlar da ilhamı bekler ellerinde fırçaları, ayakta, Hazır ol da. İlham ellerinden tutar, fırçayı renklere dolar, tuvale vurur, sonra ressamla ilham arasındadır ne varsa. Resmettiğini o yüzden en çok ressam sever önce, kıskanır, sakınır, bir sır vardır çizgilerde, çünkü ressam kendini bulur onda.
Yunus’un, Karacaoğlan’ın, Bahattin Karakoç’un, Cemal Safi’nin daha onlar gibi nicelerinin en yakın arkadaşıdır İlham. Birbirlerinden gizledikleri gizemli gücün adıdır ilham.
Duymak, duyduğunu anlamak, anladığınca yaşamak gerekir ilhamı. Bulunca kaçırmamak, çektiği yöne savrulmak lazımdır. Öyle şimşekler çaktırır ki aklın gizli dehlizlerinden hazineler keşfettirir zihinlere. O yüzden elinde kâğıt kalemle gezer şair. Söylenecek en güzel sözü ansızın hiç beklemediği bir an söyler ilham. Onu hemen almalı, yazmalıdır, o söz bir daha öyle çıkmaz dudaktan.
İlham’a kimisi peri desin, kimisi içimdeki ses. O gönlün ta kendisidir aslında; İplerinden, bağlarından çözülmüş bir gönlün, tüm kötülüklerini unutmuş, karalarından arınmış bir gönlün sesi. Saflığın sesidir ilham, hakkın ruhumuzdaki nefesidir.
İlhamınız bol olsun.