Bu hafta sonu SBS, bir sonraki hafta LYS yapılacak. Çocuklarımız yorucu bir çalışmanın sonunda bu sınavlarda inşallah çabalarının meyvelerini alacaklar. Şimdiden hepsine başarılar dilerim. Ölçme ve değerlendirme, dolayısıyla sınavlar eğitimin vazgeçilmez parçası. Ancak sınavların sayısı, zamanlaması, değerlendirilmesi tartışıla gelen konular arasında. Eğitim sistemimizin nerdeyse her yıl değişen uygulamaları velileri sistemi anlama konusunda zor durumda bırakmaktadır. Sınavlar uygulandıktan sonra eksik ve yanlış tarafları görülerek değişiklik yoluna gidilmektedir. Bu durum kafa karışıklığına neden olmaktadır.
Milli Eğitim Bakanı bir sonraki yıl SBS’nin yapılacağını ayrıca, okul puanının etkisinin artacağını ve merkezi yazılı sınav uygulamasının getirileceğini ifade etti. Bu uygulama ile öğrencilerin dershanelere bağımlılıklarının azaltılması amaçlanıyor. Bunun yanı sıra okullardaki notlarda daha objektif olunması sağlanmak isteniyor. Dershanelerin etkisi azaltılmaya çalışılıyor. Sınavlarda dershanelere bağımlılığı azaltmanın en önemli adımı sınav sorularının okul kitaplarına paralel hazırlanması olabilir. Soru formatı dershane formatından ziyade Milli Eğitimin belirlediği formatta düzenlenebilir. Ne var ki ülkemizin yıllardır bir gerçeği olan eğitim sisteminin bir parçası haline gelmiş bu kurumları bir anda ortadan kaldırmak zor bir konu. Fırsat eşitliğinin olduğu ancak imkan eşitliğinin olmadığı ülkemizde dershaneler özel ders alma imkanı olmayan öğrenciler için bir noktada önemli kurumlar. Milli Eğitime bağlı okullarda öğretmenlerimiz büyük özveri ile çocuklarımızı yarınlara hazırlıyorlar. Okullarda yapılan eğitimin bir tekrarı ve özeti dershane eğitimi. En temel fark dershanelerin kuralları, işleyişleri ve misyonları farklı. Dershaneler genel itibari ile ticari kurumlardır bunu unutmamak gerekir. Buralarda değer eğitimi, yazılı sözlü değerlendirme, devam devamsızlık gibi uygulamalar daha geri plandadır. Verilen eğitim daha çok sınav merkezlidir. Kısacası amaç, misyon ve sorumluluk açısından okullar ile dershaneler bir birinden farklı kurumlardır. Birbirine rakip ve alternatif olarak görmemek gerekir. Bu bağlamda bize düşen çocuklarımızı her anlamda geliştirecek yarınlara hazırlayacak eğitim ortamını nasıl sağlarız bunun arayışı içinde olmaktır. Hızla değişen, teknolojik açıdan bir birinden cazip imkanların olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Gençlerimizi bu gelişmenin gerisinde kalarak eğitmemiz çok zor. Bir taraftan onları modern dünyaya hazırlarken, bir taraftan da onlara toplumsal değerlerimizi kazandırmamız gerekiyor. Eğitimcilerimize büyük sorumluluklar düşüyor. Velilerin eğitimcilerle sıkı bir diyalog ve dayanışma içinde olması gerekiyor. Ortalama bir Avrupa ülkesinin nüfusu kadar genç nüfusa olan ülkemizde gençlerimize sahip çıkamaz isek yarınlara nasıl umutla bakabiliriz.
Sınavlar sadece çocuklarımızın değil, topyekün eğitim sisteminin, velilerin durumunun da göstergesidir. Biz beğenelim ya da beğenmeyelim sistemin gerçeği bu. Öğrencilerin başarılarını her saat değerlendirmek, tarafsız ve ciddi kriterlere dayalı biçimde ölçmemiz bugünkü şartlarda mümkün gözükmüyor. Bu tarz bir değerlendirme suistimallere de açıktır. Öyleyse sınavsız bir sistemden ziyade daha iyi sınav yöntemleri nasıl uygulanır, bu yönde çalışmalar yapılabilir. Modern ve insani eğitim nasıl olabilir bu farklı bir yazı konusu. İnşallah bu konu ile ilgili düşüncelerimi bir başka zaman paylaşmaya çalışırım.
Çocuklarımız sınav stresini yeteri kadar sırtlıyorlar bir de biz onlara ekstra yükler yüklemeyelim. Onlara varsa tavsiyelerimiz zamana yayalım. Çocuklarımıza zaman ayıralım.
Sınavlar eğitim hayatının bir parçasıdır ancak hayatın kendisi değildir. Hiçbir sınav çocuklarımızın mutluluğundan ve sağlıklarından daha önemli değildir. Çocuklarımızın ruh dünyalarını, hayallerini, sevinçlerini sınavlarla ölçemeyiz. Sınavlar kadar çocuklarımızı hayatın gerçeklerine ve ülkenin yarınlarına da hazırlayalım. Yavrularımıza tüm sınavlarda başarılar diliyorum. Sonrasında da iyi tatiller.
