
İŞSİZ GENÇLERE KPSS EZİYETİ
Cafer HİMMETOĞLU
Türkiye’de yaşayıp da devlet memuru olabilmenin hayalini kuran vatandaşlarımızın dört gözle beklediği KPSS (Kamu Personeli Seçme Sınavı) geçtiğimiz hafta sonunda gereçkleşen oturumlarla yapıldı. Aylardan beri başka işini gücünü bırakarak bu sınava hazırlanan yüz binlerce vatandaşımız sınavda ter döktü. Yok, aslında “terleri döktürüldü” desek daha doğru olurdu.
Benim de birçok tanıdığım ve akrabamın girdiği bu sınava hazırlanan gençlerimizin neler çektiğini hepimiz biliyoruz. Bu sınava hazırlanabilmek için çalıştığı özel işten ayrılan, evine kapanarak aylarca dışarı çıkmayan, ailesine bile yeteri kadar ilgi gösteremeyen, hatta bu yüzden sağlığını kaybetme tehlikesi atlatan gençlerimiz sınava girince büyük bir hayal kırıklığına uğradılar.
Sınavdan çıkan çok sayıda gencimizle konuşma ve onların kendi aralarında geçen konuşmalarına kulak misafiri olma imkânım oldu. Gençler öyle dertliydiler ki sormayın gitsin.
Bir kere sınava girenlerden hiçbirisi süreyi yetiştirememiş. İki saatlik sınavın ilk doksan dakikasında ve son on beş dakikasında sınav bitirilse bile dışarı çıkmak yasaktı. Ancak ilk doksan dakika geçmesine rağmen birkaç kişi dışında sınavdan çıkan olmamış. Çıkanlar da soruları görünce moralleri bozulduğu için erken çıkmışlar. Bu arada doksan dakika geçmiş olmasına rağmen birçok öğrencinin cevap kâğıdının neredeyse yarısı boşmuş.
İki saatlik süre tamamlandıktan sonra bile gençler yerlerinden kalkamamışlar, çünkü hâlâ cevaplanacak çok sayıda soruları kalmış. Üstelik büyük çoğunluğu oruçlu olan gençlerin soruların zorluğu karşısında neler çektiğini ve oruçlu ağızları ile neler söylemek istediklerini sizler de tahmin edersiniz.
Sınavdan sonra genç bir kızımızın babasının omzuna yaslanarak, “Ya baba! Bir tane bile çalıştığım yerden soru çıkmaz mı, vallahi çıkmadı!” diye gözyaşlarına boğulduğunu gördüm.
Bir gencimizin ise arkadaşlarına, “Sadece beş tane soruyu bilerek işaretledim. Bunun dışındakilerin tamamını da kafadan sıktım” dediğine şahit oldum. Karşısındaki gençler “Al bizden de o kadar” diyorlardı.
Bir başka genç ise, “Bu matematik sorularını hazırlayanlara aynı sürede soruları cevaplamak için zaman versek, acaba kaç tanesi süreyi yetiştirebilecek” diye dert yanıyordu.
Neredeyse gençlerin tamamına yakını özellikle tarih sorularından dertli idi. Bu soruları tarih öğretmenlerinin bile cevaplayamayacağını iddia edenleri duydum. Bu iddialarında haklı olduklarına ertesi gün şahit oldum. Tarih öğretmeni bir arkadaşım sorular hakkında “Vallahi ben yılların tarih öğretmeniyim, bu soruların birçoğunun cevabını ben bile bilmiyorum. Birçoğunun cevabında ise tereddütlüyüm” dedi.
Şimdi bu gençlerin ümitlerini kimlerin söndürdüğü sorulmayacak mı? Bu ümit söndürme ameliyesinin sorumluları tek tek bulunup kendilerinden bunun hesabı sorulmaz mı? Aylardan beri bu sınavı bekleyen gençlerin çektiği sıkıntıların vebalini kimler üstlenecek? Bu da bir yolsuzluk ve ümit hırsızlığı yöntemi değil midir? Ümit yolsuzluğu ve hırsızlığı yapanların cezaları sadece ahrete mi kalmalıdır? Yazık değil mi bu gençlere? Aylardan beri kendilerini dünyadan soyutlayıp hazırlandıkları sınavda karşılarına çıkan bu mu olmalıydı?
Bu gençler bazılarının her fırsatta ekmeklerine ortak çıkmakla suçladığı Suriyeliler değildir. Bu gençler ülkeyi bölmeye çalışan teröristler değildir. Bu gençler vatan haini değildir. Bu gençler hepimizin oğlu, kızı, kardeşi, yeğeni, arkadaşı, eşi veya dostudur.
Eğer bu sınav sonucunda bütün soruları cevaplayan çok sayıda insan ortaya çıkarsa siz asıl o zaman görün paralel yapıyı. Bu işte gerçekten paralel yapının olduğu, paralel yapının elemanlarına cevapların verildiği, paralel yapıdan olmayanların bu sınavı kazanamayacakları vs söylentilerine hazırlanın.
Başbakanımız “inlerine gireceğiz, inlerine” diye sürekli tehditte bulunuyor, ama nedense hâlâ paralel yapının hükmü geçiyor. Bu işte de paralel yapının eli ve parmakları olup olmadığı önümüzdeki günlerde ortaya çıkacaktır.
Bu işte en büyük vebal ÖSYM’ye aittir. ÖSYM bu günahın ve suçun cezasını mutlaka ödemelidir. Yapacağı ilk işlem, bu sınavı hazırlayanlar hakkında tahkikat başlatıp arkasından sınavı iptal etmek ve böylece gönülleri rahatlatmak olmalıdır. Adam gibi adamlarla, devletin içine sızmaya kalkan pararalelcileri temizleyerek sorular hazırlamalı ve gençlerin hepsini elemeye yönelik değil, bilemeyenleri elemeye yönelik yeni bir sınav yapmalıdır. Aksi takdirde bu utanç verici sınav, ÖSYM’nin kara lekelerle dolu tarihine yeni bir kara leke olarak yazılacaktır. Hem de en büyüklerinden biri olarak.